23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara11°C
  • İzmir19°C
  • Berlin2°C

NE OLUYOR SAYIN BAHÇELİ? KİMİ VURUYORSUNUZ? KİM ÖLÜYOR?

Ali Bayramoğlu

27 Mart 2013 Çarşamba 08:31

'Vur de vuralım, öl de ölelim' sloganına karşılık, 'Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir' diyordu Bahçeli.

Önce Bursa'da meydanda, dün TBMM'de grup toplantısında…

'Sözümün sonuna kadar arkasındayım. Herkes bilsin ki, zamanı geldiğinde ne yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de anlaşılacaktır…' buyuruyordu.

Aslında anlaşılmaya muhtaç bir durum yok…

Deneyimle sabit:

Zamanı gelecek lider vur diyecek vuracaklar, öl diyecek ölecekler..

Uzun yıllardır, 1970'lerden bu yana, hiçbir siyasi parti başkanı, şiddete böyle işaret eden, şiddete bu denli açık işaret eden, vahim ve inanılmaz bir açıklama yapmamıştı.

Bahçeli'nin, siyasi iktidarı, barışa inanan ve destekleyenleri 'hain' ilan eden bu tonu, pek çok vesileyle söylediğimiz üzere 'siyaset karşıtı' bir tondur.

Kelime ve vurgu seçimleri hep aynıdır Bahçeli'nin ve Bahçeli gibilerin…

Dün de 'ihanet, iğrençlik, kepazelik, pislik, ahlaksızlık, şerefsizlik…' kelimeleri arasında dolaştı durdu.

Meramını bu kelimelerle anlatan, farklı düşünce ve iradeyi hainlik olarak, bunlarla siyaseten baş edemezse imhasını caiz gören bu anlayış ve ayak sesleri Türkiye'nin ana sorunlarından birisi olmak üzeredir.

Bahçeli Türkiye'nin, siyasi iktidarın, Başbakan'ın büyük bir cesaret, kararlılık ve tutarlılıkla üzerine gittiği, çözmeye soyunduğu ana sorunun, Kürt sorununun çözülmesine karşı çıkıyor

Bahçeli , bunu ihanet olarak tanımlayarak toplumsal siyasal seferberlik çağrısı yapıyor.

Barış ve çözüm sürecine karşı sokağı Bursa'da başladığı, İzmir'de devam edeceği mitinglerle bilemeye, seferber etmeye hazırlanıyor.

Toplumsal değerler, bayrak, inanç gibi ortak sembollerle oynuyor.
Gerektiğinde vururuz sözleriyle 'vurmayı, kırmayı, şiddeti' meşru ilan ediyor.
Peki, bunları yapan liderin, akan kanın durması için önerisi var mı?
Yok…

Kürt meselesinin çözümü için bir önerisi var mı?

Yok…

Barış ve öneriye karşı çıkmayı biliyor, hepsi o…

PKK elindeki rehineleri geri verdiği, o gençler ailelerine kavuştuğu zaman bile, bunu ihanet olarak algıladı Bahçeli ve çevresi.

Devlet şiddeti, sokak şiddeti, fiili şiddet, sembolik şiddet…

Türkiye bunlarla kavruluyordu, 1970'ler ve 80'lerde..

Türkiye yıllardır süren çözümsüzlük politikalarıyla bölünmenin eşiğine gelmişti.

Şimdi geri dönmeye bunu toplamaya, bütünleşmeye çalışıyor.

Söyledik, söyleyelim. Bu konuda başarı siyaset ve demokrasinin önünü açacaktır, başarısızlığın faturası ağır ve saldırgan bir milliyetçilik olacaktır…

Bahçeli'nin bu çıkışı en az barış süreci kadar ciddiye alınmalıdır.

Bu arada, tüm bunlar olurken, basın ve sosyal medyadaki tartışma piyasası malum, yan sokaklarda, tali itişmelerle, eski hesaplarla süregidiyor…

'Az-barışçılar'a karşı çok-barışçılar', 'tutanakçılar-tutanak karşıtları' ya da 'barıştan korkan solcular' gibi tartışmalar, 'karanlık ve ihanet içindeki aydınlar' gibi ithamlar, 'anlamak için sorulan soruların, düzeltmek için yapılan eleştirilerin, anlamak için yapılan analizlerin ardındaki derin niyeti bilme, bunları barış karşıtı ilan edip, beteri men etme' alıştırmaları…

Bunlar bildik, memleket zihniyeti ve halleri de, arada, odak ve eksenler de kayıyor.

Asıl mesele başka yerde…

Barış sürecinin siyasi ve toplumsal sağlığında…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.