MACRON VE FEYRUZ…
Hediye Levent
03 Eylül 2020 Perşembe 12:49
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Beyrut Limanındaki patlamadan sonra ikinci kez Lübnan’daydı. Ziyaretin zamanlaması, Bölgenin Efsanevi Sanatçısı Feyruz ile yapılan görüşme, Macron’un açıklamaları ve tabii ki basın ekibinin fotoğraf seçimi dahil oldukça dikkatli çalışması ziyareti daha da dikkat çekici hale getirdi.
1 Eylül 1920 Lübnan’ın Osmanlı devleti çekildikten sonra Lübnan’ın Fransız mandasına geçişinin resmi tarihi. Lübnanlılar çoğunlukla bu tarihi 1946’da Fransızların çekilmesi ile birlikte bağımsızlığına kavuşan Lübnan devletinin kuruluşu olarak kabul eder. Kısmen doğru bir değerlendirme sayılabilir. Lübnan kelimesinin kullanıldığı, bir anayasanın hazırlandığı, devletleşme sürecinin başladığı tarihtir 1 Eylül 1920 ancak Fransız mandası altında.
Macron da ziyaretini bu tarihe ve Grand Liban veya Büyük Lübnan’ın kuruluşunun yıl dönümünde gerçekleştirdi.
Bir kez daha belirtmekte fayda var ki, Lübnan’ın din mezhep esaslı anayasasının mimarı Fransa idi ki, iç savaştan sonra devletin dinlere ve mezheplere göre yeniden düzenlenmesini sağlayan zemini Fransa düzenledi, iç savaş sonrası şartlar sistematikleştirdi. Bu sistem Lübnan’ı yolsuzlukla boğuşan, bir türlü Lübnanlılık kimliği oluşturamayan, ülkenin köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak bölünmesine yol açan, siyasi istikrarsızlığın artık kanserleştirdiği bir ülke haline getirdi.
Lübnan’daki bu sistem birçok ülke gibi Fransa’nın da nüfuzunu korumasını ve derinleştirmesini sağladı.
Bu sistem Lübnan’ı akıl almaz ihmaller zinciri sonucu kanlı bir patlamanın sahnesine dönüştürürken, ülke ekonomik ve siyasi krizle uçurumda asılı dururken Lübnan’da zaten hep varolan ülkeler bir kez daha sahneye çıkmaya başladı.
Şüphesiz en dikkat çekici olanı da Macron oldu.
Macron’un “Eski sömürge geri döndü” yorumlarına sebep olan ziyaretinin zamanlaması dışında içeriğinin de titizlikle hazırlandığı açık.
Mesela Feyruz-Macron görüşmesi…
Feyruz, Lübnanlı fakir, Hristiyan ve muhafazakar ailenin bir çocuğu olarak dünyaya gelir. Evlerinde radyo yoktur. Pencere kenarında oturup komşu evlerin radyolarında çalan şarkıları ezberler yıllarca. Babası kilise korosunda şarkı söylemesine izin verir ancak radyoda şarkı söyleyebilmek için onay alması pek de kolay olmaz.
Feyruz’u Feyruz yapan, efsaneleştiren, birbirine düşman tarafların bile saygı gösterdiği noktaya taşıyan faktör elbette fakirlikle örülü zorlu yaşam hikayesi değil.
Feyruz, bir şarkıcı olarak yeteneğinin dışında bir duruş gösterebildiği için siyasetler, krizler üstü bir noktada hâlâ.
Hep anlatılır; Lübnan’da 15 yıla yayılan iç savaş sürerken, Beyrut sokak sokak ve hatta bina bina bölünmüşken Beyrut’un birbirine düşman cephe gerilerine geçebilen, hatta konserler verebilen tek isim olarak bilinir.
Feyruz’un Lübnan iç savaşından sonra yanmış/yıkılmış Beyrut’u betimlediği, iç savaşın izlerini hâlâ canlı tutan, dinleyenleri hâlâ hüzünlendirebilen Beyrut’a ağıtı Li Beyrut şarkısını birçok kişi bilir. Ancak Feyruz’un Lübnan ve Beyrut dışında Kudüs’e, Bağdat’a, Şam’a, Kahire’ye sahip çıktığı; bir taraftan Arap milliyetçiliğinin sindiği diğer taraftan Filistinlilere seslendiği çok sayıda şarkısı da var.
Bunlarla da yetinmez Feyruz; günümüz Arap dünyasının yanı sıra bu coğrafyanın tarihi değerlerinin de unutulmaması için çaba gösterir. Mesela, günümüzde Suriye toprakları içinde kalan ve en son IŞİD’in antik tiyatroda çocuklara toplu infaz yaptırdığı Palmira’nın kraliçesine, Zenobia’ya da şarkılar söyler.
