ÖLÜ DOĞAN ÇOCUK: HDP’NİN TÜRKİYELİLİĞİ
Etyen Mahçupyan
09 Ağustos 2015 Pazar 10:33
Cemaatçi toplumlarda kişilerin kendi kimliklerini aşarak daha kuşatıcı bir genel kimliğe yönelmeleri kolay olmaz. Dünya koşulları ve zamanın ruhu davet etse bile sosyokültürel bağlar cemaatimizi terk etmeyi zorlaştırır. Eğer bu cemaat kimlikten beslenen bir siyasallaşmayı ifade ediyorsa, söz konusu kopuş nerdeyse imkansız hale gelir. Çünkü kimliğimizin ‘ötekiler’ tarafından dışlanmanın, itilmenin ve sonuçta yaşadığımız fiziki ve manevi sıkışmanın sonucu olduğunu göz ardı etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle cemaatçi toplumlarda kimlik siyasetinin doğal bir zemini bulunur ve bu zemin radikalleşmeyi de daha meşru kılar.
Böyle bir ortamda HDP’nin ‘Türkiyeli’ olma hedefi desteklenmesi gereken bir çabaydı ve toplumun büyük bölümü tarafından olumlu bir açılım olarak algılandı. Haliyle beklenti bu partinin söz konusu ‘Türkiyelilik’ anlayışına uygun bir siyasi duruş ve strateji de geliştirmesiydi. Bunun pratik anlamı Çözüm Süreci’nin sahiplenilmesiydi, çünkü toplumsal birlikteliğin her düzeyde yeniden inşa edilmesini ifade ediyordu. ‘Türkiyelilik’ bütün vatandaşların adil ve eşitlikçi bir çerçeve içinde yaşamasını ima ettiği ölçüde, bunun kritik adımının Çözüm Süreci olacağı açıktı. Ne var ki HDP henüz işin başında ‘Türkiyelilikten’ ayrıldı. Çözüm Süreci siyasi söylemin dışına itilirken, seçim stratejisi anti-AKP çizgiye oturtuldu ve diğer muhalefet partilerini yaya bırakan bir radikallik sergilendi.
Toplum bunu çabuk değerlendirdi. Eğer AKP’nin üst üste gelen basit hataları Kürtlerin bardağını taşırmasaydı, HDP muhtemelen barajın altındaydı. Nitekim 2011 seçmenini veri aldığımızda son seçimdeki yüzde 13 HDP oyunun en az 11i Kürtlerden oluşmakta. Yeni seçmeni hesaba kattığımızda tablo daha da net… Bu seçimde kabaca 3 milyon yeni seçmen vardı ve bunların muhtemelen yüzde yirmisi Kürt’tü. Yeni seçmenlerdeki katılım oranının kabaca genele uyum gösterdiğini varsayarsak beş yüz bin Kürt gencinin bu seçimde oy verdiğini ve herhalde tümüne yakınının HDP’yi tercih ettiğini öngörebiliriz. Bu ilave 1 puan demek ve HDP oyunun toplam olarak 12 puanının Kürtlerden geldiğini ima ediyor.
Kısacası HDP söylem olarak ‘Türkiyeli’ olmaya heveslense de şu an için neredeyse katıksız bir Kürt partisi. Soru kendisini ‘Türkiyeli’ olarak lanse etmek isteyen bir partinin niçin hemen tam aksi yöne sapmış olduğudur… Cevabı geldiğimiz son noktada bulabiliriz. Anlaşılıyor ki HDP’nin ‘Türkiyeli’ olması PKK tarafından hiçbir zaman istenmemiş. Kürtlerin büyük çoğunluğunu temsil ediyor olmanın hızıyla ‘devrimci halk savaşı’ ilan edip, devleti savaştan kaçamayacağı şekilde sıkıştırmaları bunu söylüyor.
PKK için esas hayal bir her zaman bir PKK devleti kurmak oldu. ‘Türkiyelilik’ ise bunu engelleyecek bir özellik… PKK Türkiye ‘içinde’ değil, Türkiye ‘karşısında’ bir eşitlenmeyi hedefledi. HDP’nin varlığı ve söylemi bu ‘ulvi gaye’ için geçici bir araç olarak görüldü. HDP de bu açılımı Türkiye içinde bir taktiksel adıma indirgeyerek PKK’ya bir kez daha boyun eğmiş, ‘haddini bilmiş’ oldu. ‘Türkiyelilik’ çıkışı HDP’nin rüştünü ispatlamasını, kişilik kazanmasını ifade edebilirdi. Maalesef aksi oldu...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.