23 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara18°C
  • İzmir15°C
  • Berlin4°C

PİNAR..

Ece Temelkuran

10 Şubat 2013 Pazar 08:34

Cemal Süreya'nın soyadındaki iki y'den birini bir iddiada kaybettiği söylenir. Sanırım kardeşim Pınar Selek de isminin Türkçe karakter olan tek harfi ı'yı bir iddiada kaybetti. Şimdi Türkçe karakterlerin kullanılmadığı bir ülkede yaşıyor. Muhtemelen oralarda ona "Pinar" diyorlar. Yani girişilen bu iddialaşmada "onlar" bir harf kazandılar. Pınar ise bizim kalbimizi, hürmetimizi, sonuna kadar dostluğumuzu ve kendini kazandı. Evet kendini... Şöyle anlatayım.

Pınar Selek ve bizim kuşağımız büyürken televizyonda bir çizgi film vardı "Tontonlar". Yıllar yılı ağzımıza takılan en ünlü cümlesi şuydu:

"Değiş Tonton!"

Kendi biçimleri olmayan yumuşak yaratıklar sürekli olarak biçim değiştirirlerdi. Biz öyle bir zamanda büyüdük. Her şey değişiyordu. 1980'lerdi, Tontonlar her yerdeydi. İnsanlar girdikleri kabın şeklini almayı öğrenmeye çalışıyorlardı. Bir yandan insanlar inandıkları gibi yaşamamayı, kendilerini saklamayı öğrenirken bir yandan da sokaklarda bağıranlar vardı:

"Susma, sustukça sıra sana gelecek!"

Susanların başına bir kere bile bir şey gelmedi. Her seferinde çocuklarına şunu dedi bu ülke:

"Herkes gibi olmazsan, 'Değiş' dediğimiz zaman değişmezsen başına öyle bir çorap öreriz ki ömrün boyunca kurtulamazsın."

Böylece değil Solcu, devrimci, aydın olmak, insanların kendileri gibi olma, ahlaklı olma hakkını bile gasp ettiler. Pınar, verdiği bir röportajda "Ben devletin istemediği her şeyim. Cadıyım" demiş. Pınar sadece insan kalmaya çalıştığı için "cadılaştırıldı", kendi olduğu için, "mağdur" olmayı kabul etmediği için uzaklarda şimdi.

Kendini savunmadığı ama kendini çok güzel anlattığı savunmasında demiş ki "Hayatla olan ilişkimi korumaya çalışıyorum". Mühim bir cümledir bu. Çünkü sistemin "tontonlaştıramadığı", "mağdurlaştıramadığı" ve nihayet delirtemediği bir kadın olarak Pınar'ın şimdi en önemli meselesi hayatla, kendisiyle olan ilişkisini korumak. O mühim, kıymetli ve özel biri.

Bu iddialaşmanın son perdesi Pınar'ı "sürgünleştirmek". Ülke topraklarına giremez hale getirmek. Ya da ülke topraklarına ancak "mahkum" adı altında girmesini sağlamak. Bunun için yazıyorum bu yazıyı.

Çünkü kaderiyle uğraşan bir kadın olarak Pınar'ın, tıpkı delirtilemediği, mağdurlaştıralamadığı gibi sürgünleştirilemeyeceğini de göstermeliyiz. Ülke, biziz. Ülke sadece toprak değil. Ülke, dostlar. Ülke, doğruyu söyleyen insanlar. Pınar'a bizim ülkemizde olduğunu, nerede olursa olsun hep ülkesinde olacağını hatırlatmalıyız. Çünkü uzakta olmak çok zor. Çünkü uzak, soğuk bir yer.

Onlar Pınar'dan bir harfini çaldılar. Bizim işimiz şimdi ona bütün Türkçe harfleri vermek. Durmadan, bıkmadan ona Türkçe karakterler göndermeliyiz. Sevildiğini, onun yanında olan herkesin çoğalarak yanında olmaya devam ettiğini bir an bile unutmamalı.

Sevgili Pınar, bu yazıyı okuyorsan gül kardeşim! Devrimci bir karşı atak olarak gül. Çünkü onlar sadece bir harf kazandılar. Sen dünyanın geri kalanını... (Birgün)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.