25 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara-1°C
  • İzmir8°C
  • Berlin12°C

MELEZLEŞME VE GEZİ

Etyen Mahçupyan

07 Kasım 2013 Perşembe 05:56

Eğer Türkiye’de laik ve dindar kesimleri ilişki içine geçiren, cemaatçi yapının esnemesine yol açan bir melezleşme yaşanıyorsa ve bu melezleşme hem modern global sisteme entegrasyonu, hem de evrensel değerlere uyumu ima ediyorsa, bunun en ilginç sınavlarından birisi muhakkak ki Gezi olaylarıdır. 

Eğer gerçekten de böyle bir gelişme varsa, beklentimiz İslamî orta sınıfın bir bölümünün Gezi’nin ilk günlerine tekabül eden duyarlılığa katılması ama bunu sonraki günlerin eylem stratejisinden ayırmasıdır. Paralel olarak böyle bir grubun hükümeti desteklemekle birlikte, onun yanlışlarına da işaret edebilmesini, nesnel bir bakış sergileyebilmesini bekleriz. 

Küçük de olsa bu yönde bir sorgulama Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (SAM), TESEV için yürüttüğü bir odak grup çalışması içinde yer aldı. Eylül sonunda Denizli, Kayseri ve İstanbul Ümraniye’de üç odak grup üzerinden yapılan bu çalışma ‘İslami orta sınıfı’ ele almaktaydı ve cinsiyet, yaş ve mesleki çeşitliliği olabildiğince içermekteydi. Melezleşme açısından bakıldığında Gezi’ye ‘alternatif’ bakışın azınlıkta kalsa da kendisini güçlü bir biçimde ifade etmesi beklenirdi ve nitekim tam da öyle oldu… 

Önce İslami orta sınıfın geleneksel kanadı… Sözü SAM’ın raporuna bırakalım: “Hükümeti haklı görüp, İstanbul’daki protestoları haksız görenlerin genellikle hükümet söylemini tekrarlayarak bu protestoları yerdikleri görülmektedir. Gezi Parkı sırasındaki krizin yönetilmesinde kullanılan söylemin yaygınlaştığı, bazı insanlar tarafından kabul edildiği ve yeniden üretildiği anlaşılmaktadır. Kriz yönetimi ya da polis şiddeti gibi konularda hükümeti eleştirenler olmasına rağmen, doğrudan Gezi Parkı eylemlerini ve bu eylemler sırasında ortaya konulan görüşleri savunan katılımcı olmamıştır. Olayların kötü bir şekilde bastırıldığı ama sonuç olarak bastırılması gerektiği düşüncesi hakimdir. Bazı katılımcılar Gezi Parkı olaylarını tamamen “dış mihrakların” komplosu olarak değerlendirmektedir... Başvurulan ikinci bir yöntem hükümetin polis, çevre ve genel yönetim konusundaki icraatlarını övmektir. Katılımcılar polis şiddeti savına karşı polisin son yıllarda daha iyi eğitim aldığını ve karakollardaki şiddetin azaldığını ileri sürmekte, ağaç kesimi eleştirisine karşı ise AKP’nin çeşitli yerlerdeki yeşillendirme çalışmalarını dile getirmektedir. Son olarak, Gezi Parkı olaylarında hükümet yanlısı tavır almanın bir dayanağı eylemin kendi içinde çeşitlendiğini, yer yer suç örgütleri tarafından ve genel olarak şiddet kullanarak gerçekleştirildiğini savunmaktır… Bazı katılımcılar, özellikle tahribat konusunda ve küfürlü duvar yazıları hakkında tepkilidirler.” 

Bu yorumlarda bile polis şiddetinin gereksiz ve yanlış olduğunun teslim edildiği görülüyor. Ama biz İslami orta sınıfın diğer kanadına, melezleşmeyi aramamız gereken kanada doğru ilerleyelim. Yine söz SAM’ın: “Bu görüşlere karşılık, Gezi Parkı sürecinin iyi yönetilmediği de vurgulanmaktadır. İktidarın ve Başbakan’ın fevri hareket ettiği, eylemcilere karşı yanlış bir tutum aldığı söylenmiştir. İnsanlarla konuşmak yerine, şiddete başvurmuş olmasının, iktidarın oyunu düşüreceğini belirten bazı katılımcılar, bu olaylar sayesinde AKP karşıtlarının eline koz verildiğini ve bu kozu verenin başlı başına hükümet olduğunu ileri sürmektedirler. Başbakan’ın belediye işlerine karışmasını yersiz bulanlar vardır ve kişisel olarak halktan özür dilemesi gerektiği belirtilmiştir.” 

Katılımcıların değerlendirmelerinden bazı örnekler duymak isterseniz… 

“Orada ilk eylem yapan insanlar iyi niyetli insanlardı. Ben de istemiyorum artık bir yerlerde alışveriş, AVM yapılmasını... Baktım iş çığırından çıkıyor artık millet hükümeti devirmenin derdinde, ben kesinlikle karşı çıktım eylemcilere.” 

“Gezi Parkı’nda bari burayı da yıkma… Bir kere de desin ki bir yanlış yaptık. Hani ben de destekliyordum ama artık o olaylardan sonra desteklemiyorum bunu söyleyeyim.” 

“Sen bir başbakansın İstanbul Büyükşehir başkanı değilsin kardeşim. Kayseri’de yapılan bir projeye sen gelip sazan gibi affedersin atlıyor musun? Yok, sen İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığını geçtin, artık bu ülkenin başbakanısın. Sıradan bir projeye, her şeyi sahiplenip, sanki belediye başkanı yok, meclisi yok gibi bu şekilde dalmanın manası yok.” 

“Gezi Parkı’nın en önemli sonucu şu oldu: Yüzde 51’le her şeyi yapamayacağını gördü.” 

Yanlış anlama olmasın, bunlar geçmişte AKP’ye oy veren ve önümüzdeki seçimde de çok büyük ihtimalle yine AKP’ye oy verecek insanlar. Türkiye artık çok farklı bir yerde ve değişimi esas belirleyen kesim, melezleşmenin ürettiği yeni dile sahip olanlar.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.