30 Nisan 2024
  • İstanbul13°C
  • Diyarbakır16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir14°C
  • Berlin13°C

ÖCALAN NEDEN BÖYLE KONUŞTU!

Yavuz Delal

07 Mart 2013 Perşembe 10:19

Kamuoyu Oslo görüşmelerinden, görüşmeler deşifre edildikten sonra haberdar oldu. Bunun bir krize sebep olmasını görüşmelerin kamuoyundan gizli yapılmasına bağlayabilir ve salt bu yüzden bu krize bir anlam verebiliriz.

Fakat aynı yaklaşımı II. BDP heyetinin İmralı görüşmeleriyle ilişkilendirmemize hiç gerek yok. Çünkü BDP heyetinin İmralı’ya gideceği kamuoyuna özenle gösterildi ve baya bir “kim gidecek” kriziyle de gözünün içine sokuldu.

TC Devletinin ve BDP heyetinin İmralı’yla görüşmeleri değil de, görüşme tutanaklarının sızdırılmasının kriz olması, tutanak içeriğinin krize sebep olma niteliğiyle açıklanamaz. Bunun yalnızca kamuoyu tarafından kriz olarak algılanmasını politik bir atraksiyona çevirenlerin iradesiyle açıklanması daha uygundur.

Biraz dikkat edersek rahatlıkla şunları sorabiliriz; neden, “taraflar hassas olmalı” diyen Öcalan değil de, Öcalan’ın söylediklerini açıklayanların bir krize sebep olduğu enforme edilmektedir? Ve neden, “taraflar hassas olmalı” diyen TC Devleti, eli altındaki ve en rahat anlaşabildiği Öcalan’ın konuşmalarına dikkat etmesini istememektedir de, “konuşmayacaksınız” diye Kürt siyasetini ve entelijansiyasını uyarmaktadır.

Öcalan’a problemli olabilecek belirlemeler yapmaması konusunda küçücük bir ricanın mutlaka karşılık bulacağından artık hiç kimsenin kuşkusu yok! O hal de, neden görüşmeler sırasında Türk toplumunun “hassas” noktaları olan kimi kurum ve kişiler üzerinden damarlarına basmaması istenmedi? Bağımsızlıktan çoktan geçtik, “Özerklik” talebinin bile sorunlu bir belirleme olduğunu vurgulayabilen Öcalan, kimi Türk kurum ve kişiler hakkında belirleme yapmaya ihtiyacı olmayan bir görüşmede pek rahatlıkla bunlardan bahsetmeyebilir ve hatta övgü ima edebilirdi!

Tekrar dikkat edin, hiç kimse Öcalan niye böyle konuştu diye kriz yaratmıyor; Öcalan’ın konuşmalarını niye sızdırdınız diye kriz yaratıyor! Yani konuşana kızmıyor, aktarana kızıyorlar. Hatta bu sızdırmadan sorumlu tutulan BDP’nin hem TC Devletine hem de İmralı’ya hesap vermesi gerektiği söyleniyor.

Kürt hareketi adına TC Devletiyle pazarlık yapan bir Öcalan profilinden daha çok, TC Devleti adına Kürt hareketiyle pazarlık yapan bir Öcalan profili var karşımızda.

Ayrıca, sızdığı söylenen ve fakat TC Devletinin iradesi dışında olduğuna inanmanın ancak paranoya olacağı belli olan bu tutanaklarda “kriz” olacak ne var? Biri bize göstersin!

Bu yalnızca kriz olarak kabul edilmesi istenen politik bir gösteri ve bir şölendir.

Ama biz eğlenmiyoruz!

Ve tam bir parantez sorusu; neden Öcalan’ın Kürt kurum ve kişiliklerine dönük belirlemeleri Kürt hareketinde hiç kriz yaratmıyor? Neden “Kürt Halk Önderi”nin, TC Devleti adına Kürt hareketiyle pazarlık yapıyor görüntüsü kriz doğurmuyor?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.