27 Aralık 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara4°C
  • İzmir8°C
  • Berlin1°C

OBAMA İLE ERDOĞAN: HER ŞEY TIKIRINDA

Amberin Zaman

22 Mayıs 2016 Pazar 00:44

AKP kongresi, Binali Yıldırım, dokunulmazlıklar, derken kayda geçsin, arada kaynamasın istedim.

18 Mayıs günü ABD başkanı Barack Obama ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen ve tercümeler dahil bir saat 10 dakika süren, telefon görüşmesini kast ediyorum. Konuşmanın ardından yapılan resmi açıklamada, ana konunun IŞİD’e karşı ortak mücadele olduğunun altı çizildi.

Güvenilir kaynaklardan edilen bilgiye göre görüşme ABD tarafının ‘umduğundan iyi’ geçti. Oysa iyi geçmeme ihtimali bir hayli yüksekti çünkü esas konu Membiç kentini IŞİD’den ele geçirme operasyonuydu. Önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen harekatın YPG’nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleriyle (SDG) yapılması planlanıyor.

Hedef Rakka değil Membiç

Kürt bölgesinde konuşlu, çoğunluğunu ABD’lilerin oluşturduğu koalisyon özel kuvvetleri SDG’ye operasyonel destek sağlayacak. Koalisyon uçakları ise yol temizliği yapacak.

Türkiye başından beri Membiç operasyonuna soğuk bakıyordu. Nedeni basit. YPG’nin bu kez batıya doğru ilerleyerek Afrin ile Kobane arasında koridor açmak suretiyle Kuzey Irak’ta olduğu gibi bir ‘de facto’ Kürt devletçiği kurmasından endişe ediyor.

Son yazımda belirttiğim gibi Washington Türkiye’nin bu endişelerini gidermek için olağanüstü çaba sarf ediyor. Kent ele geçirildikten sonra YPG güçlerinin Membiç’ten geri çekileceklerine dair garantide bulunuyor. Kentin önde gelen Arap aşiret temsilcileri Ankara’ya benzer teminatlar verdi.

Türkiye ikna olmuş görünüyor yoksa Erdoğan Obama görüşmesi tarif edildiği biçimde yumuşak geçmezdi. Ve işin gerçeği şu ki Türkiye ikna olmasa da ABD Membiç operasyonunu SDG ile birlikte yapacaktı.

Yapacak. Rakka’ya ise daha zaman var…

CHP ve dokunulmazlıklar

CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasında sergilediği tavır nereden tutsanız elinizde kalıyor. Çiçeği burnunda Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş durumu güzel özetlemiş. “Kimse CHP’deki yüksek stratejinin ne olduğunu anlamış değil” diye söze başlayan Aydıntaşbaş, Meclis’te rastladığı vekiller arasında “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilen dahiyane stratejiyi beğenen, sahip çıkan tek bir CHP’liye rastlamadım” diyor.

Sayıları 20 civarında tahmin edilen ‘Evetçi’lerin Kılıçdaroğlu’nun talimatı yönünde oy kullandıkları iddia ediliyor. Efendim dokunulmazlıkların kaldırılması meclisten geçmeseymiş Erdoğan’ın kafasındaki ‘partili cumhurbaşkanı’ maddesiyle birlikte referanduma sunulup bu kez halkın vereceği oylarla geçermiş.

Bu tehlikenin önünü kesmek için CHP böylesi bir ‘strateji’ benimsemişmiş. Bir başka iddiaya göre ise AK Partinin CHP’ye yapıştırmaya çalıştığı PKK’li damgasını bertaraf etmek için bu yola başvurulmuş. Kimilerine göre de askerlerin telkinleriyle. Hangisi doğru bilmiyorum. Aslında fark etmiyor. CHP başından beri elindeki imkanları yanlış kullandı.

Fezlekeleri bulunan 27 AK parti milletvekili var. CHP aleyhlerindeki iddiaların üstüne gitmeliydi. Aralarında Erdoğan’ın yakın kurmaylarından İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün de yer aldığı vekillerin birçoğu ‘görevi kötüye kullanmak’ ile suçlanıyor.

