23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara16°C
  • İzmir13°C
  • Berlin3°C

ORADA MISIN ERTUĞRUL, KENDİNİ GÖRÜYOR MUSUN?

Ali Bayramoğlu

19 Ocak 2010 Salı 09:49

Ağca dün cezasını bitirerek tahliye oldu. Bugün ise Hrant Dink suikastının üç yılı doluyor.

Ağca Papa'yı vurdu, Abdi İpekçi'yi öldürdü. Tetikçi olarak ceza aldı ve yattı.

Ama kimden emir aldığı, kim tarafından yönetildiği hâlâ açık olarak bilinmiyor, en azından bu kişiler ortada dolaşmaya, belki sistemin tam ortasında boy göstermeye devam ediyorlar.

Üç yıl oldu, Dink cinayetinde de tetikçilerin ötesine gidilmedi.

Bir katil, iki azmettirici yargılanıyor.

Emir verenler ortada yok…

Hrant'ın vurulmasına giden yolun taşlarını döşeyenler, vurulduktan sonra onu vuranları sokak serserisi ilan edip katille empati ilişkisi kuran ve bugün davanın birkaç kişiye sıkışmasının ön çabasını gösterenler, Özkökgiller başta olmak üzere, tüm dolaylı ve doğrudan suçlular kem gözlerle olup biteni izlemeye devam ediyor.

Taner Akçam'ın dün gece birlikte yaptığımız televizyon programında, TV Net'e Ruanda'da bir derginin yaptıklarını ve karşı karşıya kaldığı durumu örnek göstererek “Ertuğrul Özkök yargılanmalıdır” demesi sadece bir duygunun değil bir durumun da ifadesidir…

Belki unutanlar, unutmak isteyenler vardır.

Hatırlatalım…

“Agos gazetesinin 6 Şubat 2004 tarihli nüshasında yayınlanan, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğuna ilişkin yazı (nedense iki hafta sonra) Hürriyet gazetesinin 21 Şubat 2004 tarihli nüshasında manşetten verildi…

Ertesi gün 22 Şubat 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı, Agos'un haberine ilişkin çok sert bir açıklama yaptı.

İki gün sonra, 24 Şubat 2004, günü Hrant Dink İstanbul Valiliği'ne çağrıldı. Azınlıklarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesinden sorumlu Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün odasında gerçekleşen görüşmede biri kadın olmak üzere iki kişi daha vardı. Dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından istihbarat elemanı olduğu açıklanan bu iki kişiden Ö.Y daha sonra Ergenekon soruşturmasında da karşımıza çıktı.

26 Şubat günü, bu görüşmeden tam iki gün sonra… Ülkü Ocakları'na mensup bir grup, Agos Gazetesi önünde, “Ya sev ya terk et”, “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları eşliğinde gösteri yaptı. Bu gösteride, grup adına basın açıklaması yapan Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Levent Temiz, “Hrant Dink bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir” diyordu. Levent Temiz, Ergenekon davasında sanık olarak yargılanmaya devam ediyor.

Bu olayların hemen arkasından Hrant Dink'in “Ermeni Kimliği Üzerine” başlıklı ve dizi halinde yayınlanan yazısındaki bir cümlesi bahane edilerek yeni bir saldırı kampanyası başlatıldı.

Ve (Ergenekon tutuklusu Kerinçsiz gibi) kimi kişi ve kuruluşlar, aynı elden çıkan tek tip şikâyet dilekçeleriyle Hrant Dink'i savcılıklara şikâyet ettiler.

Sistemli ve tek merkezden yönetildiği izlenimi veren saldırılar, kimi internet sitelerinde ve kimi gazetelerde devam etti. Bu saldırılarda Hrant Dink, “Türk düşmanı” olarak ilan edilip bir nefret objesi haline getirilerek sürekli hedef gösterildi…” *

Sonrası malum…

İpekçi'yi öldüren Ergenekon ile Hrant'ı öldüren Ergenekon aynı pis havuza işaret ediyorlar…

Evet, bir yüzde bunlar var…

Yol alınmadı, buzdağının üstü kırıldı, hepsi o…

Türkiye'nin karanlık yüzü budur…

Ve o yüzü temsil edenler, o yüzden beslenenler ülkenin yaşadığı değişim ve Ergenekon temizliği karşısında titreyenlerdir.

Ama diğer tarafta bir kavga sürüyor.

Aramızda olsaydı Hrant'ın da çoşkuyla karşılayacağı bu temizlik, onun da önemli bir pay taşıdığı bu değişim Türkiye'nin yarınıdır, yarın ki aydınlık yüzüdür.

Ergenekon zihniyetini temsil eden bu net resimde kendilerini görüyorlar mı acaba?

*Dink davası 3. Yıl Raporu

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.