27 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır1°C
  • Ankara-2°C
  • İzmir4°C
  • Berlin6°C

NEDEN 'EVET'...

Ali Bayramoğlu

11 Eylül 2010 Cumartesi 14:46

Referandum kampanyası iki algı üzerinde ilerledi. Muhalefet referandumu AK Parti'ye yönelik bir güvenoyu oylamasına indirgemeye çalıştı.

"Evet" oyu isteyenler ve evet oyu vermeye niyetlenenler ise sandığı demokrasi ve anayasayı iyileştirme imkânı olarak gördüler ve görüyor.

Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz bir bakıma...

Kim olduğunuz, ne istediğiniz önemli...

Ve sorular şunlar:

Değişim istikametinde yola devam mı değil mi?

Demokrasi hattında derinleşme mi yoksa duraksama mı?

Referandumu kim nasıl algılarsa algılasın, gerek siyasi iklim açısından gerek referandumun çıkacak objektif sonuçları açısından durum değişmeyecektir...

Kabul etmek gerekir ki, 2007 Temmuz koşullarında değiliz...

Gelişmeler o günlere oranla daha karmaşık, seçmenin kafasında daha çok soru var, değişim sürecindeki çatışmalar ve sertlik şüpheleri körüklüyor...

Tüm bunlar şu gerçeği değiştirmiyor:

"Evet" sonucu, Türkiye'ye yeniden hız ve değişim yoluna meşruiyet katacaktır.

Kafayı dik ve net tutmak gerek: Değişim derinleşiyor, derinleştikçe değişim kavgaları da artıyor.

Unutmamak gerek...

Son 1,5 ay içinde Balyoz iddianamesi, 102 subay hadisesi, Hasan Iğsız meselesi ve 4 Ağustos YAŞ toplantısı yaşandı. Bu olayların her biri değişim sürecinde önemli kilometre taşları oluşturdular.

Bunları görmeden referandum ve 12 Eylül anayasası tartışmasının bir anlamı yoktur.

Nedir bunların anlamı peki?

Askeri düzenden çıkışın hızlanması ve netleşmesidir.

Türkiye'de bu istikamette üç paralel yol kullanılıyor.

İlki "yasama" yoludur. Mevzuattaki vesayet maddeleri ve kanunları temizleniyor, askerin sivil otoriteye bağlı olmasını sağlayacak düzenlemelere gidiliyor.

İkincisi "yargı" yoludur. Yargı ya da "yeni adli refleks" askeri vesayeti bir suç alanı olarak tanımlıyor, bunu yaparken bir zihniyet değişimini ve bir doğal tasfiye sürecini tetikliyor.

Üçüncüsü "idari tasarruf ya da siyasi irade" yoludur.

4 Ağustos YAŞ'ı, EMASYA Protokolü'nün kaldırılmasından sonra bu yolda alınan en önemli mesafe olmuştur.

Askeri otoritenin kanunların önüne geçen fiili durumlar ve yorumlarla kendisini denetime kapaması, özerk bir yapı olarak davranmasının önüne geçilecek ilk somut adım atılmıştır.

Öncelikle YAŞ Kanunu yeniden yorumlanarak yerine oturtulmuştur. YAŞ'ın, kendi yasasında da hükme bağlandığı gibi "görüş bildirmek"le sınırlı istişari bir organ olduğu teslim edilmiştir.

Askeri otorite iç gelişmeleri ve atamaları sadece kuvvet komutanlıkları düzeyinde değil, her aşamada siyasi iktidarın onayına tâbi kılınmıştır.

Bu kapsamda ve bu çerçevedeki gelişmeler Türkiye tarihinde ilktir ve ilkesel bir görüntü sergilemektedir.

12 Eylül günü, yarın, hem anayasa değişikliğini oylayacağız hem bu gelişmeleri onaylayacağız...

Yarın 12 Eylül 1980'den bu yana önümüze gelen en kapsamlı anaya değişikliği paketini oylayacağız, 12 Eylül mantığına bir kez daha hayır deme imkânını kullanacağız...

Bunun sembolik anlamı çok büyüktür...

Hayır oyunun bu çerçevede açıklaması yoktur...

Evet, Türkiye'nin önünü daha çok açacaktır...

Bu kapı tam demokratik ve sivil anayasaya doğru gidişin ilk hamlesi olacaktır...

Oyum, bir kere, beş kere, on kere evet...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.