MİT'ÇİLER KÜRDİSTAN'IN KURULMASI İÇİN ÇALIŞTI MI?
Salih Tuna
15 Şubat 2012 Çarşamba 07:23
Bülent Arınç'ın "Görevini kötüye kullandı" dediği savcıyı, Başsavcı Vekili Fikret Seçen, "Güçlü suç delilleri var" diyerek arkaladı.
Üstüne üstlük, KCK dosyasından el çektirildiği söylenen savcının talimatıyla KCK operasyonları devam etti. (En son aldığımız habere göre HSYK malum savcı hakkında inceleme başlattı.)
Sizin anlayacağınız ortam halen netameli.
Yani herkesin kafası karışık, herkesin kafasında bin bir soru var.
Fehmi Koru'ya soracak olursanız, "MİT-Emniyet" çekişmesi diye bir şey yok; Mümtaz'er Türköne'ye soracak olursanız, "Cemaat-AK Parti" kapışması söz konusu bile değil; Avni Özgürel'e soracak olursanız baltalar çıkarıldı bir kere, artık bu saatten sonra geri dönüş yok!
Gönlüm elbette Fehmi Bey'in haklı çıkmasından yana.
Hele ilk başlarda "Kriz mıriz yok, nerden çıkarıyorsunuz bunu" demeye getirmişti de, acayip rahatlamıştım. (Hatta Allah eksikliğini vermesin diye de dua etmiştim.)
Herkesin yangına körükle gittiği bir dönemde "yangın yok" demenin yatıştırıcı etkisini tahmin edersiniz.
Mümtaz'er Türköne'nin de haklı çıkmasını dilerdim ama "Cemaat-AK Parti" kapışması yok demekle yetinmiyor ki. "Kriz, elindeki kuralları uygulayan yargı ile kuralları esneterek çözüm arayan yürütme arasında..." diyor.
Hulasa, dünkü yazısında hem bir krizin varlığına işaret ediyor, hem de bu krizin "sistem krizi" olduğuna!
Takdir edersiniz ki, bu kadar "kriz" dermeyan eden hiçbir "analiz" suhulet telkin etmez.
Yine de sağ olsun, "Bu noktadan sonra artık hem savcı, hem MİT Müsteşarı, hem de Emniyetçiler hep birlikte koltuklarında oturamazlar. Mutlaka bu kavgayı biri kazanacak..." diyen Avni Özgürel gibi insanın içini hepten karartmıyor!
"Emniyet" veya "MİT" kazanıncaya kadar kavga edecekler ne demek oluyor yahu?
Hadi "savcıyı" anladık; nihayetinde yargı bağımsızlığı diye bir şey var.
"Emniyet" ve "MİT" yürütmeye bağlı değil mi?
Sayın Başbakan durun deyince durmaları, susun deyince susmaları gerekmez mi?
Genelkurmay başkanının savunma bakanına bağlanmasını beklerken, "MİT" veya "Emniyet" başına buyruk oldu da haberimiz mi olmadı?
Gelgelelim, Avni Özgürel'in Neşe Düzel'e verdiği röportajı okuyunca meselenin o kadar da basit olmadığı anlaşılıyor.
Gerçi meselenin ne kadar ciddi olduğunu Sözcü gazetesinin dünkü soruları da ortaya koyuyor: "MİT'çiler KCK'nın kuruluşuna katıldı mı? / MİT'çiler Kandil'e eylem talimatı iletti mi? / MİT'çiler Öcalan'a özgürlük sözü verdi mi? / MİT, DTK'ya özerklik ilan edin telkini yaptı mı? / MİT'çiler KCK'lılara tahliye sözü verdi mi?"
Son soruyu da yazımızın başlığına çektik: "MİT'çiler Kürdistan'ın kurulması için çalıştı mı?" (Normalde "Kürdistan" lafzını zinhar telaffuz etmeyecek kafanın şu sorusundaki şecaate bakın hele.)
Yanlış anlaşılmasın; meselenin ciddi olmaklığı mahut sorulardan değil, Sözcü gazetesinin bu sorulara yer vermesinden kaynaklanıyor.
Emin Çölaşan'ın "Sözcü"sü yuvarlanıp da nereyi buldu acaba? Ergenekoncuların yılmaz savunucusu mezkur gazete, bu denli MİT alerjisini ne vakit edindi?
Bu ne tuhaf soru mu dediniz?
Pardon,"Erdoğan yuvarlandı Özkök'ünü buldu" ifadesini de tuhaf bulmuş muydunuz? Bulmuşsanız sorun yok; bulmamışsanız uzayın.
O değil de, Fehmi Bey'in "Sözcü" için çok çok ilginç bir iddiası vardı. Muttali olduğumda komplo teorisinin bu kadarına da pes demiştim.
Haklı mı çıktı ne?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.