KÜRT VEKİLLERİN TASFİYESİ KÜRT AYRILIKÇILIĞINI GÜÇLENDİRECEK
Kadri Gürsel
25 Mayıs 2016 Çarşamba 03:11
Türkiye Büyük Millet Meclisi 20 Mayıs’ta tamamlanan oylama sürecinin sonunda, meclisteki Kürt partisi HDP’ye mensup milletvekillerinin haklarında düzenlenmiş olan adli dosyalar nedeniyle dokunulmazlıklarının kaldırılarak vekilliklerinin düşürülmesinin yolunu açan geçici bir anayasa değişikliği teklifini kabul etti. İktidar partisi AKP ve muhalefetteki aşırı sağcı MHP’nin blok halinde “evet” oyu kullandığı oylama sürecinde merkez soldaki CHP’nin bazı vekilleri de geçici anayasa değişikliğine destek verdiler.
Teklif, 1 Kasım Genel Seçimleri ile oluşan meclisin üyeleri arasında, haklarında işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle dosya düzenlenmiş olanların anayasal dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve bu dosyaların doğrudan yargıya havale edilmesini öngörüyordu. Bu açıdan 148 milletvekili hakkında savcılarca hazırlanarak Meclis’in başkanlığına, ilgili komisyonlarına ve Adalet Bakanlığı’na iletilmiş toplam 667 dosya bulunuyor. Bu dosyalardan 405’i HDP milletvekilleriyle ilgili ve 206’sı “terör suçları”nı kapsıyor. Meclis’teki 59 HDP milletvekilinin 53’ü hakkında dosya var. Bu “terör dosyaları”nda bahsi geçen suçların çok büyük çoğunluğunu da ifade edilmiş “sakıncalı görüşler” oluşturuyor.
Teklifin ruhunda ise doğrudan Kürt partisi HDP’ye mensup milletvekillerini hedef alan bir yaklaşım var. 12 Nisan’da AKP’nin meclis grubu üyelerinin tamamı tarafından imzalanarak Meclis başkanlığına sunulan teklifin gerekçesinde HDP’li milletvekilleri parti ismi zikredilmeden “teröre fiili, manevi ve moral destek vermekle” suçlanmıştı. Gerekçe metninde “Türkiye kamuoyunun bu milletvekillerinin anayasal dokunulmazlığı istismar ettiklerini düşündüğü ve bu tür fiilleri olanların yargılanmasına Meclis tarafından izin verilmesini istediği” iddia edilmişti.
Bu girişim 1994’te o zamanki Kürt partisine mensup 8 milletvekilinin dokunulmazlıklarının PKK’lı ve bölücü oldukları gerekçesiyle kaldırılarak parlamentodan alınıp doğrudan hapse yollanmalarını hatırlatıyor. 22 yıl önceki bu hadisenin Türkiye’de güvenlik ve istikrara hizmet ettiğini bugün kimse öne süremezken çok daha büyük boyutlu bir tekrarının hazırlanıyor oluşu nasıl izah edilebilir?
İzah çabasının anahtar kelimesi “Erdoğan”dır. Bugün HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi projesidir. Teklifin meclise sunulmasından üç ay önce, 6 Ocak’ta sarayına çağırdığı muhtarlara hitap ederken, “Terör örgütü mensubu gibi hareket eden milletvekilleri konusunda meclisin ve yargının harekete geçmesi şarttır” diyerek AKP’nin meclis grubuna net ve kesin bir mesaj vermişti.
Erdoğan’ın PKK’ya karşı Temmuz 2015’te başlattığı savaş, aşırı sağdaki MHP’yi AKP’nin bu alandaki müttefiki haline getirdi. İktidar ve MHP, PKK’yla mücadeleyi ilgilendiren hemen her alanda birlikte hareket ediyor. HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda da böyle oldu. Lakin bu iki partinin 550 üyeli meclisteki koltuk sayısı, tasarının ancak referanduma sunularak kabulünü mümkün kılan beşte üçlük çoğunluğun üzerine çıkmaya yetiyordu. Tasarının referanduma gerek kalmadan doğrudan cumhurbaşkanının önüne gitmesi için gereken üçte ikilik çoğunluğu aşan 376 “evet” oyuna ise en az 20 kadar CHP’li milletvekilinin desteği sayesinde ulaşıldı.
CHP’nin paradoksu
Gerçekte dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı olduğunu bildiğimiz CHP, bu sürecin başından itibaren bir türlü üstesinden gelemediği, “PKK’nın meclisteki uzantısı HDP ile yan yana görülme ve gösterilme kaygısı” nedeniyle net olmayan bir tutum izledi. Başlangıçta farklı gerekçeler ileri sürerek dokunulmazlıkların kaldırılmasını destekleyeceklerini açıkladılar. Lakin meclisteki son oylamada “evet” oyu kullanan CHP’li sayısı, tasarının üçte ikilik çoğunluğun üzerine çıkılarak kabulü için yeterli olan bir seviye ile sınırlı kaldı. 133 üyeli CHP grubunun ezici çoğunluğu hayır oyu kullandı.
