21 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara14°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

MAĞLUP SAYILIR BU YOLDA...

Mesut Yeğen

17 Nisan 2017 Pazartesi 16:01

Referandumun ‘saf’, ‘çıplak’ hukuki sonucu belli: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi anayasalaştı. Memleket 2019’dan başlayarak bir Cumhurbaşkanlığı hükümetince idare edilecek.

Referandumun hukuki sonucu belli olmakla birlikte siyasi sonuçlarının ne olduğu, ne olacağı muamma. Henüz herşey çok belirsiz, henüz herşeyin çok başındayız, lakin dünkü sonuçlar hükümet sistemi değişikliği fikrinin müelliflerinin arzuladığı ana siyasi sonucu almanın, süreklileşmiş bir Ak Parti-MHP koalisyonuyla Erdoğan’ı başkan yapıp, ‘yerli ve milli’ bir rejim kurmanın hiç de kolay olmayacağını göstermiş oldu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi anayasalaşmış olmakla beraber, Erdoğan’ı başkan yapıp, ‘yerli ve milli’ bir rejim kurmanın hiç de kolay olmayacağını gösteren üç şey var: Referandumun gerçekleştiği ortam, referandumda alınan genel sonuçlar ve alınan sonuçların kompozisyonu.

Referandumun nasıl bir ortamda yapıldığını uzun uzadıya konuşmaya lüzum yok. Dünkü referandum Türkiye’nin çok partili hayata geçtiği günden bugüne yapılmış seçimlerin en adaletsizlerinden biri oldu, buna şüphe yok. Aylardır süren olağanüstü hal durumunda, hayır demenin gerek polisiye, gerek medyaya dönük tedbirlerle neredeyse imkansız kılındığı, başta HDP’liler olmak üzere hayır için siyasi çalışma yapmak isteyenlerin ağır baskı gördüğü bir ortamda yapıldı referandum. YSK’nın tam da referandum günü aldığı ve seçim sonuçlarını zan altında bırakan skandal karar da ayrı bir bahis.

16 Nisan referandumunun gerçekleştiği bu ortam referandumda evet diyenlerce de hayır diyenlerce de not edilmiş olsa gerek. Bu ortama dair kanaatlerin hem 2019 başkanlık seçimine kadar yaşanacak siyasi gelişmeleri, hem de 2019 seçimlerinde yapılacak tercihleri etkilemesi kuvvetle muhtemel. Referandumun bu kadar adaletsiz bir ortamda yapılması ve YSK’nın skandal kararı 16 Nisan’da hayır tercihi yapanları muhtemelen uzunca bir süre öfkeli ve kararlı tutacaktır. Bu durum 2019 seçimlerini 16 Nisan’dakine benzer bir ortamda yapmayı engellerse, Erdoğan’ı başkan yapmak ve milli ve yerli rejim kurmak işleri güçleşebilir.

Referandumda alınan genel sonuçlar da cumhurbaşkanlığı sisteminin mucitlerinin işlerinin pek kolay olmayacağını gösteriyor. Ak Parti ve MHP tarafından desteklenen yeni sistem, 2015 Kasımı’nda bu iki partiye oy veren seçmenlerin en az yüzde yirmisi tarafından onaylanmamış görünüyor. Bütün bu adaletsiz seçim ortamına rağmen yüzde altmışı geçen bir oy potansiyelinden yüzde ellibiri zar zor bulabilmiş olmak 2019’daki başkanlık seçimleri için çantada keklik demeyi zorlaştırıyor. Hele de 2019’daki başkanlık seçimlerinin bugünkünden bambaşka bir gündemle, daha az hamasi, daha fazla dünyevi bir gündemle yapılması ihtimalinin yüksek olduğunu düşününce.

2019’da Erdoğan’ı başkan yapıp milli ve yerli bir rejime geçme işinin pek de kolay olmayacağını gösteren en önemli işaret zannımca referandumda alınan sonuçların kompozisyonu, dağılımı. Kolayca görüldüğü üzere Cumhurbaşkanlığı sisteminin mucitlerinin milli ve yerli rejim hayali, Batı’dan uzaklaşmış, muhaliflerin tedip edildiği otokratik bir Türkiye kurma programı, Türkiye’nin büyük şehirlerinin ve kentli nüfusunun büyük kısmınca tasvip edilmedi. Bu da şu demek: Aylardır süren hamaset memleketin kentli nüfusunu milli ve yerli bir rejimin elzem olduğuna ikna etmeye yetmemiş.

Aynı dağılımının gösterdiği ikinci ve ilişkili bir sonuç MHP’li seçmenlerin tercihleriyle ilgili. Sonuçların dağılımı MHP seçmeninin kabaca ikiye bölündüğünü, Batı ve Güney Anadolu’daki ve büyük şehirlerdeki MHP’lilerin büyük kısmının referandumda hayır, Doğu ve Orta Anadolu’daki ve küçük şehir ve kasabalardaki MHP’lilerinse evet dediğini gösteriyor.

Sonuçların dağılımının bu iki özelliği, kentli seçmenlerin ve MHP’li seçmenlerin hayır seçeneğine gösterdiği teveccühün bunca kuvvetli oluşu, MHP’liler de dahil olmak üzere Türkiye seçmeninin önemlice bir kısmının memleketin Ak Parti-MHP ‘ortak aklınca’ yönetilmesine razı olmadığına işaret ediyor olsa gerek. Bu da şu demek: ‘Ak Parti-MHP ortaklığı’ 2019’da Erdoğan’ı başkan yapmaya, milli ve yerli bir rejim kurmaya yetmeyebilir. Dünkü referandumda hayır diyen MHP seçmeninin 2019’daki başkanlık seçiminde CHP etrafında oluşacak bir başkanlık blokuna dahil olma ihtimalinin olduğu anlaşılıyor ve bu ihtimal gerçekleştiği takdirde Erdoğan’ın başkanlığı ve milli ve yerli rejim işi akim kalabilir.

Özetle, dünkü sonuçlar şunu gösteriyor: Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmenin hukuki aşaması tamam; lakin, sistemi inşa etmek için geçilmesi gereken siyasi aşamalar tamam değil ve sistemin müelliflerinin arzu ettiği biçimde tamamlanıp tamamlanmayacağı da muamma. Bu muamma dünkü galibiyetin yarım, sürdürülmesi zor bir galibiyet olduğuna işaret ediyor olsa gerek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.