OYUM NEDEN SEBAHAT TUNCEL'E?
Oral Çalışlar
08 Haziran 2011 Çarşamba 09:44
Devlet, çok sayıda karanlık cinayet nedeniyle Kürtlerden özür dilemediği gibi, bu karanlık cinayetlerin üzerine hâlâ tam anlamıyla gitmedi.
Oyumu İstanbul Birinci Bölge’de kullanacağım. Oyum bu bölgedeki bağımsız aday Sebahat Tuncel’e. Sebahat, 2007 seçimlerinde hapisteydi ve milletvekili seçilmesinin ardından Meclis’e girdi.
Sebahat’a oy vermemin nedenlerinden birini, Türkiye’nin temel meselesinin Kürt meselesi olduğunu ve Kürt siyasi hareketi olmadan bu meselede yol alınamayacağını düşünmem oluşturuyor.
Kürt siyasi hareketi, yıllarca kendisine meşru zemin bulamadı. Kürtlerin kurdukları partiler defalarca kapatıldı. Yöneticileri ve taraftarları devlet içindeki çetelerin hedefi haline geldiler.
Katiller hesap vermedi
Mehmet Sincar, DEP milletvekiliydi, devletin desteklediği çeteler tarafından sokak ortasında kurşunlanarak öldürüldü. Hizbullah militanları suçlarını itiraf ettiler. Vedat Aydın, Diyarbakır HEP İl Başkanı’ydı. Devlet güçlerince kaçırılarak infaz edildi. Onlarca Kürt aydını çeşitli yöntemlerle ve nedenlerle kaçırıldı, işkenceye uğradı, öldürüldü.
Bu cinayetlerin sorumluları hâlâ yargıya hesap vermediler. Devlet, cinayetler nedeniyle Kürtlerden özür dilemediği gibi, bu cinayetlerin üzerine hâlâ tam anlamıyla gitmedi.
Bu bağlamda, Ergenekon, Balyoz ve Kafes davaları, elbette cesur girişimlerdi. Demokratik hukuk devletine ulaşma arayışının yetersiz ama zorunlu aşamalarıydı. Ancak Kürdistan’da yaşananlar nedeniyle yürütülen hukuki sürecin vicdanları tatmin ettiğini kimse söyleyemez.
BDP Meclis’te olmalı
BDP’nin bağımsız adaylarının yüzde 7 civarında bir oy oranlarının olduğunu biliyoruz.
Geçen seçimlerde 22 milletvekili elde edilebilmişti. Şimdi zor koşullarda karmaşık hesaplamalar yapılarak daha yüksek bir temsil oranı hedefleniyor. Tabii BDP’nin önemini sadece ‘sayı odaklı’ yaklaşımlarla ölçmek yanıltıcı olabilir.
Türkiye’nin siyasi güçlerinin ve ‘elitleri’nin büyük bir bölümü BDP konusunda giderek daha gerçekçi bir algıya yöneliyor, yani BDP’nin toplumdaki imajı hızlı bir değişim yaşıyor.
Tabii, kamuoyunda yüzde 10 barajına eleştiri getirmeyen pek kimse de kalmamış durumda. Buna paralel olarak, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bazı BDP destekli bağımsız adayların başvurularını veto ettiğinde, çok değişik çevrelerden (hatta ‘sistemin merkezi’nde görülebilecek kesimlerden bile) yoğun tepkiler yaşandı.
Sebahat kadındır, Kürttür, Alevidir
Bir kişinin cinsel kimliği, etnik kimliği, mezhepsel aidiyeti vb. kriterler gözetilerek desteklenmesi, gelişmiş, demokratik bir toplumda pek de anlamlı sayılmayabilir. Türkiye’deki durum ise farklı. Kadınlar, Kürtler ve Aleviler bu ülkenin çok yoğun bir şekilde ötekileştirilmeye, yüksek dozda fiziksel ve/veya duygusal şiddete maruz kalmaya devam eden toplumsal katmanları arasında. Bu kimlikleri görmezlikten gelen bir anlayışla Türkiye için yeni bir vizyon üretmek pek mümkün değil.
Hem taşıdığı kimliklerle hem de yaşamöyküsüyle Sebahat, Kürt sorununun demokrasi, insan hakları, kimlik hakları ve diyalog temelinde çözümünün kararlı ve samimi savunucularından biri olma noktasındaki ısrarını sürdürüyor ve sıradışı enerjisini koruyor.
BDP’nin kadın aday oranı geçen seçime oranla daha iyi bir noktada değil.
Eşbaşkanlık sistemine ve bu konuda Kürt siyasi hareketinde oluşan duyarlığa rağmen kadın aday sayısının yeterli olmadığı bir gerçek. Bu nedenle de Sebahat’ın seçilmesinin önemi büyük.
Aslında İstanbul 1. Bölge’de başka bir bağımsız adaydan daha söz edebilirim. Turgut Öker. Avrupa Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı olan Öker, temsil ettiği arka plan ve dinamik açısından ilgi çekici olan bir aday. Onun da seçilecek kadar oy almasını ve Meclis’te farklı bir renk olarak yer almasını isterim.
Benim oyum Sebahat Tuncel’e...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.