CHP, paradoksal biçimde dokunulmazlıkların kaldırılmasını referanduma gidilmeden sağladı ve bu sayede referandum kampanyası sırasında “HDP ile kol kola” olmadığını anlatma yükünden kendisini kurtardı. Şimdi haklarında dosya bulunan 51 CHP’liden bazıları HDP’lilerle aynı kaderi paylaşır ve kendilerini hâkim karşısında bulurlarsa, partinin bu ironik duruma bir izah bulması gerekecek.
Şimdi bu anayasa değişikliğinin Erdoğan tarafından onaylanıp Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren 15 gün içinde bütün dosyalar yargıya intikal edecek ve adli süreçler başlayacak. Yargılamalar sonucunda milletvekillerinin hüküm giymesi durumunda parlamento üyeliklerinin düşürülmesi gerekecek. Anayasaya göre boşalan üyelik sayısı 28’i bulursa üç ay içinde ara seçim yapılması zorunlu. Hedefteki HDP’lilerin yargılanıp milletvekilliklerinin düşürülmesi zaman alacak. Buna rağmen Erdoğan’ın arzuladığı otoriter başkanlık anayasası için bir “ara seçim formülü”nü her zaman yedeğinde tutacağı öngörülmeli.
“Teröre verdikleri manevi ve moral destek” iktidar tarafından HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gerekçesi olarak gösterilse de bu hamle aslında Erdoğan’ın başkanlık planlarına hizmet ediyor.
HDP’li milletvekillerinin mahkemelere çıkarılıp terör destekçiliğiyle suçlanmasının bir sonucu partinin kriminalize edilmesi olacak. HDP’nin meşruiyet sorunu büyütülecek ve bu sayede partinin elindeki seçimle kazanılmış belediye başkanlıklarının İçişleri Bakanlığı vasıtasıyla düşürülmesi kolaylaşacak. Bundan sonraki seçimlerde HDP’nin kampanya çalışmalarını engellemek kolaylaşacak. Tüm bunlarla da zaten HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajının altına indirilmesi ve normalde bu partinin kazanacağı parlamento üyeliklerine AKP’nin el koyması hedefleniyor. Amaç, bu şekilde bir erken seçimden AKP’nin anayasayı tek başına yapacak meclis çoğunluğunu alarak çıkması...
Dokunulmazlıkların kaldırılması, AKP ile MHP arasında tabanda ve liderlik seviyesinde belirginlik kazanmakta olan “milliyetçi muhafazakâr Sünni cephe” için tutkal vazifesi görüyor. Bununla birlikte alttan alta, AKP’nin çok daha avantajlı olduğu bir “HDP dövme” rekabeti de sürüyor bu iki parti arasında. HDP’yi gerçekten döven parti iktidarda, MHP ise HDP’nin daha çok dövülmesini isteyerek muhalefet ediyor. AKP’nin amacı da HDP’yi dövdükçe MHP’nin oylarını kendisine çekip bu partiyi seçim barajının altına düşürmek.
Madalyonun öbür yüzünde ise HDP’ye karşı yapılan bu hamlenin Erdoğan’a kazandırdıklarının yanında Türkiye’nin demokrasi krizi ve Kürt sorunu açısından çıkaracağı büyük maliyet var. Yakın bir gelecekte tahakkuk edecek olan hasarın raporu kısaca şöyle yazılabilir: Meclisteki HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Kürt hareketinin legal parlamenter siyasetten dışlanmasıdır. Bunun sonucunda Kürtlerdeki ayrılıkçı eğilimlerin tabanını genişletmesi beklenmelidir. Daha da vahimi, yasaklanacak olan legal siyasetin Kürt hareketi içindeki silahlı mücadele savunucularını güçlendirecek olmasıdır. Kürt gençliğinde silaha yöneliş artacak.
Erdoğan rejimi HDP’yi gayrimeşru alana itmek isterken, kendisi de Kürt hareketinin seçmen tabanında meşruiyet kaybına uğrayacak. Bunun sonucu Kürtlerin Türkiye’den duygusal kopuşunun dramatik biçimde hızlanması olacaktır.
Bir de tabii konunun uluslararası boyutu var. Erdoğan rejiminin otoriter eğilimleri nedeniyle dünyada zaten sarsılmış olan itibarı, Kürt siyasetini bu şekilde yasadışı alana itmesi nedeniyle daha büyük bir hasara uğrayacak. Milletvekillerini beyanlarından ötürü yargılayan bir rejimin idaresi altındaki Türkiye’de fikir hürriyetinin varlığı bu vesileyle de tartışılır duruma düşecek. (Al-Monitor)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.