23 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara10°C
  • İzmir19°C
  • Berlin1°C

PKK'LININ ELİNİ SIKMAK MESELESİ...

Ali Bayramoğlu

10 Ocak 2013 Perşembe 07:42

DPI'yla yaptığımız, 2011 yazına denk gelen ilk İngiltere-Kuzey İrlanda gezisinde buluştuğumuz isimlerden birisi Jonhatan Powell'dı.

Dönemin İngiltere Başbakanı Blair'in sağ kolu olan Powell, IRA'ya müzakereleri yürütmüş ve nihayete erdirmiş isimdi.

Hakan Fidan'ın muadili diyelim…

Powell'ın, 'önce silahları tümüyle bırak sonra görüşelim derseniz yol alamazsınız, İngiltere, Başbakan Major döneminde böyle davranarak sadece zaman kaybetti…' sözleri aklımda yer etmiştir.

Türkiye siyasetçisi, gazetecisi, toplumuyla bir beklenti içinde…

İmralı'yla temasın silahların susmasına, Kürt sorununda siyaset sayfasının açılmasına, hatta bu sorunun çözülmesine yol açması umuluyor.

Umutlu olmak için pek çok neden var.

Tayyip Erdoğan'ın attığı cesaretli adım, İmralı'dan gelen mesajlar, BDP temsilcilerinin ilk kez devreye girmesi ışık veriyor.

Ancak hemen heveslenmemek için de pek çok neden var.

Bu tür temaslar ilk kez olmuyor. Öcalan yakalanmadan başlayan, 2010'a kadar giden 20 yıllık bir temaslar dizisi var karşımızda ve hemen hiç birinden sonuç alınamadı.

Bu temasların sonuç vermemesinin kimi örgütten kimi ise devletten kaynaklanan pek çok nedeni var.

Bunlardan birisi de şüphe yok ki, devletin elden hiç bırakmadığı 'önce silahları tümüyle bırak sonra bakarız' tavrı oldu.

Bu durum Powell'in verdiği Major örneğini akla getirdiği kadar, bugün yapılan kimi resmi açıklamaları da kuşatıyor.

Bu çerçevede Başbakan başta olmak üzere hükümet çevrelerinin görüşmeler, sadece 'silahları terkettirme görüşmesi' iddia ve imalarının altını çizmek gerekir. Ve bu açıklamaların bir görüşme iklimine uygun olmadığını da vurgulamak gerekir.

Siyasi iktidarın amacı gerçekten buysa, vermeden almaksa, bilmek gerekir ki, umutlar ve beklentiler bir kez daha boşa çıkacaktır.

Unutmayalım: Sorunlar ülkeler hastır, ama siyaset ve sorun çözümleri evrenseldir.

27 Temmuz 2011'de bu köşede Powell'ın kimi sözlerine yer vermiştik.

Şöyle diyordu:

'1997 Kasım ayıydı. Gerry Adams ve Martin McGuinness bir araya geldik. Ellerini sıkmadım. Çünkü nefret doluydum…'

'Sorunu çözmek istiyorsanız, hasmınızı şeytan olarak görmemeyi öğrenmelisiniz, biz öğrendik...'

'Kitap yazmaya oturunca, geçmişi, tüm zabıtları inceledim. Şimdi diyebilirim ki, bir barış süreci yoksa boşluğa düşüyorsunuz ve bu boşluğu şiddet dolduruyor. 'Bisiklete binersen hareket ettir, yoksa düşersin...', deyişi gibi... Örneğin görüşmeler sırasında IRA şiddete başvurdu, ama biz yine de devam ettik...

'Zamanlama önemliydi. IRA istediğini şiddet yoluyla alamayacağının farkına varmıştı. Devlet belki şiddeti kabul edilebilir belli bir seviyede tutuyordu, ama o da IRA'yı yok edemeyeceğini anlamıştı. Bu, karşılıklı bir duyguydu ve görüşmelerin başlaması için önemliydi.'

'Köprü kurmak zor, büyük sancılar yaşanıyor. Bu açıdan usül önemlidir. Kamuoyu önünde taviz vermek kolay değildir, küçük ve kapalı toplantılarda durum farklı olur.'

'Bu tür barış süreçlerini başlatabilmek için kararlı bir siyasi lidere ihtiyaç vardır.'

'Meşruiyet önemlidir. IRA'yla, yani silahlı örgütle değil, Sinn Fein ile (bu partinin IRA'nın parçası olduğunu biliyorduk) milletvekilleri olan siyasi partiyle görüştük, tersi olamazdı.'

'Sonuç almak istiyorsanız, karşı tarafı aşağılamamak, teslim alıyormuş gibi görünmemek, güven ilişkisi tesis etmek hayatidir...'

Powell yerine bir Türk ismi, IRA yerine PKK ibaresini koyun ve tekrar okuyun bu satırları…

Kulak vermek gerek…

Çözüm siyasetten, siyaset ise 'öteki'yi görmekten geçer.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.