23 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara16°C
  • İzmir16°C
  • Berlin4°C

PARALEL TÜRKLER-PROJE TÜRKÇÜLER

Günay Aslan

15 Ocak 2014 Çarşamba 07:26

Türk uluslaşması ve çağdaşlaşması üzerine araştırmalar yapan toplumbilimci Niyazi Berkes, ‘Türk adında ne bir ırk ne de ümmet vardır; sadece dili Türkçe olan çok sayıda kavim vardır’ diyor.

Berkes, Türk uluslaşmasının geçmişinin ‘Batı medeniyeti içinde’ aranması gerektiğini de söylüyor. Gerçekten de Türk uluslaşmasının (siyasal Türkçülük) geçmişi 150, bilemediniz 160 yıldan geriye gitmiyor. Onu piyasaya sürenin de İngilizler olduğu biliniyor’

Araştırmacı-yazar İbrahim Bahadır, Türk Ulusu’nun İnşaası adlı eserinde bunu ayrıntılarıyla anlatıyor.

Rusya’nın 1800’lü yıllarda Orta Asya’ya yayılmaya başlaması Hindistan’ı işgal altında tutan İngiltere’yi tedirgin ediyor. İngiltere bu nedenle Osmanlı’nın kapısını çalıyor ve Sultan Abdülaziz’e Osmanlı’yla Asya Türklerini birleştirmeyi amaçlayan projeler sunuyor. Yahudi kökenli, İngiliz ajanı ve Macar vatandaşı olan Arminius Vambery bu projelerin yüklenicisi olarak devreye giriyor. Sultanın fermanıyla Asya’ya giden Vambery, orada 4 yıl boyunca ‘Türkler ve Türkçülük üzerine araştırmalar’ yapıyor.

Daha sonra bunları İngilizlerin Budapeşte’de kurdukları üniversitede ‘bilimsel tezler’ haline getiriyor! İngilizlerin siyasal çıkarlarına uygun bir Türkçülük icat eden ve Türkçülük akımının babası sayılan Vambery, kısa sürede Osmanlı aydınlarını etkisi altına alıyor. Osmanlı sınırları içinde Türkçülük üzerine ilk çalışmayı yapan Mustafa Celalettin Paşa bunların başında geliyor.

Polonya kökenli ve Leh milliyetçisi olan Celalettin Paşa, Türklerin Avrupa’lılar gibi ‘beyaz ırktan’ olduklarını ispatlayan(!) bir kitap yazıyor ve padişaha hediye ediyor.

Osmanlı’nın Türklük fikrine değer vermemesinden yakınan paşa kitabında bunun doğuracağı sakıncaları anlatıyor!

Vambery ve Celalettin Paşa’dan sonra bayrağı Ziya Gökalp, Ahmet Vefik Paşa ve Yusuf Akçura gibi ‘Türkçülük teorisyenleri’ devralıyor! Türkçülük akımı Osmanlı’da böylece yayılıyor. Türk ulusculuğu öznel ve nesnel süreçlerin sonucu olarak aşağıdan yukarıya doğru kendi doğal mecrasında gelişmiyor. Buna fırsat verilmiyor. Tersine yukarıdan bir proje olarak dayatılıyor!

Balkan Savaşı sürecinde projeyi İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) yükleniyor. Bu da çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü coğrafyamızda birbiri ardına felaketlerin yaşanmasına neden oluyor. 1’inci Dünya Savaşı öncesinde proje el değiştiriyor. İngiltere, Fransa ve Rusya’yla birlikte Osmanlı’yı parçalamaya karar veriyor ve yolunu ayırıyor. Ondan sonra devreye Almanya giriyor.

Almanya ile Osmanlı arasında Berlin-Bağdat demiryolu anlaşması yapılıyor ancak, bu anlaşma aynı zamanda Rum, Asuri Süryani ve Ermeni soykırımlarının da yolunu açıyor. Bu kırımların ardından Osmanlı yönünü Asya’ya çeviriyor fakat, sonuç tam anlamıyla fiyasko oluyor.

Vambery’nin ortaya attığı tezlerin doğruluğundan emin (!) olan İTC, Anadolu’daki halkları tek tek kırımdan geçiriyor ve Asya’daki Türklerle birleşmeye gidiyor ama, Asya’daki Türkler Osmanlı’yla değil, Rusya’yla birleşiyor! Asya Türkleri yaşadıkları sosyo-ekonomik vd. süreçler farklı olduğu için farklı yöne gidiyor; Osmanlı’yı değil, Rusya’yı tercih ediyor.

Böylece İngiliz kökenli ‘bilimsel tezlerinin’ aksine Türk kavramının tarih içinde varolmadığı ortaya çıkıyor ama, bunun faturasını da halklar ödüyor. Fakat yine de bu projeden vazgeçilmiyor. Kendisi de bir proje olan Kemal Atatürk İngiliz projesini Türk Tarih Tezi haline getiriyor. Böylece çatışma Cumhuriyet’e taşınıyor ve günümüze kadar geliyor. Başkaları bir yana Türkler 150 yıldır kendi aralarında çatışıyor. Proje içeride ve dışarıda durmadan çatışma üretiyor.

Bu yüzden Türkçe konuşan ‘paralel kavimler’ birleşemediği gibi bir ‘Türk ulusu’ da inşa edilemiyor. Bunun için Türklerin siyasal Türkçülüğün başlangıç noktasına geri dönmeleri gerekiyor!

***

Paris Katliamı sanığı Ömer Güney’in internete düşen ses kaydı katliamın Ankara’da planlandığını gösteriyor. Bazıları bunun çözüm sürecini bozmak amacıya sızdırıldığını söylüyor ama, süreci korumanın yolu bunu örtbas etmekten değil, gerçeği halka açıklamaktan geçiyor. Başbakan Erdoğan’ın tatmin edici bir açıklama yapması gerekiyor!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.