24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara1°C
  • İzmir7°C
  • Berlin3°C

ÖCALAN HİDAYETE Mİ ERDİ?

Ruşen Çakır

13 Mayıs 2014 Salı 09:00

Bundan tam 20 yıl önce, 1994’ün haziran ayında, Almanya’nın başkenti Berlin’de “Kürdistan Sorunu ve İslami Çözüm” başlıklı iki günlük bir toplantının son gününü izleme fırsatım olmuştu. PKK’nın yan kuruluşu “Kürdistan İslam Hareketi” tarafından bir düğün salonunda yapılan toplantıya Abdülmelik Fırat, Altan Tan, İslami çizgideki Kürtçe Nubihar dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Sabah Kara, DEP’li Milletvekili Nizamettin Toğuç, Abdurrahman Dürre, PKK’nın Avrupa’daki üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu gibi isimler katılmıştı.

Abdullah Öcalan toplantıya kendi sesinden özel mesaj yollamıştı. Şu sözler onundu: “Kemalizm, birçok saygın din âliminin de belirttiği gibi Deccal rejimidir (Deccal: Kıyametten önce ortaya çıkacak, Hazreti İsa’nın öldüreceği yalancı ve zararlı kişi. Yalancı peygamber), onunla işbirliği yapan Müslümanlar münafık, hatta kâfirdir.”

Öcalan konuşmasında sık sık “gerçek İslam”ı ve “İslam enternasyonalizmi” adını verdiği ümmetçiliği övdü. “Gerçek dindarları” PKK’yla “ortak savaşıma”, en azından PKK’ya “karşı çıkmamaya” çağırdı ve şöyle konuştu:

“PKK’nın getirdiği açıklık kesinlikle İslamidir. Bugün PKK savaşçılarıyla gerçek İslam mücahitleri arasında sadece kelime farklılığı vardır, yoksa ikisinin de özü aynıdır. Bugün bizim yürüttüğümüz mücadele İslam’ın ortaya çıktığı zamanlardaki mücadele kadar önemlidir. Bizim mücadelemiz sonucunda bütün Müslümanların özlediği Asr-ı Saadet’e (Hz. Muhammed ve Dört Halife dönemi) yakın bir biçim ortaya çıkabilir. Orta Doğu’da Kürt sorununu çözmek, ‘Kürdistan’ı İslam enternasyonalizminin beşiği yapmak’ anlamına gelir. Biz İslam’a en yakın hareketiz. İslam’ın gerçekleştirilmesinde iddialıyız. İslami kurtuluşun bu çerçevede gerçekleşeceğine eminiz.”

20 yılda değişen

Görüldüğü gibi Öcalan’ın hafta sonu Diyarbakır’da düzenlenen Demokratik İslam Kongresi’ne yolladığı mesajla 20 yıl önce söyledikleri arasında pek bir fark yok. Lakin ortada çok ciddi bir farklılık söz konusu: 20 yıl önce Öcalan’ın sözleri “gönül alma” olarak görülüyordu ki ne sözünü ettiğim toplantı fazla bir yankı uyandırdı ne de Kürt siyasi hareketi (KSH) Öcalan’ın o sözlerine uygun değişikliklere gitti. Bugünse gerek Öcalan’ın İslamiyet üzerine sözlerinin, gerek Diyarbakır’daki toplantının hayatta çok ciddi karşılıkları var.

Geri dönüş neden mümkün değil

Dün KSH ve Öcalan’ın İslamiyet ve dindarlarla aralarındaki mesafeyi kapatma kararının çok stratejik olduğunu ve geri dönüşün mümkün olmadığını ileri sürmüştüm. Bugün neden böyle olduğu sorusunu ele almak istiyorum.

Öncelikle, KSH’nin bu açılımını değersizleştirmek için Öcalan’ın hidayete erdiği, hatta İmralı’da namaza başladığı şeklindeki spekülasyonlara itibar etmemek lazım. Çünkü mutlaka etkisi olur ancak onun İslamiyet ile bireysel olarak nasıl bir ilişki kurduğuyla açıklanamayacak kadar karmaşık siyasal bir olgudan söz ediyoruz. Bana göre bu adımların altında şunlar yatıyor:

1) Ulusal kimlik inşasında İslamiyeti daha fazla dışarıda tutma ısrarının iyice anlamsızlaşması.

2) Çözüm sürecindeki esas muhatap olan AKP’nin muhafazakâr kimliğiyle belli ölçülerde yakınlaşma ihtiyacı. Buna bağlı olarak çözüm konusunda hayli tereddütlü olan seküler kesimlerle belli bir mesafe koyma arzusu.

3) Kürt olmayan kesimlerle diyalog geliştirmede İslamiyet’in sunabileceği imkânlar.

4) Irak, İran ve Suriye’deki Kürtlerle ilişkileri geliştirmede İslamiyet’in sunabileceği imkânlar.

5) Başta Gülen cemaati olmak üzere İslami yapılanmaların Kürtler içindeki etkisini azaltma arayışı.

6) Hizbullah’a ek olarak El Kaide çizgisindeki Selefi yaklaşımların Kürt gençleri arasında belli ölçülerde taban bulabilmesinden duyulan tedirginlik.

Dün ve bugün yazdıklarımdan KSH’nin İslami, hatta İslamcı bir harekete dönüşmekte olduğu çıkarılmamalı. Nasılsa bu konuyu sık sık ele alacağımız için şimdilik noktayı koyalım.

*****

Vicdan koalisyonu

Dün Kayseri’de, Ali İsmail Korkmaz‘ın linç edilerek öldürülmesinin duruşması yapıldı. Çok sayıda avukat gönüllü oldu, kendi hâlinde insanlar Ali İsmail’in ailesinin yanında olmak için kendi imkânlarıyla Kayseri’ye gitti; içlerinden çoğu duruşmanın her türlü ayrıntısını anında sosyal medyadan aktararak bizleri haberdar ettiler. En önemlisi, çok sayıda vatandaş korkmadan, zanlıların gözlerinin içine bakarak tanıklık yaptı.

Bunlar Gezi direnişinden bu yana Türkiye’de vicdan sahibi insanların korkmadan birbirleriyle dayanışmayı öğrendiklerini bizlere gösteriyor. Kayıplarımız çok ama bu vicdan koalisyonu Türkiye için çok büyük bir kazanç.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.