ÖCALAN NE DEMEK İSTİYOR?
Oral Çalışlar
09 Temmuz 2011 Cumartesi 10:44
Sürekli pompalanan nefret psikolojisine rağmen Öcalan'dan gelen haberler medyanın ilgisini çekiyor.
Söz Öcalan’dan açılınca bazı çevrelerde oluşan psikolojik tepkiyi anlayabiliyorum. Öcalan’ı ‘bebek katili’ olarak imgeleştiren anlayış, milliyetçilikten beslenen çeşitli güç odaklarına yıllardır fayda sağlıyor. ‘Ergenekonculuk’, son 30 yılda en çok Kürt sorununun çözümsüzlüğünden beslendi, kendi ‘meşruiyet alanı’ için en çok Kürt sorunundan yararlandı. Yaşanan karmaşık süreçleri ‘bebek katili’ kavramına indirgeyen bakış açısı, ülkenin daha çok kana bulanmasına, devletin yasadışı ve hukuk dışı yollarda ısrarcı davranmasına neden oldu.
Kürt sorunu, ‘Büyük Türkiye’ idealinin en büyük engeli olma özelliğini koruyor. Kronikleşmiş bir ‘kan davası’ şekline bürünen bu konuyu çözemeyen, toplumun psikolojik gerilimin içine sıkışmasını engelleyemeyen bir devletin ‘büyük devlet’ler klasmanına sıçraması kolay değil.
Sürekli pompalanan nefret psikolojisine rağmen Öcalan’dan gelen haberler medyanın ilgisini çekiyor. Öcalan’ın çözümün aktörlerinden biri olduğu, giderek daha çok üzerinde durulan bir yaklaşım haline geliyor. Sonuçta, siyaset, sonsuza kadar, yüzeysel tepki ve kuru nefret söylemleriyle yönlendirilemez, bu nedenle güç dengelerini gözeten değerlendirmeler ağırlık kazanıyor.
Öcalan’ın İmralı’da tecrit koşullarında yaşamasına rağmen Kürt siyasi hareketi üzerindeki otoritesini sürdürdüğünü görmek zor değil.
Öcalan son olarak şu mesajları vermiş: “Bu kriz çözülür mü çözülmez mi bilemiyorum. BDP daha önceki gibi oyunlara gelmemelidir. Daha önce söylediğimiz gibi hükümetle bir mutabakata varılarak yemin edebilirler. Örneğin bu protokollere Hatip Dicle’nin durumu, diğer beş tutuklu vekilin serbest bırakılması, KCK’lilerin serbest bırakılması, hatta tüm tutsakların serbest bırakılması, yüzde on barajının düşürülmesi ve TMK’nin değiştirilmesi gibi hususlar eklenebilir. Öyle hemen Hatip Dicle meselesi ve diğer meseleler çözülmeyebilir, öyle hemen serbest bırakılma olmayabilir. Bu metinle, bu sorunların gelecekte çözümü için bir mutabakat sağlanmış olur.”
KCK tutuklamaları ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) konusu, aslında düşünce özgürlüğü konusunun genişletilmesiyle ilgili. TMK eski Türkiye’nin mirası. Bu mirasın Kürt sorununda fikir açıklamayı tehdit altında tuttuğunu çok söyledik. Hedef Ergenekon zihniyetinden arınmak ve ‘özgürlük alanı’nı küresel bir devlete yakışan standartlara yükseltmekse, bu kanun ya bütünüyle kaldırılmalı ya da düşünce ve örgütlenme hakkını hedef almayan bir hale getirilmeli.
Kılıçdaroğlu, “Öcalan’la neler konuşulduğunu bilmiyoruz” diyerek hükümeti eleştirmişti. Bazı konuların ilk başta kamuoyundan gizli yürütülmesi elbette anlaşılabilir. Ancak hükümetin yol haritasını bu noktadan sonra muhalefetle paylaşmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
“Şimdi yemin krizi var, bunlar daha sonraki meseleler” diyenler olabilir ama yemin krizinin de ülkedeki birçok sosyolojik travmanın da arkasında bu meselelerin yattığı bir gerçek. TMK’deki anlamsız hükümler olmasaydı, Hatip Dicle’nin milletvekilliği düşmeyecekti. Tutukluluklar bu kadar uzamaz, kriz de büyük olasılıkla böyle derinleşmezdi.
Apoyevmatini yaşamalı
35 yıllık meslektaşım ve arkadaşım Mihail Vasilyadis, bir gazetecilik direnişi yapıyor. Giderek sayısı azalan Rum cemaatinin 85 yıllık gazetesi Apoyevmatini’yi (İkindi) yaşatmak için olağanüstü bir direnç sergiliyor. Biz gazeteciliğe 34 yıl önce Aydınlık’ta birlikte başlamıştık. 12 Eylül’den sonra ben hapse girdim, o Yunanistan’a gitti. Ben hapisten çıktım, o dede yadigârı Apoyevmatini’yi yaşatmak için döndü.
Gazeteyi yaşatacak kadar bir maddi destek alabilmesi için Basın İlan Kurumu’na başvurmasını önerdim. Yetkililerle de görüştüm. “Olur” dediler. Sonra gazetenin ‘boyutları ve büyüklüğü’ gibi mevzuat gerekçeleriyle reddettiler. Kalan 600 Rum ailenin 580’ini abone ederek ayakta kalmaya çalışan Mihail’in bir kültürü ve geleneği yaşatmak için verdiği büyük mücadele desteklenmelidir. Yetkililere ve yetkisizlere sesleniyorum: Apoyevmatini yaşamalıdır. Onu bu ülke yaşatmalıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.