NE KÖMÜR BEDAVA, NE PETROL, NE DE DEMOKRASİ
Ayhan Bilgen
25 Mayıs 2014 Pazar 09:05
Cari açık Türkiye ekonomisinin yumuşak karnıdır. Daha çok kayıt dışına dayalı ve Körfez kökenli sıcak para takviyesi, uluslararası tepkilerin gündemine oturmuştur. Cari açığın büyük oranda enerji ithalatından kaynaklanması Kürt sorununda stratejik bir tercihi de beraberinde getiriyor.
KDP ile girilen ilişkinin, hem Irak siyasetinin iç dengeleri hem Türkiye iç politikası açısından ifade ettiği risklere rağmen, bu konuda sergilenen tutumun sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha net görmeye devam edeceğiz. Bir yandan Rojava hesaplaşması hendek, duvar ve tel örgülerle yürütülürken, diğer yandan Irak Kürt Federal yönetiminin kontrol ettiği bölgede KNK, DTK gibi bürolara yapılan baskınlar ile petrol sevkiyatının eş zamanlılığı aslında her şeyi gözler önüne sermektedir. Irak petrol ve gazının kabarttığı iştahın bedelini sadece Kürtler değil bütün bölge halkaları ödeyecektir. Tıpkı Soma’da üretim artışının bedelini nasıl yüzlerce canla ödediysek, cari açığı Kürt petrol ve gazı ile kolayca kapatmanın bedelini de ödemekten kaçamayacak, kaçınamayacağız.
Doğada bedava ulaşılası gereken her şeyi fiyatlandırıp pazara süren zihniyet, bedeli ağır bir çok şeyi bedavaya elde etmenin hileli yollarını arıyor. Bedava kömür dağıtmanın faturasını, tek yada iki basamaklı rakamlarla verdiğimiz kayıplar ve iş cinayetlerinden öğrenemediğimiz için bu katliamla karşı karşıya kaldık.
Kürt sorununda şüphesiz en önemli nokta demokrasinin bedelidir. Kürtler zaten faturayı yıllardır en ağır biçimde ödedi ve demokratik haklarını elde etmeyi çoktan hak etti. Ancak bu gerçek, önümüzdeki günlerde son derece yüksek bir gerilimin yaşanmayacağı anlamına gelmeyeceğini bilmemiz gerekiyor.
İçerde çözüm sürecinin gayet iyi gittiği mesajları, hatta bu konuda atılacak geç bile kalınmış sembolik adımlar, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik manevraların ötesinde bir anlam ifade edebilecek mi ?
Türkiye siyasetinde değil demokratikleşme tam tersine eğilimler açıkça yaşanırken Kürt sorununda çözüme yönelik adımlar atılıyor havası içine girilmesinin kendisi büyük bir risk içermektedir. Kürt sorununun devletle ilgili boyutunda ilerleme kaydediliyor gibi gözükürken, toplumsal boyutunda gerilemeye neden olacak girişimler, Kürtler tarafından da dert edinilmelidir. Türkiye toplumunun muhalefet dinamikleri ile Kürtler arasındaki makasın açılmasına neden olacak her gelişme çözümsüzlüğü derinleştirecektir.
Kürtlerin kendi geleceklerini önemsemesi gerektiği, Türkiye demokrasisi ile ilgilenmeye gerek olmadığı tezi bu nedenlerle demokrasiyi bedavaya getirme eğiliminin tipik bir yansımasıdır. Kürt sorununda en uzun soluklu mücadeleyi yürüten, en ağır bedeli ödeyen hareketin, HDP projesine yüklediği anlamı abartılı hatta gereksiz bulan kimi Kürt çevreleri , hiç olmazsa bölgesel gelişmeleri daha dikkatle izlemelidirler.
Bize ne Türkiye’nin demokratikleşmesinden, Türklerin geleceğini de biz mi düşüneceğiz söylemi ile Kürtlerin özgürlüklerine daha yoğun katkı sunulabileceği iddiası kocaman bir hayalden ibarettir. Artık Kürdistan petrolü Türkiye demokrasisini ne kadar şekillendiriyorsa, Soma kömürü de Kürt sorununun demokratik çözümünü o kadar etkiliyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber