KÜRTLER VE KERKÜK: NE DEMEDİM?
Joost Lagendijk
28 Haziran 2014 Cumartesi 09:06
Bu köşeyi, Kürtlerin Kerkük’ü almasının Türkiye için önemine dair görüşlerim hakkında yapılmış, her türden yanlış anlamaya yol açan baştan savma gazeteciliğin bariz bir örneğini düzeltmek için kullanmak zorunda kalmam üzücü.
Geçen haftasonu 33. Abant Platformu toplantısına katıldım. Kapanış gününde, Doğan Haber Ajansı’ndan (DHA) Ayşenur Yaman, Kerkük dahil olmak üzere birkaç konuyla ilgili benimle röportaj yaptı. Esas olarak Yaman’a bir hafta önce bu sayfalarda ne yazdıysam onu anlattım: Halihazırda manşetleri IŞİD işgal ediyor ama uzun vadede Kerkük’ün ve petrol zenginliğinin Kürtler tarafından kontrolünün Türkiye üzerinde daha büyük bir etkisi olacaktır.
Aynı gün, röportajdan 5 dakikalık bir video, “Kerkük Kürdistan’dır” başlıklı kısa bir haber bülteni eşliğinde yayınlandı. Buraya kadar sorun yok. Sorun, haber metninin ilk kısmıyla başlıyor. Kerkük’ün Kürt kalacağı yargısına dair doğru bir şekilde bana atıfta bulunduktan sonra, gazeteci, kötü formüle edilmiş bir cümleyle benden, “Türkiye’de de bağımsızlık talep edecekler” alıntısı yapıyor. “Onlar”ın kim oldukları pek belli değil ama herhalde genel olarak Kürtlerden bahsediyor.
Ertesi gün, çoğu Türk ve Kürt basını, DHA haberini olduğu gibi kopyalayıp verdi. Ancak bazıları, bağımsızlığa dair muğlak imayı, sanki ben Türkiye’nin güneydoğu bölgelerini de kapsayacak bir bağımsız Kürdistan çağrısında bulunmuşum gibi kullandı. Bu yanlış izlenimi düzeltmek için Kürt televizyonu Rudaw’a bir röportaj verdim. Burada Kerkük konusundaki gözlemlerimi yineledim ve şahsi olarak, Irak’ın, Suriye’nin ya da Türkiye’nin bağımsız bir Kürdistan tesis edilerek bölünmesine taraftar olmadığımı vurguladım. Ama şaşırtıcı olmayan bir şekilde, olan çoktan olmuştu. Sosyal medyada insanlar Kürt bağımsızlığına onay verdiğim iddiasını paylaşıp durdu ve arkadaşlar arayıp bu konuda iyi bilinen duruşumu neden değiştirdiğimi sormaya başladı.
Bütün bu yanlış anlamalar bir gazetecinin röportajı özetlemek için yanlış kelimeler seçmesinin ve diğer medya kuruluşlarının karışık bir cümleyi cazip (ama tamamen yanlış) bir ifşa yaratmak için düşüncesizce kullanmalarının sonucu. Daha fazla kafa karışıklığını önlemek için, temel düşüncelerimi yeniden ifade etmek isterim:
Kerkük’ün Kürtler tarafından kontrolü durumu geri döndürülemeyecek, zira Bağdat’taki merkezî yetkililer bunu yapacak pozisyonda değil. Aksine, hem Irak’ın hem de Türkiye’nin IŞİD’i püskürtmede desteklerine ihtiyaç duymasından dolayı, Iraklı Kürtlerin eli artık bölgesel sınırlar ve petrol gelirleri konusunda Bağdat’la yapacakları müzakerelerde daha rahat olacak.
Sorulması gereken soru, Irak Kürdistan’ının müstakbel devletleşmesi açısından bunun ne anlama geleceği. Kürtlerin çoğunun tam bağımsızlık istediğini biliyorum. Daha önce birçok vesileyle söylediğim üzere, Irak’ın (aynı şey Suriye için de geçerli) bütünlüğünü korumak üzere gerekli temelleri paylaşan özerk bölgelerden müteşekkil bir federasyona evrilmesini tercih ederim. Ortadoğu haritasının radikal bir yeniden çiziminin ve laik ya da etnik sınırlarla yeni devletler kurulmasının daha az şiddet içeren ve daha müreffeh bir coğrafya yaratacağına inanan uzmanlardan değilim.
Irak Kürdistan’ının nihai şekli ve statüsü ne olursa olsun, mevcut karışıklığın doğrudan sonucu daha güçlü ve daha nüfuzlu bir Kürt varlığı olacaktır. Bölge başkentlerindeki merkezî yetkililer beğenseler de beğenmeseler de, bunun, günün birinde, Suriye’nin gelecekteki şekli ve Suriyeli Kürtlerin konumuna dair tartışmada etkisi olacaktır. Aynı şekilde, Türkiye ve Türkiye’deki Kürtler arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açılmaktayken Erbil’de Ankara’nın tam desteğini almış bir Kürt yönetimi, Diyarbakır’daki Kürtlerin mevcut Türkiye sınırları içinde demokratik özerklik taleplerinde ellerini güçlendirecektir.
Bu üç noktanın hiçbiri olağanüstü aydınlatıcı tespitler değil ve daha evvel birkaç başka gözlemci tarafından da dile getirilmişti. Geçen birkaç yılda yazmış olduklarımı takip etme zahmeti göstermiş biri için şaşırtıcı da olmamalılar. Ama sanırım kolay ve çarpıcı atlatma haberlerin peşinde olan gazetecilerden bunu beklemek lüks kaçıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.