PKK İLE HDP BAŞKALAŞABİLİR Mİ?
Orhan Bursalı
16 Temmuz 2015 Perşembe 09:32
Zor bir soru ve zor bir konu; olsa bile zor bir başkalaşım olur.
PKK, silahları elinde bulunduran örgüt. KCK ile Kürdistan yapılanmasını sürdürüyor. HDP, en masumundan, devletle PKK arasında “aracılık” yaptığını söylese de, yapı ve oluşumunda PKK’nin güçlü söz sahibi olduğunu bilmeyen yok. Devlet yapımsı örgütlenmelerini sürdürüyor. Belediyelerde önemli kararlarda son sözü PKK“görevlisi” veriyor. Ciddi bir işyeri, mesela lokanta vb. mi açacaksın, PKK’ye yardım vermek zorundasın. “Çünkü sizler için savaşıyoruz, para gerekiyor.”
Bunları herkes biliyor. PKK’nin bu baskısından “mustarip” olan, Türkiye çapında örneğin Diyarbakır’da iş yapacak işadamı Kürtlerle konuşun, anlatsınlar.
HDP, PKK uzantısı olarak yaşayamaz...
PKK ateşkesin bittiğini ilan etti ve öncelikle barajları ve baraj çalışmalarını hedef alan saldırılara girişti. Devamı şüphesiz gelir, eğer sürerse çatışmalar daha genişler.
HDP Eşbakanı S. Demirtaş ise PKK’ye çağrı yaptı: “PKK kesinlikle Türkiye’ye karşı silah bırakmalıdır. Bunu, inanarak, yürekten söylüyorum, laf olsun diye değil. Ama benim çağrım çözüm değil, A. Öcalan çağrı yaparsa bırakacak...”
Ben de Demirtaş’ın “silahsız siyasi mücadele”den yana olduğuna inanmaya başladım.
Demirtaş şunu gördü: Siyasi mücadeleye yoğunlaşırsa önü açık. Yüzde 20’ye kadar gider. Türkiye çapında bir siyasetçi olur. Hükümete ortak olur, Türkiye’yi yönetir; diğer partilerdeki “Kürt siyasi”lerden farklı, bir “Kürt partisi lideri” olarak! Olması gereken de budur zaten.
HDP ile PKK, her şeye rağmen, “aynı örgüt” değil.
HDP “PKK’nin uzantısı” olarak, onun “güdümünde” gelişemez. Dahası, küçülür. PKK HDP’yi, “siyasi bir araç” olarak görüyor. Yanılıyor. Çünkü Türkiye’nin siyasi yapısı ve HDP’ye baraj aştırtan seçmen kitlesi (Kürt olsa bile), buna elvermeyecektir. Kürtlerin önemli büyük çoğunluğu Türkiye’nin ta kendisidir.
HDP sivil ve siyasi. Şüphesiz PKK ile pek çok paralel amaçlara sahip. PKK’nin kontrolü var parti üzerinde, bu denetim ne kadar güçlü bilmem, ama zayıf değil.
Türkiye çapında “siyasi çalışma”ya girerseniz, yayılmak, güçlenmek isterseniz, ister istemez PKK gibi silahlı örgütün hedef ve amaçlarıyla tam örtüşmezsiniz.
***
Daha önce belirtmiştim: PKK, Türkiye’de siyaset üzerinde “silahlı vesayet”tir. Tıpkı bir zamanlar TSK’ninki gibi.
Bizim liberaller, PKK sempatizanları, mesela ordunun vesayetine şiddetli karşıdır, bunun için şeytanın koynuna bile girerler; ama PKK’nin siyaset üzerindeki silahlı vesayetine sıra gelince, zil çalıp oynarlar. Oturup yazılar döşenirler, PKK’nin neden haklı olduğunu anlatırlar. Neyse ki PKK’nin organlarını izlemeye gerek kalmıyor, yazdıklarından hemen PKK’nin ne istediğini anlıyoruz. Onlar sanıyor ki, PKK hedeflerine ulaşırsa, Türkiye demokratik olacak!
Öcalan’ın çağrısına PKK uyar mı?
Demirtaş, “Öcalan çağrı yaparsa PKK silahları bırakır” diyor ya, bu ne kadar gerçekçidir, PKK buna uyar mı bilemem, emin değilim. İzlenimim, Öcalan ile Kandil arasında da bir “konum farklılığı”, önderlik çekişmesi olduğudur. Kandil giderek daha çok, ne yapılacağına kendilerinin karar vereceğini vurgular oldu.
Öcalan da “silahları bırakın, artık siyasi mücadele var sadece” çağrısı yapar mı? Yoksa, PKK’yi de idare edecek bir ara yolu mu tercih eder? İkincisi, sanırım. Çünkü Öcalan liderlik etkisini yitirebilir.
PKK, Öcalan’a uymayabilir, çünkü hedef büyüttü. Suriye’deki “Kürt bölgesi”ni kontrol ediyor, burada uluslararası destekle bir Kürt yapısını gerçekleştirmek birinci derecede önem kazandı. Bu yapının ayakta kalması için de, Türkiye’deki yakın Kürt bölgesiyle “bütünleşik hareket etmek” siyasi ve askeri politikalarının bir parçası.
Silahla dayatılan bir çözüm zor; bir siyasi iktidar bunu kabul edemez. PKK’nin silahlı mücadelesi, hem ülkede demokrasiyi iyice zora sokar, hem de HDP’yi “bitirir”.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.