16 Ocak 2025
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır4°C
  • Ankara6°C
  • İzmir8°C
  • Berlin3°C

ÖCALAN'I TESLİMDEN İLİŞKİLERİN KESİLMESİNE...

Oral Çalışlar

03 Eylül 2011 Cumartesi 09:04

Dış politikada yeni bir döneme girildiğini öne sürmek belki çok iddialı bir ifade olsa da büyük bir dalgalanma yaşandığı açık. 

Abdullah Öcalan’ın Kenya’nın başkenti Nairobi’de 1999 Şubatı’nda yakalanmasını sağlayan asıl gücün İsrail gizli istihbarat teşkilatı MOSSAD olduğu artık kesin gibi (İsrail bu konuyu, ortaya çıkan bütün verilere rağmen Kürtlerle olan ilişkisini koruyabilmek amacıyla resmen hiç kabul etmedi). O dönemde de İsrail’in başbakanı bugünkü gibi Benyamin Netanyahu’ydu. O zaman, Türkiye-İsrail ilişkileri en iyi dönemlerinden birini yaşıyordu.

Öcalan bir avukat görüşmesinde “Beni CIA-MOSSAD Türkiye’ye teslim etti” demiş, Başbakan Ecevit, “Öcalan’ı bize ABD teslim etti, ama nedenini bir türlü anlayamadım” itirafında bulunmuştu.

Türkiye, 1948 yılında kurulan İsrail devletini tanıyan ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ilk ülkeydi. İsrail-Türkiye ilişkisi o günden bu yana esas olarak ‘iyi’ bir seyir izledi (1960’lı yıllarda Türkiye’den devrimci/solcu gençler Filistin saflarında savaşmaya giderlerdi. O dönemde de MİT ile MOSSAD, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü ve Türkiye’den giden devrimci gençleri hedef alan bir işbirliği sürdürürdü).

Değişimin boyutları

Ahmet Davutoğlu’nun dünkü açıklamasıyla Türkiye-İsrail ilişkilerinin farklı ve ucu açık bir yöne sürüklendiğini görüyoruz. Bu değişimin ABD ve Avrupa ile ilişkilere nasıl yansıyacağını kestirmek de zor.

AK Parti hükümeti, iktidar yolculuğuna AB üyeliği hedefiyle başladı. Bu hedefin stratejik bir hedef mi yoksa geçici bir hedef mi olduğunu çok tartıştık. AK Parti AB üyeliğini hedef aldığında iktidarı sağlam değildi, askeri müdahalenin tehdidi altındaydı. Asker ve ulusalcı güçlerin AB karşıtı bir pozisyon içinde olduğu o günlerde, Erdoğan hükümeti onlarla yürüttüğü iktidar mücadelesinde AB’yi arkasına aldı. Bu destek, AK Parti’nin iç siyasi mücadelede dayandığı parlamento zemininin ‘sigortası’ gibiydi.

O dönem İsrail’le de ilişkilerin (Hamas lideri Meşal’in Ankara’da kabul görmesi gibi bazı kırılmalara rağmen) iyi gittiği bir dönemdi. Hatta Filistin gerginliği konusunda Türkiye’nin Arap dünyası ile İsrail arasında ‘arabulucu’ rolü oynadığı bile oldu. Ancak alttan alta, Filistin sorunu iki ülkeyi geriyordu. Sonunda Gazze saldırısı geldi ve Başbakan Erdoğan’ın ünlü “One minute” çıkışıyla birlikte yeni bir sayfa açıldı.

Tabii asıl büyük dönüşüm Mavi Marmara saldırısı ile başladı. Dün itibariyle Türkiye-İsrail ilişkisi, İsrail devletinin kurulduğu 1948 yılından bu yana belki de en kötü dönemi yaşıyor.

İsrail ekonomik ve siyasi açıdan ciddi iç sorunlarla boğuşuyor. Kuvvetli bir iktidar yok. Bu ‘rest’in onların içişlerine nasıl yansıyacağını, giderek güçlenen radikal sağcıların Türkiye’nin çıkışına nasıl

bir tepki vereceklerini öngörmek zor.

Halk ayaklanmaları nedeniyle karışan Esad yönetimi ile Türkiye ilişkileri çok sertleşti. Bu konuda Türkiye’nin Batı’yla aynı paralelde olduğunu söyleyebiliriz. Ama ironik şekilde Suriye’nin başdüşmanı İsrail yönetimiyle Türkiye arasındaki ipler de kopma noktasında.

Dışişleri Bakanı Davut-oğlu’nun ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarından Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in Mavi Marmara raporunu beğenmediği anlaşılıyor. Bu raporun tam olarak netleşmediği ve kamuoyunda henüz tartışılmadığı bir dönemde, böylesine sert bir diplomatik taarruzun uluslararası kamuoyuna ilettiği mesajın yoğunluğu ortada.

Hükümet, gerçekten de kritik bir pozisyon almış bulunuyor.

Dış politikada yeni bir döneme girildiğini öne sürmek belki çok iddialı bir ifade olsa da büyük bir dalgalanma yaşandığı açık.

Türkiye’de iç ve dış sorunların üst üste yığıldığı bir dönemde, İsrail’le gerilimin bir vites daha yükselmesinin yol açabileceği sosyolojik sonuçları, toplumsal kırılmaları, açılabilecek ve kapanabilecek vizyonları öngörmek hiç kolay değil.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.