19 Mayıs 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir19°C
  • Berlin14°C

ÖCALAN’IN ROLÜ

Orhan Miroğlu

20 Ekim 2014 Pazartesi 09:30

Tarihsel mi dersiniz, jeopolitik gelişmelerin sonucu mu dersiniz, ne derseniz deyin, burada ve arka bahçemizde, Kürt sorununda bütün yollar Öcalan’a çıkıyor.

Öcalan’ın bir lider olarak Kürt sorunu bağlamında, Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşanan siyasi süreçleri yönlendirme, bu süreçlerde neredeyse tek karar merci olma bakımından oynadığı rol, zamanın yıpratıcılığından ve yeni, yepyeni koşullardan hemen hiç etkilenmedi. Türkiye dahil, Ortadoğu’da liderler değişti, kadim partiler tarih oldu; ama Öcalan ve partisi güçlenerek yoluna devam etti.

Öcalan muhalifleri bu gerçeği genellikle, devlet veya devletlerle belirli zamanlarda kurulan işbirliklerine ve alınan desteğe bağlıyorlar. Herkesin herkesle işbirliği kurduğu bir dünyada yaşıyoruz, ama bir güce sahip değilseniz kimse sizinle ilişki içinde olmaz. Mesela PYD, Kobanê direnişine gelinceye kadar kimsenin pek ciddiye almadığı, Suriye’nin belki de en etkisiz partileri arasında sayılıyordu. Bu parti bugün hem Avrupalıların hem Amerikalıların işbirliği yapmaya hazırlandığı, hatta koskoca Amerika’nın istihbarat paylaştığı bir parti konumunda.

Dolayısıyla PKK ve Öcalan’ın kendi konumlarını, sırf devletler istediği için korudukları kanısı yanlış bir kanıdır.

Hem Öcalan hem PKK’nin giderek artan siyasi rolünü; Kürt halkının geçen yüzyıldan bu yüzyıla taşınan derin mağduriyetlerine, tatmin olmamış ulusal duygularına, yatışmamış ve hep feveran halindeki ulusal psikolojisine, PKK’ye inananların en zor koşularda bile, PKK’yi desteklemekten vazgeçmemelerine, PKK’yi yönetenlerin, toplumun değişen sosyolojik yapısını hesaba katarak, yeni siyasi tercihleri etkilemek için geliştirdikleri yol ve yöntemlerin sonuç vermesine, Kürt sorununun küresel bir sorun olmasının Kürt Partileri içinde en çok PKK’ye yaramış olmasına ve bu küresel sorunun merkezinde yarım asırdan fazla yer alan KDP (Kürdistan Demokrat Partisi) geleneğinin, bugün PKK (Türkçesi-Kürdistan İşçi Partisi) geleneğiyle yer değiştiriyor olmasına bağlamak bana daha gerçekçi bir tutummuş gibi geliyor.

Hewler’de kurulan yeni statüden sonra, KDP ve YNK için, ortada başkaca büyük bir ulusal iddia ve mücadele alanı kalmadı. Kürt milli heyecanının rüzgarı bugün başka yerlerden esiyor..Katılır veya katılmazsınız bu ayrı konu. Kürt siyasi dinamiği ve enerjisini bugün büyük ölçüde PKK ve ona bağlı başka ülkelerdeki örgütlenmelerin, siyasi iddiaları ve mücadeleleri belirliyor.

İşte bu atmosferde Öcalan’ın rolü ve misyonu her geçen gün biraz daha güçleniyor.

Liderler, belli bir tarihi dönem içinde belirli roller yüklenir ve o rolleri layıkıyla yerine getirmeye çalışırlar.

Zaman onlardan çok şey alır götürür, yerlerini başka liderlere bırakmak zorunda kalır, hatta unutulurlar.

Öcalan örneğinde tersi bir durum söz konusu. Hayatının neredeyse tamamını Bekaa ve İmralı’da geçiren bir lider olarak Öcalan, bugün her zamankinden daha güçlü.

Çözüm süreci başladığında telaffuz dahi edilemeyen bir çok konu bugün Öcalan’ın liderliği ve rolüyle bağlantılı olarak konuşulup tartışılmaktadır. Koşularının iyileştirilmesi, Öcalan’ın görüşmek isteyeceği kimselerle aracısız görüşmesi gibi konular bunların arasında..

Bir süre sonra, Amerikalılar ve AB heyetleri İmralı’yı ziyaret etmek isterlerse kimse şaşırmasın.

Gelişmelerin bu aşamaya ulaşacağını muhtemelen Öcalan da hesap edememiş ve , Kenya’da yakalanıp konulduğu uçaktayken savaşı durdurmanın, dağlardan geri çekilmenin-hem de karşılıksız olarak- her şeye yeniden başlamak için yeterli olduğunu düşünmüştü. Ama İmralı’daki Ergenekon ekibi ve o yılların devleti ona bu fırsatı vermedi.

Bugün ise bambaşka koşullar söz konusu:

Esat’a karşı ayaklanma olacak, PYD bu fırsattan yararlanacak, Kürtleri devrim dışında yutmaya çalışarak, silahlandıracak, başka Kürtler’ e ve partilere hayat hakkı tanımama yoluyla, Kürt milliyetçiliğinin yüzyıldan fazla bir zamanda merkezi haline gelen Suriye’de Kürt milli uyanışının temsilcisi olacak, sonra IŞİD gelip kapıya dayanacak ve IŞİD bütün dünyayla beraber, Kürtler’in ortak düşmanı haline gelecek ve PKK/PYD, Batı’nın, ortak düşman IŞİD’le mücadelede, yegane partneri olacak...

Siyasi bilim kurgu filmi yapmaya kalksanız bu derecede başarılı bir senaryo yazamazsınız.

Ama tarih, kimin lider, kimin zalim, kimin mazlum olacağına bakmadan, her nasıl oluyorsa oluyor ve bu senaryoları yazıyor, Lidere ve kitlelere tarihin biçtiği rolü hakkıyla oynamak düşüyor sadece.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.