04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

LİBERAL VE DEMOKRAT KALEMLERE DAİR

Erol Katırcıoğlu

05 Ağustos 2014 Salı 09:39

Kendilerini liberal ve demokrat olarak niteleyen yazarların önemli bir kısmı AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın liderliğinden, yaptıklarından ve yapacaklarından memnun görünüyorlar. Olabilir onlar da öyle düşünüyorlar deyip geçebiliriz. Ama kendilerini tanımladıkları demokrat ve liberal anlayışların ima ettiği ilkelerle AKP’nin ya da Tayyip Erdoğan’ın ima ettikleri arasındaki farkları görmemeleri ya da görmemeyi tercih etmeleri ya da “Canım evet öyle bir sorun var ama önemli olan...”diyerek geçiştirmeleri açıklanmaya muhtaç bir siyasi pozisyon bence.

Tarih tabii ki tekerrür etmez. Ama tarihte bazı olayların, bazı kişiliklerin ve bazı eğilimlerin zaman zaman tekrar edermiş gibi olduğu da bir gerçek. Sözünü ettiğim bu yazarların çoğu AKP ve Erdoğan hareketini yüz yıllık bir parantezin kapatılması olarak görerek içinde bulunduğumuz siyasi dönüşümleri de bir tür “devrim” ya da “ihtilal” olarak değerlendiriyorlar. Bundan dolayı da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla da, yeni, daha özgür ve daha ileri bir Türkiye’nin kurulacağına inanıyorlar. Seçim sloganlarının “Yeni Türkiye!” olması da bu yüzden.

Sanırım Osmanlı’nın yıkıntıları arasından yeni bir devlet kurmak üzere davranan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ruh hali de, o günlerin koşulları içinde aşağı yukarı benzerdi. Onlar da bir devrim yaptıklarına inanıyorlardı ve Osmanlı’nın artık ayak bağı olan imparatorluk yönetim tarzından ülkeyi kurtarıp yeni, daha özgür ve daha ileri bir devlet ve düzen kurmayı, yani “Yeni bir Türkiye” kurmayı hayal ediyorlardı. Nitekim başarılı da oldular. Mustafa Kemal ve arkadaşları imparatorluk çağını kapatan ve ulus devlet kapısını açan bir parantez olarak bağımsız bir devlet kurmayı başardılar. Mustafa Kemal ve arkadaşları başarılı oldular olmasına ama yeni Türkiye’yi inşa ederken yapmamaları gereken bir işe kalkıştılar. Osmanlı’nın kimlikler cennetinden yalnızca “Batılı, modernist ve milliyetçi” bir kimliği öne çıkararak bu yeni devleti ve yeni düzeni bu kimlik üzerinden oluşturdular. Bu kimliğin öncülüğünde türdeş olmayan bir kimlikler toplumunu neredeyse zorla türdeş yapmaya kalktılar. Bütün farklılıkları “Türklük” üzerinden tanımladılar vs.

İşte kapanması gereken parantez bu parantezdir. AKP’nin (ve bence Kürt siyasi hereketinin de), “vesayet rejimi” olarak adlandırdığımız bu “Batılı, modernist ve milliyetçi” kimliği geriletmiş olması büyük bir başarıdır. Ama bu başarının doksan yıllık bir parantezin kapatılması anlamına geldiği yorumu ise bence aceleci ve abartılıdır. Çünkü “vesayet rejimi” geriletilmiştir ama vesayet rejiminin dayandığı kimlik, günümüzde yerini bir başka “kimliğe” bırakmaktadır. Daha açık bir ifadeyle AKP ve Erdoğan, doksan yıl önce açılmış ve içi “Batılı, modernist ve milliyetçi” kimlikle doldurulmuş bu parantezi kapatmak yerine içini “İslamcı” bir kimlikle doldurmaya çalışmaktadır. Bence kendilerini demokrat ya da liberal olarak adlandıran arkadaşların değerlendirmesi gereken nokta da burasıdır. Erdoğan’ın gerçekten bu parantezi kapatabilmesi onun ülkeye kimlikler üstü ( ya da çok-kimlikli) bir demokrasiyi önermesiyle mümkündür. Oysa Erdoğan, ısrarla ve her geçen gün daha açıklıkla bir “İslami kimlik” siyaseti yapmaktadır. Buradan Erdoğan’ın ve AKP’nin bu siyasetini gayri meşru gördüğüm gibi bir sonuç çıkarılmasın. Böyle bir düşüncem yok. Tabii ki onlar da ait olduklarını hissettikleri bir kimliğin içinden, değerlerinden ve fikirlerinden giderek bir siyaset yapabilirler. Ama bu siyasi tercihin yüzyıllık bir kimlik siyaseti anlamına gelen “vesayet” parantezini kapatabilecek bir siyasi tercih olmadığıda ortada.

Bu çerçeveden bakınca, yazılı ya da görsel basında yer alan ve kendilerini liberal ya da demokrat olarak niteleyen yazarların, benimsedikleri liberal ve demokrat değerlerle AKP ve Erdoğan’ın değerlerinin uyuşmadığını görmeleri gerektiğine inanıyorum. Öte yandan gerçek bir demokrat toplum vizyonunun HDP ve Selahattin Demirtaş’ın ifade ettiklerinde bulunduğunu da görmeleri gerektiğine...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.