22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin2°C

PKK NEDEN SESSİZ?

Günay Aslan

24 Kasım 2011 Perşembe 03:28

Suriye merkezli bölgesel gerilim yükseliyor. Suriye kendisiyle birlikte bölgeyi de savaşa sürüklüyor.

Esad ölümüne direneceğini söylüyor ama, iç savaşa giden Suriye’ye müdahale kaçınılmaz görünüyor.

Amerika, İngiltere, Fransa ve Türkiye cephesinde yaşanan gelişmeler Suriye’nin nihayetinde işgal edileceğine işaret ediyor. Bu da İran’ı da içine alan yeni bir çatışma anlamına geliyor.

Önceki gün İngiltere’ye giden Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Gül, „Esad çıkmaz sokağa girdi“ diyerek askeri müdahale sinyalini verdi.

Aynı şekilde geçen hafta Ankara’da temaslarda bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Juppe de, „Libya’ya olduğu gibi Suriye’ye de müdahale edilebileceğini“ söylemişti.

Kaldı ki müdahale zaten sürüyor. Epey bir süredir Türkiye ve Ürdün üzerinden Suriye muhalefetine askeri destek sağlanıyor.

Esad için yolun sonu görünüyor ancak, Ortadoğu’da yerinden oynayan taşların ne zaman ve nasıl yerine oturacağı ise bilinmiyor. Gidişat pek de hayra alamet görünmüyor.

Öte yandan bölgesel gerilim yükselmesine rağmen bir süredir PKK cephesinde yaşanan sessizlik de dikkat çekiyor.

Birçok okurdan bu yönlü emailler geliyor. Katıldığım toplantılarda da söz dönüp dolaşıp PKK’nin sessizliğine ve yurtseverlerin deyimiyle ‘durgunluğuna’ geliyor.

Kürt kamuoyu Kazan Vadisi’ndeki kimyasal katliama, ardı arkası kesilmeyen KCK operasyonlarına ve İmralı‘daki tecride rağmen yaşanan sessizliğin nedenini merak ediyor ve buna doyurucu bir yanıt arıyor.

Taraf Gazetesi, bu soruya ‘görüşme’ yanıtını veriyor! Taraf’a göre, TC-PKK görüşmeleri Barzani ve Talabani’nin girişimleri sonucu yeniden başladı ve bu kez Kandil’de kurulan görüşme masasında ‘ateşkes ve geri çekilme’ pazarlıkları yapıldı.

Taraf, 16 ilde eşzamanlı olarak yapılan ve çoğu Asrın Hukuk Bürosu avukatı olan 60 kişinin gözaltına alındığı dün de görüşmelere atıf yapmış ve ‘iyi şeyler oluyor’ manşetini atmıştı. Görüştüğüm bir Kürt siyasetçisi ise ‘sürecin tıkandığını’ söyledi ve ‘savaş olasılığından’ söz etti.

Bu siyasetçimize göre AKP Hükümeti ile Türk ordusu PKK’ye karşı kimyasal silah kullanmak da dahil, her yol ve yönteme başvurmak konusunda uzlaşmışlardı. Anlaşıldığı kadarıyla kıran kırana yaşanan müzakere sürecinden bir sonuç alınamamıştı! Öyle olsaydı şayet, dün bu operasyonlar olmaz, sınır hattına yüzlerce araçla asker ve mühimmat sevkiyatı yapılmazdı.

Ayrıca önceki akşam Ankara’da önemli bir gelişme de yaşandı. Başbakanlık konutunda ‘PKK Zirvesi’ yapıldı. KCK operasyonlarının bundan birkaç saat sonra başlaması bu operasyonu Başkan Erdoğan’ın bizzat yönettiğini gösteriyor.

Bütün bunlar PKK cephesinden yaşanan sessizliğinin sona ereceğini de gösteriyor. Barzani’nin Ankara ziyaretinin ardından yaşanan sessizliğin ya çift taraflı yeni bir ateşkesle ya da savaşın yeniden başlamasıyla bozulacağı zaten tahmin ediliyordu.

PKK’nin Kazan Vadisi’nde yaşanan vahşetinin intikamını almadan durmayacağı da biliniyordu. Bunu Türk devleti de biliyordu ve bu yüzden Hakkari’yi dört bir koldan kuşatıyordu.

Dolayısıyla eğer görüşmelerden bir sonuç çıkmadıysa, kışın çok kanlı geçeceğini söylemek mümkün. Şayet bir ‘son dakika’ gelişmesi veya ‘mucize’ yaşanmasa şimdilik olacak olan budur!

Ne de olsa KCK operasyonları gibi anayasa tartışmaları da AKP’nin diktatörlüğünü perçinlemek istediğini ve ordunun da ona destek verdiğini gösteriyor. AKP ordusunun kollarında dolu dizgin diktatörlüğe gidiyor ama, ordunun desteği onu ayakta tutmaya yetecek gibi de görünmüyor.

AKP, Ankara’nın kanlı ve kirli statükosunun bekçisi haline geldiği için sarsıntı geçiriyor. Destekçilerinin sayısı giderek azalıyor ve Erdoğan’ın korku içinde olduğu anlaşılıyor.

AKP destekçisi liberal kesim hükümetin seçim sonrası derinleşen diktatörlük süreci nedeniyle yollarını ayırmış bulunuyor. Bu kervana dün yeminli PKK düşmanı Emre Uslu da katıldı. Yeni anayasa çalışmalarında umudun bir başka bahara kaldığını açıklayan Uslu, Twitter’dan Başbakan Erdoğan’a, ‘usta ne iş, bizi mi kandırdınız?’ diye seslendi.

AKP’nin orduyla uzlaşması ve baskıcı politikası içeride farklı kesimlerin tepkisini çekiyor. Hem içeride hem de dışarıda deşifre oluyor ve tecrite sürükleniyor.

Amerika ve kimi Avrupa ülkeleri Ortadoğu’daki çıkarları gereği Erdoğan’a –şimdilik- göz yumuyorlar fakat, bu işleri bittiğinde ipini çekmeyecekleri anlamına gelmiyor.

Suriye ile başladık, onunla bitirelim; KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, geçenlerde Suriye Kürdistanı’na bir ‘uyarı mesajı’ gönderdi.

Suriye’de birçok kez rejim değişmesine rağmen Kürtlerin bundan istifade edemediklerini belirten Karayılan, „şimdi tarihi bir fırsat söz konusudur“ dedi ve Kürtlerden „birliklerini ve öz savunmalarını güçlendirmelerini“ istedi.

Mevcut duruma dikkat çekti ve „ama bu her zaman böyle sürecek diye bir şey yok“ dedi ve bir nevi „hazır olun“ talimatı verdi. Bu açıklama PKK’nin Suriye’de de yeni bir süreç başlatacağı anlamına geliyor.

Göründüğü kadarıyla sessizlik sona eriyor ve Türk devleti bu süreçte ektiği her neyse onu misliyle biçeceğe benziyor!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.