Bunların arasında ‘çıkar amaçlı yüz kızartıcı’ suçlar olduğu iddia ediliyor.

AK Parti tabanında yolsuzluk iddialarıyla ilgili rahatsızlığın arttığını bizzat AK Parti çevresinden duyuyorum. Huzursuzluk sadece Davutoğlu’nun yeterince biat etmediği için koltuğundan edilmesinden kaynaklanmıyor.

Rantın ‘horon çetesi’ olarak tabir edilen ve Saray’ın etrafında kümelendiği iddia edilen çoğunluğu Karadenizlilerden oluşan dar bir çevre tarafından paylaşıldığı söylentileri de homurdanmalara neden oluyor. Pelikan muhtırasının akabinde Twitter’da patlak veren ‘Davutoğlucu’ ile ‘Reisçi’ hesaplar arasındaki polemikler de buna işaret ediyor zaten.

Bu manzara karşısında CHP atak oynayacağına defansa geçti. HDP üzerinden oyun kurdu. Mağdurlara gol atılması için AKP’ye pas verirken kendisi de gol üstüne gol yedi. Bu gidişle de yemeye devam edecektir.

Birleşmiş Milletler’den Osmanlı tokadı

Kabaağaçlızade Şakir Paşa’nın soyundan gelen BM İnsan Hakları Komiseri Prens Zeid Ra’ad el Hüseyin 10 Mayıs’ta Güneydoğu’da yaşanan hak ihlallerine dair zehir zemberek açıklamalarda bulunmuştu.

Güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanarak sivil yerleşim yerlerini yıkmaları, keskin nişancıların sivilleri hedef alarak öldürmeleri, Cizre’de üç ayrı bodrum katında 100’ü aşkın insanın yanarak can vermesi, gibi iddiaları dillendiren el Hüseyin Türkiye’nin ivedilikle BM yetkililerine yerinde incelemelerde bulunmaları için izin vermesi gerektiğini söyledi.

Hızını alamayan Komiser bir de demecini sözlü okuyarak videoya çekti ve Twitter’da paylaştı.

Dışişleri bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç’in el Hüseyin’i taraflı olmakla suçlayıp, “Güneydoğu Anadolu bölgemize istediği zaman” gelebileceğini açıkladıktan sonra 11 Mayıs’ta Türk makamlarına Güneydoğu’ya BM heyetine izin vermesi için yazılı başvuruda bulundu.

Geçtiğimiz Salı günü Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings’de bir konuşma yapan el Hüseyin’e Türkiye’den cevap gelip gelmediğini sordum. Komiser Ankara’dan herhangi bir cevap gelmediğini belirttikten sonra Türkiye’yi ‘think tank’ camiası önünde ağır bir dille eleştirdi.

Diyarbakır, Cizre, Nusaybin, Silopi’yi teker teker saydıktan sonra Güneydoğu’daki durum konusunda ‘çok endişeli’ olduğunu yineleyen el Hüseyin sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk makamlarına şöyle söyledim: Saklayacağınız herhangi bir şey yoksa girmemize izin vermelisiniz.”

Avrupa Konseyi’nin Haziranda yayınlanması beklenen olan Güneydoğu raporuna da değinen el Hüseyin, “Sis perdesi kalkınca bulacağımız şeyler oldukça korkunç olabilir” uyarısında bulundu. Bu arada BM’nin ‘İşkenceyi Önleme Komitesi’ de 13 Mayıs’ta Türkiye’deki hak ihlallerini kınayan bir ön rapor yayınladı.

O da zehir zemberek. Karnesi hızla kötüleşen Türkiye hak ihlalleri konusunda müttefikleri tarafından olmasa da uluslararası kurumlar tarafında gittikçe sıkıştırılıyor. Bizden iletmesi.

Ankara’da umursayan var mı, o ayrı…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.