NEDEN TAHLİYE EDİLMEDİ?
Aslı Aydıntaşbaş
12 Haziran 2014 Perşembe 08:00
Yıllardır, gazetecilik yüzünden yolum diplomatlarla kesişir. Tereddütsüz devlet içindeki en parlak, en kaliteli kumaştır o kadrolar. Hiç de ”monşer” değillerdir. Tam tersine, Mogadişu’dan Mezar-ı Şerif’e kadar, bir yandan Türkiye’nin çıkarlarını gözetir, bir yandan da birer antropolog gibi kendilerini geliştirmeye, yaşadıkları yerleri tanımaya, sevmeye uğraşırlar.
Dün Musul’daki Dışişleri kadroları ve ailelerinin IŞİD tarafından rehin alınması hepimizi üzdü. Haberi aldığımda Ankara’daydım. Ankara da zaten 24 saattir IŞİD konusunda teyakkuzdaydı. Rehine haberiyle birlikte sıkı bir diplomasi maratonu başladı. Önümüzdeki 48 saat içinde Ankara önce müttefiklerini, ardından ilişkide olduğu diğer aktörleri devreye sokarak IŞİD’in rehineleri serbest bırakması için baskı uygulayacak. Amaç, fazla gürültü koparmadan IŞİD’e “Türkiye’ye bulaşma” mesajını vermek. Katar ve Suudi Arabistan gibi müttefiklerden tutun da Irak’taki muhalif gruplara kadar çok yönlü bir trafik. IŞİD resmi bir yapı olmadığı için burada iş büyük ölçüde MİT’e düşüyor.
İki gün önce Musul’daki IŞİD taarruzunu haberleştirirken, Musul’daki başkonsolosluğumuzun tahliye edileceği bilgisine ulaşmış, bunu da dünkü köşemde yansıtmıştım. Peki, neden tahliye edilmedi?
Cevabı henüz net değil. Ankara genelde tahliye konusunda isteksizdir. ”Biz Batılılar gibi bu topraklara yabancı değiliz” düşüncesiyle savaş senaryolarında en son kapanan elçilik olur bizimkisi. Dün görüştüğüm üst düzey bir Iraklı Kürt yetkili, Ankara’yla yakın temasta olduklarını ve konsolosluğun peşmerge tarafından tahliyesini teklif ettiklerini söyledi.
Acaba Ankara’da yapılan değerlendirmede, IŞİD’den kaçma ya da peşmerge yardımıyla tahliye edilme görüntüsünün Türkiye’nin prestijini sarsacağı mı düşünüldü?
Üst düzey yetkililer, Kürt yönetimininden tahliye için yardım talebi geldiğinde, zaten iş işten geçtiğini söylediler. Tahliye seçeneği salı günü gündeme geldiğinde, havaalanı ve tüm yollar IŞİD’in elindeydi. Başbakanlık’la yapılan müzakerelerde, tahliyenin, Türk personelin orada kalmasından daha riskli olacağı düşünülmüş...
Her durumda yeni bir realite var. Sınırlarımızda El Kaide’nin yükseldiği ve İran’ın daha fazla nüfuz sahibi olduğu yepyeni bir Ortadoğu tablosu var. Bu tabloda dost devletler değil; terör, El Kaide, mezhepsel bölünme ve çökmüş devlet kalıntıları var. Sıfır sorun değil, sıfır tanıdık unsur var. Bu yüzden de Ankara, önümüzdeki günlerde diplomatlarımızı geri döndürmek için çabalarını yoğunlaştırırken, sadece IŞİD’i değil yeni Ortadoğu’daki duruşunu nasıl revize edeceğine kafa yormak zorunda. Arap Baharı bitti. Esad kalıyor. Maliki gitmiyor. El Kaide yükseliyor ve kontrolsüz geniş bir sınır coğrafyamız var.
Kısacası, tüm denklemi yeniden gözden geçirmek zorundayız.
Kerkük Valisi Kerim: Kerkük güvende
Dün IŞİD güçlerinin Musul’dan sonra Kerkük’e dayandığı haberi üzerine, yıllardır tanıdığım Kerkük Valisi Necmettin Kerim’i aradım. Kerim, bir güvenlik toplantısındaydı ancak Musul’da yaşananlara Kerkük’te izin vermeyeceklerini söyledi:
- Kerkük’te durum nasıl?
Şehir şu anda güvenli. Musul’da yaşananların burada olmasına izin vermeyeceğiz. Şehrin batısındaki bazı ufak bölgeler, Irak ordusunun bırakıp gitmesi sonucu IŞİD’e geçti ama Kerkük güvenli. Kürt bölgesel yönetimiyle irtibat halindeyiz ve şehri peşmerge güçleri koruyor. Giriş çıkışları da kontrol ediyoruz. Halk peşmergeye güveniyor.
- Musul nasıl bu kadar çabuk düştü?
Irak ordusu tamamen çözüldü. Hiçbir direniş göstermediler. Ve bütün silahlarını da geride bıraktılar. Profesyonel bir ordu değil.
> - Ankara haklı olarak ordunun bu başarısızlığından Maliki ve yönetim tarzını sorumlu tutuyor...
Bu daha sonra konuşabileceğimiz bir konu. Ama ordunun durumu ortada.
- Türkiye ne yapabilir?
Düzenli temas halindeyiz. Türkiye ve Kürt bölgesi arasında sağlam bir diyalog var. Türkiye özellikle mülteci sorununa el atabilir. Sorun hepimizin ve bu sorun tek bir bölgeyle sınırlı kalmayacak. Kimsenin terörizme bağışıklığı yok.
- Askeri yardım istiyor musunuz?
Hayır çünkü karşımızda bir ordu yok. Bir terör grubu var. Tankla, tüfekle karşı koyabileceğiniz bir grup değil.
- PYD Suriye’de neredeyse bir yıldır IŞİD’le mücadele ediyor ve hem Ankara hem de Erbil bu mücadele PYD’den yana tutum almadı. Şimdi bakınca...
Hata ettik. Ama yanlış politikayı değiştirmek için çok geç değil. 1 milyonluk Irak ordusunun birkaç saat dayanamadığı IŞİD’le bir yıldır savaşıyorlar. Terörle mücadele edene yardım etmemiz lazımdı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.