21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara15°C
  • İzmir19°C
  • Berlin0°C

ÖCALAN, BARZANİ VE ÇÖZÜM

Hilal Kaplan

13 Kasım 2013 Çarşamba 08:47

Kurban Bayramı'nın ilk günü, basının süreçle ilgili sorduğu sorulardan birisine cevap verirken Başbakan Erdoğan şunları söylemişti:

'İmralı ile arasının açılıp açılmamasından çok BDP, verdiği mesajlarla Adalet Bakanlığımız'la arasını açmamaya gayret etsin. Eğer verdiği mesajlar, bu dozda gidecek olursa, bu sefer Adalet Bakanlığı ile arasını açar, böyle bir görüşmenin ipleri kopar. Bunu bir defa çok açık, net söylemek zorundayım çünkü böyle sınırı aşan ve tahrik kokan mesajlara hükümet olarak biz de 'evet' diyemeyiz.'

Başbakan'ın, bayramın ilk günü bu sertlikte bir uyarı yapmasının sebebi, BDP Eş Başkanı Demirtaş'ın kendisini 'korkak' diye nitelemesi, diğer Eşbaşkan Kışanak'ın da yine kendisine yönelik 'Sözün sustuğu yerde neyin konuştuğunu sen benden daha iyi biliyorsun. Onu ben söylemeyeyim' tehdidi değildi.

Başbakan, bunlardan daha önce, Adalet Bakanlığı'nın süreçteki rolünü küçümseyen hatta yok sayan, bu kurumla şimdiye kadar hiçbir nitelikli diyaloğun gerçekleşmediğini iddia eden BDP'yi bu tonda uyarma ihtiyacı hissetmişti. Peki BDP adına Kışanak nasıl bir 'cevap' verdi dersiniz:

'Asıl Başbakan üslubuna dikkat etsin, siyasetine dikkat etsin. Sabah akşam yatıp kalksın Öcalan'a dua etsin ki, ipler kopmasın. Şu anda yapacağı en akıllı iş budur.'

Bir kısım medya Başbakan Erdoğan'ın üslubuyla uğraşmaktan vakit bulamadığı için BDP'lilerin bu ve benzeri üstenci, kibirli ve siyasî nezaketten uzak sözleri üzerinde pek durulmuyor sanırım.

Ardından, geçtiğimiz hafta, nedense pek de dikkat çekmeyen bir gelişme oldu. Haberden okuyalım:

Öcalan: 'Benimle fazla ilgilenmeyin'

'Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözümü perspektifinde Türk hükümetiyle yürüttüğü görüşmelerin hassas niteliğinden ötürü Avrupa'ya 'benim durumumla fazla ilgilenmeyin' mesajı gönderdi.

Öcalan bu mesajı, kendisini İmralı'da ziyaret etme yetkisine sahip yegane uluslararası organ konumundaki Avrupa Konseyi İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) yetkililerine iletti. NTV'den Kayhan Karaca'nın haberine göre CPT yetkilileri, bugün Strasbourg'da düzenledikleri bir basın toplantısında 'Kürt sorununun çözümü perspektifinde başlatılan süreç ve Abdullah Öcalan'dan gelen talebin' kendilerini 'bu konuda geri planda kalmaya mecbur kıldığını' söylediler.

Öcalan'ı bugüne kadar İmralı Yüksek Güvenlikli F-Tipi Cezaevi'nde dört kez ziyaret eden CPT üyesi Jean-Pierre Restellini, 'Abdullah Öcalan, kendisi bana 'Lütfen siz CPT olarak benim durumumla pek ilgilenmeyin, ben kendi durumumu Adalet Bakanlığı ile kendim konuşmayı tercih ederim' dedi' ifadelerini kullandı.'

Böylelikle Öcalan, çözüm sürecinde yabancı kuruluşların her türden hâkemliğini resmen saf dışı bırakmakla kalmadı. Aynı zamanda BDP Eş Başkanları'nın inisiyatifsizlik ve müzakere yetkisinden yoksun olmakla suçladığı Adalet Bakanlığı'nın süreç açısından önemini ve kendisiyle güven eksenli bir ilişki tesis edebildiklerini tekrar ortaya koymuş oldu.

Başbakan Erdoğan, 10 bakan ve milletvekilleriyle hafta sonu Diyarbekir'de olacak. Üstelik Kürt tarihi açısından önemi malum olan KDP lideri Mesud Barzani ile de burada biraraya gelecek. Türkler ve Kürtler, Malazgirt'ten Millî Mücadele'ye bir tarihi beraber yazdılar. Doksan yıl boyunca bu tarihe hiç yakışmayacak zulümler işlenmiş olsa da su tekrar akıp yolunu buluyor.

Süreç hem Öcalan'dan hem de Barzani'den tam destek almışken, siyasal Kürt hareketi tabanını çözüm aleyhine angaje etmek oldukça zor. BDP ve KCK da bu tarihî dönemeçte tehdit etmekten çok 'Önderlik' dedikleri Öcalan'ın 21 Mart çağrısını hatırlayıp, ona göre siyaset yapmaya başlarsa, daha hızlı yol alınacağı kesin…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.