21 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara14°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

MEDYANIN GENERALLERİ

Tuncer Köseoğlu

15 Şubat 2013 Cuma 07:28

Türk medyasında var olan general sayısı TSK’da olandan katbekat fazladır. Bunda sünnet edilirken giydirilen paşa kıyafetinin bir ömür sürmesinin etkisi var mıdır bilinmez. Bilinen ve yaşanan şu ki silahlı güçle, “eşit olmadan sahip olarak” ülke çok daha rahat yönetilir. Türk medyası da bu yönetme biçiminin her zaman en önemli ayaklarından biri olmuştur. Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat davalarıyla medyanın generalleri bir süre sütre gerisine çekilip, mağduru oynamayı tercih etse de asla askercilik oynamaktan vazgeçmediler.

Ne zaman bu ülkenin efendilerine yargı dokundu, bu durumu hukuk ve insan hakları ihlallerine getirip utangaç bir ifadeyle askercilik oynamaya devam ettiler. Hukuk zaten bu generaller için böyle bir şeydir. Çiftlik sahibi ne yaparsa yapsın haklıdır. O sahibe dokunduğunda ihlal ortaya çıkar... Efendilere dokunulunca hukukun eksiklikleri, insanların canını yaktığı ortaya çıktı. Türkiye’deki adalet sistemiyle hiçbir sorunu olmayan, devletin ceberutluğunu hiçbir zaman görmeyen medyanın bu güzide insanlarının, insan hakları gibi bir kavramı öğrenmeleri iyi bir gelişmedir, önemlidir de. Hukuksuz yargılamalar, uzun tutukluluk sürelerinden dem vuruldukça bu insanların bunu gerçekten dert edindiklerine bir ara ben de inandım. Safmışım... Cezaevlerinde “Hayata Dönüş” adı verilen operasyonlarda mahkûmların yakılarak öldürülmesinin hemen ertesinde “Örgüt kararıyla kendilerini yaktılar” diye manşet atan Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’inden değişim bekleme saflığı benimkisi. Oysa onlar biraz geri çekilseler de her zamanki yerlerinde saflarını sıklaştırarak beklemeye koyulmuşlardı. Bu bekleme ve mağduru oynamanın yerini, mevziden çıkarak, açıkça savaşma hâli aldı. İyi de oldu bu aslında. Eteklerdeki taşlar dökülüyor, fena mı... Kendisinin ve kendisine benzeyen beyazların hassasiyetinden başka hiçbir hassasiyete değer vermeyen Özkök ve şürekâsı sahalara hızlı bir dönüş yaptı, hem de ne dönüş...

Son günlerde askere yapılan güzellemelerden geçilmiyor bazı gazete manşetlerinde ve yazarlarının köşelerinde. En önemli argüman ise “generaller hapse atılınca ordu zayıfladı” söylemi. Genelkurmay her ne kadar bunun aslı astarı olmadığını açıklasa da medyadaki generallere göre durum böyle değil. Aslında haklılar. Ne de olsa TSK’daki askerlerden daha çok askercilik oynamakla geçti hayatları. Bir dönem naftalinli çekmecelere konulan postal fırçaları ve yıldız parlatan cilalı bezler çıkarılarak hizmete açıktan devam kararı alındı.

Maksat darbecileri kurtarmak olunca

Ordu geriletildi, artık Türkiye’de darbe olmaz diyen benim gibi saflara dün çıkan Hürriyet gazetesini okuyun derim. Hatta okumakla kalmayıp, özenle saklayın. Kafanız “Artık darbe olmaza” geldiğinde tekrar tekrar okuyup aklınız başınıza gelsin diye... Manşeti 4. Yargı Paketi’ne ayıran gazetenin devam sayfasına “Asker çıkamıyor. Biji Apo serbest” başlığını uygun görmüş. İlk bakışta Öcalan’ın serbest bırakılacağı izlenimi veren başlığın devamını okuyunca, “Apo’ya özgürlük istemenin” suç olmaktan çıkarıldığını anlıyorsunuz. İyi de bu yargı paketinin en önemli unsurlarından biri, şiddet içermeyen düşüncenin hapisle cezalandırılmaktan çıkarılması değil mi? Sadece “Biji Apo” demeyi mi suç olmaktan çıkarıyor. Tabii ki değil, maksat Meclis’e gelecek yasa üzerinde baskı yapıp bu furyadan darbecileri de dışarı salıvermek. Zaten Hürriyet’in üçüncü sayfa güzeli yazar arkadaş yapmış güzellemesini, bağlamış mevzuu damardan. “İmralı’dakini çıkarıp bu güzelleme yaptığım askeri oraya koyun” demek istemiş. Daha ne desin. Yaptığı magazin röportajlarından sonra kendisi de bir magazin figürü hâline gelen Ayşe Arman zaten uzun süredir Ergenekon ve Balyoz uzmanı olarak sahalara sürülmüştü. Dünkü yazısının konusu içli bir “ağır hasta tutuklular” konusuydu. Mevzu böyle insanlık olunca insan bir şey diyemiyor. Şunu sormadan da edemiyor tabii... İyi de niye Ergenekon ve Balyoz tutukluları... Cezaevlerinde başka hasta tutuklu mu yok. Şahsen ben Ayşe Arman’dan sıkı bir Tarık Akan röportajı bekliyorum. Merak ettiğim bazı şeyler var Akan’ın düşünceleri ile ilgili. Mesela ABD ile ilişkisini kesen ordu nereye yanaştı. Bir de bu kadar çok darbeyi seviyor madem, ne gerek var köy köy dolaşmasına... Darbe duasına çıksın daha hayırlı. Sonuç olarak Ertuğrul Özkök öncü kuvvetlerini sürdüğü arenaya amiral olarak geri dönüş yaptı. Önümüzdeki günlerin çok daha sıcak ve çatışmalı geçeceğini yazılarından anlıyoruz. Askerler sayesinde yıllarca “sahip” olmanın lüksünü yaşayan medya generalleri var olduğu sürece Türkiye de ne darbeler dönemi kapanır ne de darbeye heves edenler biter. Kimse boşuna umuda kapılmasın derim ben...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.