25 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara-1°C
  • İzmir5°C
  • Berlin8°C

KÜRTLÜK VE ÇOCUKLUK

Mücahit Bilici-

07 Eylül 2013 Cumartesi 08:49

Bilgisi veya yaşı ne olursa olsun, Türk kardeşlerince saygı gören ama Kürtlüğü aleniyet kazanmamış bir Kürt, resmî anlayışın dışında Kürtlüğünü vurguladığı ve saklı kimliğini aşikâr kıldığı an bir metamorfoza uğruyor. Bir böcek kadar erimese de bir çocuk kadar ufalıyor. Muhataplarının gözünde “bir çocuk” hâline geliyor. Muhataplar hemen bu çocuğa yol göstermeye başlar.

Aslında durum nezaketin izin vermeyeceği kadar vahimdir: Kürt olduğu için o insan, hayvaniyete düşmüştür. Hayvanın insan versiyonu ise çocuktur. Çocuk muamelesi görmeye başlaması, Kürtlüğünün kaçınılmazlaşması ile başlar. Ona öğüt verilir. Dış öcülere yem olacağı iddiası ile korkutulur.

Çocuğa şaka olan “öcü” hikâyeleri Kürt için büyük bir ciddiyet kazanır. Kürt yetişkin olarak insaniyetini ancak bunları ciddiye almamak ile muhafaza edebilir. Öcü hikâyesine inanmamak, şakayı ise ciddiye almamak akıl baliğ olmanın gereğidir. “Ben ırkçı değilim” demek zorunda bırakılan Kürt, yediği golden sonra topu kaleden çıkartmaya çalışıp daha maçın başlamadığını sanan şaşkın kaleci gibidir, baştan yeniktir.

Bir Kürt, Türk olmaktan çıkıp bir Kürt olduğu an, hem eşitlikten hem de reşitlikten düşüyor. Dindarlık, ilim gibi sebeplerle bir Kürt’e gösterilmiş olan o saygı birden kendisini ofsaytta buluyor. O saygı, fazladan israf edilmiş bir ihtiram olarak mahcup düşüyor. Bir çocuğa “sevgi ve baş okşama” yerine yanlışlıkla “saygı” göstermenin yolaçtığı duygu karmaşası ve bilinç mahcubiyetidir geri çekilmeyi gerektiren. “Senin gibi şöyle şöyle biri nasıl böyle böyle ‘Kürt’ olur” der geri çekilen. Bu formülasyonda, “Kürt” yerine ırkçı, bölücü gibi hakaret ve günah ifadeleri yeralır.

İstenen
artık çocuk hâline gelmiş olan Kürd’ün hata yaptığını söyleyip kendisini kurşunkelam silgisi ile silmesidir. Çünkü muhatabın geri çekilebilmesi için Kürd’ün saygın insan olması ile en fazla bir çocuk olabilen bir varlık olarak Kürt olması arasındaki gerilimin medenice giderilmesi gerekir. Kürd’ün çıkıntılığı, Türk’ün bu yakıştıramamacılık iltifatı ile söndürülür.

Bu hamleyle Kürt bundan sonra hep mücadele edeceği bir stigmanın altına ve “ırkçı değilim, Kürtçü değilimhapishanesinin içine düşer. Türk’ün cehaleti ona cesaret kaynağı olarak mütehakkimane bir tekebbür zemini verirken, zavallı Kürt kendisinin ırkçı olmadığını, insan olduğunu ispat vehminin pençesine düşmüştür. Bu iyiniyetli ispat-ı nezafet mecburiyetini hisseden Kürt artık esir bir Kürt’tür. Özür dileyerek Kürt olabilen bir insan, insan olarak kalabilmek için Kürt olmaktan çıkmak zorundadır.

Bu yüzden kaçacağı yer çatıdır: orada evrenselliğin içine sığınır. “Hepimiz insanız” ve/ya “Müslüman’ız” demek suretiyle, Kürt olmanın yükünden ve muhatabın aşağılamasından kendini kurtarır. Korkutulmuş Kürt çatıdan inmekten çok korkar. İnenleri ihanetle, diyanette zaaf ile suçlar. Bazı Kürtlerin bu patolojik “insan”lık ve “Müslüman”lığının hem insaniyete hem de İslamiyet’e bir faydası yoktur. Onu orada tutan bodruma düşürülme korkusudur. Kürtlerin çatıdan inip, kamusal salonda yüzleştikten sonra çatıya çıkmaları herkes için daha sağlıklı olacaktır.

Yüzyıldır çocuk tutulan bu adamın artık serbest bırakılması gerekiyor. Bunu kendini ebeveyn sananlardan beklemek çocukluk olur. Çocuk sanılan büyük, çocuk olmadığını, onların yanlışına meşru dairede hayır diyerek ispatlamalı. Zaten bu yaştaki birine ebeveynlik yapmalarının tek zemini, onu çocuk kılan cehaletidir. Cehalet kalkınca bu mecazi ebeveynlik de geçersiz olur. Koskoca adamların bodruma düşmemek için çocuk gibi çatıya saklanmasına artık gerek yoktur. Keremkin, evin salonunda Kürt olun. Ta ki sizi çocuk sayan muhataplarınız büyüsün!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.