21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara13°C
  • İzmir18°C
  • Berlin1°C

KÜRTLERE ‘SEÇMELİ HAYAT’

Demiray Oral

05 Kasım 2012 Pazartesi 07:21

Parası neyse verebilen herkesin, anadilde eğitim görmesin diye çocuğunu özel okullara yolladığı bir memleket burası.

Türk aileler çocukları İngilizce, Fransızca, Almanca eğitim görsün diye çırpınıyor.

Kürt çocukları için de İngilizce, Fransızca eğitim ekonomik olarak biraz hayalse de, hukuken serbest.

Tabii Türkçe eğitim de.

Peki, Kürtçe eğitim neden yok?

Eğer “Anadilde eğitim ülkeyi böler” diye Google’a yazar ve çıkan bilmem kaç bin sonucun ait olduğu geniş yelpazeyi görürseniz, bu sorunun cevabını alırsınız.

Bu lafı edenler Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Tayyip Erdoğan’a, Burhan Kuzu’dan Süheyl Batum ve Devlet Bahçeli’ye uzanan büyük bir yekûn tutuyor.

Türkler anadilde eğitimin memleketi böleceği hususunda bölünmez bir bütünlük içindeler anlayacağınız.

Daha önce Kürt demek bölüyordu memleketi.

Sonra Kürtçe konuşmak, Kürtçe şarkı, Kürtçe gazete, Kürtçe televizyon yayınının böleceğinden kesinlikle emindiler.

Bunların hepsi gerçekleşti ve hâlâ tek parça memleket.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Kürtçe savunma hakkıyla ilgili düzenlemenin pazartesi günü, yani bugün Bakanlar Kurulu’na gelebileceğini söyledi son olarak.

Eğer bu düzenleme çıkarsa, bahse varım salı sabahı da tek parça olacağız.

Peki, anadilde eğitim bölmesin memleketi?

Valla şimdiye kadar sadece Türkçeydi eğitim, eğer bu doğru yöntem olsaydı herhâlde ortada bir sorun olmaması gerekirdi.

Ama ciddi bir sorunumuz var.

Hem de PKK’lı olsun olmasın bütün Kürtlerin doğal olarak hemfikir oldukları bir sorun.

Çünkü insanların yeme içme hakkı kadar doğal bir hak olan anadilde eğitime karşı “Kürtçe eğitim böler kardeşliği” sergiliyoruz.

Tartışılması teklif dahi edilemeyecek konuların en hasını tartışıyoruz.

Devletin “resmî dili”nden söz etmiyorum, zaten kimsenin de Türkçenin resmî dil olmasına karşı çıktığı yok.

Ama bir insanın doğduğu andan itibaren annesinden duyduğu dilde eğitim görmesine karşı çıkmanın insan hakları hukuku açısından da, ahlaki olarak da bir izahı yok.

Zaten karşı çıkanların yapabildikleri bir izah da yok.

Bu husustaki gerekçeler, “Seçmeli derse tamam dedik ama anadilde eğitimde dur bakalım” veya “Sadece Kürtler yok ki ülkede, o zaman onlara da bu hakkı vermek gerekir” misali kahve sohbetinden hâllice seviyede oluyor.

Her etnik topluluk kendi dilinde eğitim hakkına sahiptir.

Anadilde eğitimi “seçmeli ders” yapıp haftada birkaç saat vermek, bir ilkokul çocuğuna “beslenme” dersini seçmeli yapmak misali bir harekettir.

Çocuk aç kalır.

O çocukların aç kaldığını göre göre karnını doyurma hakkını vermemekte ısrar edersen de bir müddet sonra isyan çıkar...

Kütlere anadillerinde “seçmeli” eğitim yapabileceklerini söylemenin, günde şu kadar saat Kürtçe konuşabilirsin, haftada şu sayıda Kürtçe şarkı dinleyebilirsin, günde şu kadar saat Kürtçe gazete okuyup televizyon izleyebilirsin demekten bir farkı yok.

Seçmeli ders olarak anadil eğitimi, hayatı seçmeli sunmaktan farksız Kürtlere.

“Ara sıra yaşayabilirsin, bak bu hakkı da verdim sana hadi yine iyisin”
hesabı.

Bütün bunlar neden yapılıyor?

Neden anadilde eğitim için zinhar olmaz deniyor?

Cevap, memleketi bölünmeye götüreceği için makamında geliyor.

Böylece ama bilinçli ama farkında olmadan, o insanların kimliğini oluşturan temel
niteliğe “bölücülük” damgası vuruluyor.

Bir Türk olarak düşünsenize, yaşadığınız memlekette Türkçe eğitim görmek, anadilinizi geliştirmek istiyorsunuz.

Ancak birileri çıkıp “Türkçe eğitim ülkeyi böler” diyor.

Nasıl ya, diyorsunuz.

“Olmaz, senin anadilinde okuyup yazman toplumu böler”
diyorlar.

Bu bana yapılsa herhâlde en azından “hakaret” olarak algılardım.

Kürtler de öyle algılıyor zaten.

O “hakaret” algısı yüzünden dağa gidişlerin önüne geçilemiyor.

O nedenle Kürtlerin hepsi cezaevindeki açlık grevcilerini destekliyor.

Bu memlekette bir gün barış olacaksa, o gün Kürtçe de eğitim dili olacak.

Nasıl ki PKK’nın silah bıraktığı noktaya gelinmedikçe savaş bitmeyecekse, Kürtçe eğitim hakkı olmadan da o noktaya gelinemeyecek
.

Çünkü kimliklerini oluşturan temel unsur yasaklı olduğu müddetçe Kürtler kendilerini “eşit vatandaş” olarak hissetmeyecek.

Ve “Kürtlere seçmeli hayat” sunulduğu sürece, Kürt gençlerini hayatı seçmeye kimse ikna edemeyecek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.