23 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara10°C
  • İzmir19°C
  • Berlin1°C

KÜRTLERİN OGÜN SAMAST'I…

Ali Bayramoğlu

26 Ocak 2013 Cumartesi 18:43

Bir kaç gündür Paris'te malum cinayetlerle ilgili kiminle konuşsam benzer tespitleri duyuyor, benzer tepkileri alıyorum. Kadınların hedef olması, öldürülme biçimleri, farklı kimlikleri sadece politik değil, duygusal bir şok yaratmış Kürt çevrelerde…

İçlerinden biri PKK'yla ilgisi kalmayan, bağları koparmış pek çok Kürt'ün İsveç'ten ve diğer ülkelerden cenazelere geldiğini söylüyor.

Ne düşünüyorlar, maktülleri ve zanlıyı tanıyanlar? Kırıntı toplamamıza ne kadar yardımcı olabilirler? Kürtlerin bu cinayetler üzerinden siyasi ruh hali ve tespitleri neler?

İşte bir kaç ipucu…

Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu başkanı Mehmet Ülker'le Ahmet Kaya Kültür Merkezi'nde buluşuyoruz...

Merkez üç Kürt kadının öldürüldüğü Kürdistan Enformasyon bürosu gibi 10. Bölge'de bulunuyor. Kürtler ve Kürt siyasi hareketi açısından Paris'teki en önemli mekan.

Siyaset ve örgüt kokuyor merkez.

Girişte hemen sağda büyük bir kahve, göbekte biraz ilerde büyük toplantı salonu ve solda büroların bulunduğu koridor var. Salonda, Öcalan ile PKK kurucusu diğer beş kişinin posterlerinin ve üç Kürt kadının resimlerinin olduğu çiçeklerle bezenmiş bir palform var…

Mehmet Ülker'le odalardan birinde bir toplantı masasının karşılıklı iskemlelerine yerleşiyoruz. Yanımızda yönetim kurulundan İsmail Göksungur da var. Çok vakti yok başkanın. Yan odada cinayetlerle ilgili görüşmek üzere gelmiş Fransız polisleri bekliyor.

Katil zanlısını kastederek, 'Nasıl olabildi, bilemiyoruz' diye başlıyor söze.

'Ben iki kez merhabalaşmıştım. Birinde cinayetten önce elimi sıkmak için yanıma geldi, cinayetlerden sonra gördüm, hep buralardaydı.

Böyle biri içimize nasıl sızdı? Yeni gelen Kürtlerde dil sorunu var, böyle olunca iyi dil bilen birileri varsa, kime ihtiyaç duyuluyorsa hemen bir yerlere gönderiliyor. Ömer Güney'in durumu da böyle. Herkesin yardımına koşuyor, dili iyi, güven veriyor. O gün de Fidan Doğan aramış. 'Sakine şuradaki postanenin önünde bekliyor git al, büroya getir' demiş… Yavay yavaş ortaya çıkıyor, ailesi Türk milliyetçisi, hatta MHP'li, ilişkide olduğu kesim öyle, silah merakı var…

O zaman bireysel bir eylem olabilir mi sorusuna 'kesinlikle olamaz' yanıtı veriyor Ülker.

'Cinayetin işlenme biçimine bakıyorsunuz, tek başına olmayabilir, tek başınaysa son derece iyi yetiştirilmiş soğukkanlı bir tetikçi olması gerekir. Arkadaşlarımız kısa aralıklarla vurulmuşlar, hareket edememişler, boşa atılmış kurşun yok, hepsi başından vurulmuş…'

'Zanlı Kürt değil, etrafına yalan söylemiş, haberleri okuyoruz ev arkadaşıyla konuştuk 45 takım elbise, 4-5 cep telefonu vardı diyor…'

Kim sızdırdı sizce, buradaki insanlar ne düşünüyor sorusuna,

'Burada insanlar hala büyük oranda bu işin bir yönüyle devletle ilgili olduğunu düşünüyorlar. Bence hala muamma ama üst kadroları hedef alan bir eylem, başlayan süreci dışarıdan sabote etmeye yönelik olabilir…'

Sakine Cansız gibi en azından sembolik bir ismin yanına yardımcı olsun diye verilen katil zanlısının, olay sonrası son dönem ilişkilerinin üzerinde durup durmadıklarını soruyorum.

Nitekim Ömer Güney'in Kürdistan kod adlı Gülay Aydemir'le bir ilişkisi olduğu pek çok gazetede yer aldı.

'Hayır' diyor, Mehmet Ülker, 'Gülay böyle bir şey olmadığını söylüyor, böyle bir ilişki yoktu…'

Ülker'den sonra uzun uzun görüştüğüm, olayı başından itibaren hem gazeteci, hem Kürt aktivisti hem Fidan Doğan'ın yakın bir arkadaşı olarak takip eden Özgür Politika Gazetesi muhabiri Selma Akkaya, aynı konuda aynı netlikte konuşuyor:

'Gülay'ın bu adamla bir ilişkisi yok!..'

Şunları ekliyor Sema:

'Cinayetten sonra Ömer Güney'le iki kere muhatap oldum. 'Sakine'yi büroya bıraktım, oturdum çay içtik, çıktım' diyordu. Polisten randevu aldık gitti ifade verdi. O gün çok rahattı. Hiç bir tedirginliği yoktu. Polisten döndü. Bize verdiği ifadeyi, sokağı bir kağıda çizerek anlattı. 'İşte burada park ettim. Şurada Carrefour'un kemarası var, ama binaya bakmıyor, filan diyordu…'

Ayrıca garip işler oluyor. Avukatlar söyledi, bina mühürlendikten sonra, bir giriş olmuş, kimi eşyaların yeri değişmiş. Sakine Cansız'ın abisinin Almanya'da evi soyuldu 11'i gecesi, cinayetlerden iki gün sonra, ajandasını almışlar…'

Selma da bir sızmadan söz ediyordu şu ifadeyle:

'Kürtlerin Ogün Samast'ı bu…'

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.