MİLLÎ MUHAFAZAKÂR İTTİFAKA KARŞI NE YAPMALI
Roni Margulies
28 Temmuz 2012 Cumartesi 08:15
Söylemek istediklerimin ilk yarısını Ahmet İnsel salı günü kendi köşesinde anlattı. Bizzat Ahmet’in kelimeleriyle özetleyeyim.
“AKP iktidarı Türkiye tarihinde bir dönüşüme damgasını vurdu. Bu dönüşümün merkezinde özgürlükler rejiminin pekiştirilmesi ve genişletilmesi, imparatorluk bakiyesi etnik sorunların çözümü, ataerkil toplum geleneklerinin belirlediği kural ve pratiklerin etkisiz kalması gibi konular yer almıyordu.. Türkiye toplumunun sosyolojik çoğunluğunu temsil edenlerin iktidara gelmelerine dayanan bir dönüşümdü bu.. Kan bağları veya kurumsal aidiyetleri nedeniyle kendilerini toplumun üstünde bir konumda görenlerin hâkimiyetine son verildiği bir dönüşüm anı yarattı AKP..
On yılda AKP, askerî-sivil bürokratik vesayet güçlerinin meşruiyeti kendinden menkul üstün konumlarını ortadan kaldırdı. Bunları kâh demokrasi açısından meşru siyasal hamlelerle kâh bazıları demokratik kuralları ihlal eden yargı operasyonlarıyla gerçekleştirdi..
2007 seçimleri, AKP etrafında kümelenmiş Türk-Sünni orta sınıfının ve önemli bir kısmı bu kesimin içinden gelen siyasal elitlerin askerî muhtıralar, yargı darbeleri, güdümlü sivil toplum mobilizasyonları ve suikastlarla yıpratılmasının artık mümkün olmadığını kanıtladı.
Bu sosyolojik çoğunluğun ortak iki niteliği var. Birincisi etnik olarak kendini Türk tanımlaması. İkincisi Sünni Müslümanlığın değer ve zihniyet dünyasını benimsemesi.. Özgürlük talep eden bir toplumsal çoğunluktan ziyade iktidar talep eden bir çoğunluk var. AKP bu çoğunluğa dayanıyor, onun başat değer ve özlemlerini yansıtıyor.
Kendisi için hak, özgürlük ve bunların bir sentezi olarak demokrasi talep eden bu çoğunluğun, kendi değerlerini toplumun bütününe hâkim kılmaya çalışması beklenen bir gelişmeydi.
Türkiye toplumunun yeni hâkim sınıf ittifakının belkemiğini dindar Sünni-Türk muhafazakâr orta sınıf oluşturuyor. 2000’li yıllardaki dönüşüm otoriter düzlemde bir kırılma yaratmadan, iktidar aktörleri ve simgelerinin dönüşümü olarak gerçekleşti.
Tayyip Erdoğan.. sosyolojik çoğunluğun daha geniş bir siyasal çoğunluk oluşturması için muhafazakâr değerler politikasını giderek daha fazla ön plana çıkarıyor. Bu da Türk-Sünni muhafazakâr ideolojisinin demokratik değerler açısından dar epistemolojik sınırlarını daha fazla görünür kılıyor.
Bunun karşısında, toplumsal muhalefetin değerler ve anlam politikaları alanında eski otoritarizmin yöntem ve simgelerine sarılarak başarılı olma şansı yok. Toplumsal muhalefetin bu yeni hegemonyaya karşı uzun vadede etkili olan bir mücadele verebilmesi, kendini otoriter gelenek ve değerlerden bütünüyle kurtarmasına bağlı. Bu ise muhafazakârlık ve otoritarizm karşıtlıklarının demokratik ilkeler zemininde eşitlik ve özgürlüğün yeni bir sentezini gerçekleştirmesi demektir.”
Ahmet’in analizine tümüyle katılıyorum.
Son paragrafı şöyle yorumluyorum: CHP’nin bugün durduğu yerden, Kemalizm temelinde, AKP öncesinin beyaz Türk hegemonyasını ve o hegemonyanın devlet yapısını özleyip savunarak millî muhafazakâr hegemonyaya karşı muhalefet etmek hem yanlıştır, gericiliktir, hem anlamsızdır, başarı şansı yoktur.
Ahmet’i dediklerine eklemek istediğim bir şey var. “Ne yapmalı” sorusuna vereceğimiz cevap açısından. “Eşitlik ve özgürlüğün sentezini gerçekleştirmek” açısından.
“AKP etrafında kümelenmiş Türk-Sünni orta sınıfı” ifadesi doğru, ama eksik.
AKP’nin kurmayları, teorisyenleri, aktif destekçileri bu sınıftan, hatta bu sınıfın üst kesiminden, büyük sermaye olmaya aday kesiminden oluşuyor. Partinin tüm siyasetleri bu sınıfın çıkarları doğrultusunda belirleniyor.
Ama partinin tabanı ve seçmenleri çok daha geniş toplumsal katmanları, yoksulları, işçileri, emekçileri içeriyor.
Bugüne kadar, devlete karşı yürüttüğü mücadele ve gerçekleştirdiği siyasî dönüşüm nedeniyle, üstelik ekonomik durum da iyi gidiyor göründüğü için, Türk-Sünni alt sınıflar da AKP’yi destekledi.
Bu nedenle, AKP’yi yüzde 50 oy oranına yükselten sınıfsal bileşim, çelişkili bir koalisyon.
Zaman zaman ortaya çıkan “Müslümanlar jeep’e biner mi?” gibi tartışmalar, “Antikapitalist Müslümanlar” gibi oluşumlar bu çelişkinin (henüz çok cılız) ifadeleri.
Türk-Sünni orta sınıfın bir kesimi zenginleşmeyi sürdürdükçe, çelişki keskinleşecek.
Dünya ekonomik krizinin etkileri Türkiye’de daha yoğun hissedilmeye başlandıkça, yoksul emekçi tabanın ve seçmenin tepkisi yükselecek.
Muhafazakâr hegemonyaya karşı mücadele, bu çelişki temelinde, bu taban üzerinde yükselecek.
Bu taban AKP’ye sırtını dönecek, ama bir daha CHP’ye dönmeyecek. Eşitliği ve özgürlüğü vurgulayan bir kanal arayacak ve yaratacak.
Şimdiden yaratmaya başlamak gerek.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.