Feyruz hep yapıcıdır, doğrudan değil ama şarkıları, açıklamaları, rol aldığı film/dizi/belgesellerde barışçıl mesajları ısrarla vermeye devam eder.
Bu nedenle Feyruz, siyasetler, krizler, savaşlar üstüdür. Bu bölgenin, özellikle de Suriye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelerin günlük hayatının bir parçasıdır. Sabahları Feyruz dinlenir, uzun yollarda otobüslerde Feyruz çalar, duvarlarda Feyruz graffitileri illa ki vardır, bir yabancı ile konuşanlar iki kelime de olsa Feyruz’dan bahseder.
Feyruz olmak, Feyruz’un kendisini bile çok aşan bir şeye dönüşmüştür artık.
Bu nedenledir ki, Feyruz’un öldüğüne dair her spekülasyon bir çalkalanmaya sebep olur buralarda. Sonra haberler yalanlanır, insanlar rahatlar.
Feyruz, çok uzun süredir basın karşısına çıkmıyordu, son yıllarda çekilmiş fotoğrafı yoktu, “gördüm” diyene pek rastlanmazdı.
Bu nedenledir ki, Feyruz’un Macron ile görüşmesi şok etkisi yarattı.
Macron’un patlamadan hemen sonra Beyrut’a yaptığı ziyarette verdiği sözlü ve sözsüz mesajlar zaten ‘Fransa geri dönüyor’ yorumlarını başlatmıştı. İkinci ziyaretin 1 Eylül’e denk getirilmesi ve Macron Beyrut’a iner inmez yaptığı ilk görüşmenin Feyruz ile olması elbette siyasi çekişmelerle birlikte tartışılacaktı ki, öyle de oldu.
Macron, Lübnan’ın ve bölgenin efsane sanatçısını değil sembolleşmiş ismini ziyaret etti elinde bir şeref nişanı ile. Macron’un fotoğrafçısı tarafından çekilen ve basına verilen fotoğraflarda Feyruz’un en iyimser tabirle mahcubiyetle duruşu birçok insanı yaraladı. Oysa Feyruz’un günlük hayatta her yerde karşınıza çıkabilecek fotoğraflarında Feyruz yukarıdan bakar. Bu da yetmez, başı da hep yukarıdadır.
Nihayetinde Feyruz da bir insan ve iyice yaşlandığı anlaşılıyor. Artık mitleşmiş Feyruz imgesini istendiği şekilde yerine getirmesi veya her daim o mite tam olarak uygun şekilde davranması, giyinmesi, konuşması, durması beklenemez. Ancak Macron-Feyruz ziyaretinden sonra yapılan yorumlarda çoğunlukla derin bir hayal kırıklığı ve sitem açıkça görülüyor.
Bu ziyaret Feyruz’u bitirmez, Feyruz efsanesini hiç olmamış gibi silmez elbette ancak insanlar hâlâ Macron ziyaretinden sonra Feyruz’un Lübnan iç siyasetine, Fransa’nın Lübnan sahasına dönüş niyetine veya her gün bir yenisi duyurulan yol haritalarına ilişkin bir şey söyleyip söylemeyeceğini tartışıyor. Sonuçta koskoca Feyruz, Macron ile öylesine veya bir devlet nişanı almak için görüşmüş olamaz, değil mi?
Bu arada Feyruz’un epeydir kendi kararlarını alamadığına, hafızasının iyi olmadığına dair söylentiler de var ancak bu tip söylentileri yüksek sesle dile getirmek hâlâ cesaret istiyor. Aslında birçok insan böyle bir şeyi Feyruz’a kondurmak da istemiyor.
Macron, Feyruz’u ziyaret ettikten sonra Lübnanlı yetkililerle de görüştü. 15 gün içinde hükümetin kurulması gerektiğini, yolsuzlukla mücadelenin şart olduğunu, iç savaş tehlikesine gönderme yaparak ‘Ama biz buradayız’ mesajı içeren açıklamalar yaptı.
Bir kez daha belirtmek gerekiyor; Fransa hep Lübnan’daydı ancak epeydir görünür değildi. Lübnan’a dönüşünü sağlayan şey liman patlaması değil Lübnan’daki siyasi-ekonomik kriz, Doğu Akdeniz’deki çekişme, bölge ülkeleri arasındaki yeni ittifaklar ve düşmanlıklar oldu.
Fransa veya Macron Lübnan’dan ne istiyor konusu da bir başka yazının konusu olsun artık.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.