KÜRT ULUSAL KONGRESİ
Bayram Bozyel
25 Temmuz 2013 Perşembe 16:04
Kürt Ulusal Kongresi yıllardır Kürtlerin gündeminden düşmeyen bir konu.
Kürt Ulusal Kongresi, uzun bir aradan sonra 2008 yılının son aylarında HAK-PAR olarak kendileriyle yaptığımız bir görüşmede Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani tarafından bir kez daha gündeme getirildi ve ondan sonra da güncelliğini korudu.
Türkiye’deki Kürt partileri olarak bu konuyu görüşmek üzere 25 Mayıs 2011 tarihinde bir kez daha Sayın Barzani’ye ziyarete bulunduk. Söz konusu görüşmede Sayın Barzani ile Ulusal Kongre’nin toplanmasında mutabakata varıldı. Kongre’nin aynı yılın sonlarına doğru yapılması öngörüldü. Kongre hazırlık çalışmalarını yürütecek komisyonun çerçevesi bile ana hatlarıyla belirlendi. Ne yazık ki 14 Temmuz 2011 tarihinde PKK’nin gerçekleştirdiği Silvan baskınından sonra Ulusal Kongre çalışmaları askıya alındı. Çünkü Türkiye yeniden bir şiddet sarmalına girdi ve Sayın Barzani’nin perspektifi açısından Ulusal Kongre toplama koşulları ortadan kalkmış oldu.
Bu kez 22 Temmuz 2013 tarihinde Sayın Barzani’nin çağrısı üzerine Kürdistan’ın dört parçasından yaklaşık 40 Kürt partisi ve kurumunun temsilcisinin katılımıyla Kürt Ulusal Kongresi hazırlıklarını görüşmek amacıyla Selahaddin kentinde bir toplantı gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıda Ulusal Kongre için 21 kişiden oluşan bir Hazırlık Komisyonu seçilirken Kongre’nin de bir ay içinde toplanması prensip olarak kabul edildi.
Neden Ulusal Kongre?
Kürtler bakımından bir Ulusal Kongre’yi gerektiren önemli tarihsel ve siyasal nedenler var. Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan düzende bölge halklarının her biri varlığını sürdürecek bir statüye kavuşurken, Kürtler sadece statüsüz bırakılmakla kalmadı, aynı zamanda yaşadıkları coğrafya Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında parçalanarak paylaştırıldı. Kürtler geçen yüz yıl boyunca boyunduruğu altında bulundukları devletler tarafından parya muamelesi gördü; ezildi, horlandı, dili ve kültürü yasaklandı, ulusal varlığı inkar edildi. Kürtlerin özgürlük yönündeki her talebi kan ve katliamlarla bastırıldı ve bu durum Halepçe örneğinde olduğu gibi soykırım boyutlarına ulaştı.
Ne var ki bir yüz yıl boyunca devam eden onca baskı ve zulme karşın Kürtlerin hak ve özgürlük talepleri yok edilemedi. Öte yandan Kürtlerin dört parçada da dile getirdikleri ve uğrunda mücadele ettikleri meşru talepler bir ve benzerdi. Kendi ulusal kimliklerini özgürce yaşamak ve yan yana yaşadıkları halklarla eşit haklara sahip olmak Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürtlerin ortak talebi olageldi.
O halde Kürtlerin özgürlük ve eşitlik talepleri etrafında bir araya gelmeleri ve bunun için gerekli mekanizmaları oluşturmaları son derece anlaşılır bir durum.
Kürt Ulusal Kongresi’nin amaçlarından birisi, dört parçada özgülük ve eşitlik için mücadele yürüten Kürtler için ortak bir akıl ve strateji oluşturmaktır. Sayın Mesut Barzani’nin de sıkça ifade ettiği gibi Kürtler savaş istemiyor. Onlar, özgürlük taleplerini hem dünyaya hem de bölge devletlerine barışçıl yöntemlerle daha gür ve etkin bir şekilde iletmek istiyor. Kürt Ulusal Kongresi bu açıdan Kürt halkının haklı ve davasına bölgede ve dünyada daha saygın ve ağırlıklı bir konum kazandırabilir. Onun uluslar arası boyutunu ve meşruiyet çıtasını yükseltebilir.
Kürt Ulusal Kongresi’nin bir amacı da Kürtler arasındaki iç hukukun temel ilkelerini tayin etmek olabilir. Kongre, Kürtler arası ilişkilerde şiddetin dışlanması, farklılıklara saygı ve kabul, demokratik katılımcılık, çoğulculuk vb. ilkelere ilişkin norm ve denetim mekanizmaları oluşturabilir.
Öte yandan Ulusal Kongre’nin bölge devletleri bakımından herhangi bir tehdit oluşturması için hiçbir neden yoktur. Aksine Kürtlerin özgürlük yolunda kat edecekleri her adım komşu ülkelerin demokratikleşmesine, bir bütün olarak bölgede barış ve istikrarın tesisine ciddi katkılar sağlayabilir.
Neden şimdi ?
Dün Ulusal Kongre Kürtler için bir arzuydu, gelinen aşamada yakıcı bir ihtiyaca dönüştü.
Ortadoğu kaynıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası statüko çözülüyor. Bir yüz yıl boyunca yok edilmek ve üstü örtülmek istenen Kürt sorunu başta olmak üzere coğrafyanın gerçekleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor.
Dünyada soğuk savaşın son bulması ise Kürtlerin hak ve özgürlüklerini diyalog ve barışçıl yöntemlerle elde etmeleri için daha elverişli bir ortam sunuyor.
Bu gün Kürtler Irak içinde federe bir statüye sahip. Federe Kürdistan Bölgesi Irak’ta bir istikrar vahası durumunda. Demokrasi alanındaki çarpıcı deneyimleri, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda kaydettiği gelişmelerle göz kamaştırıyor.
Suriye’de yaşanan altüst oluş süreci orada yaşayan Kürtler için yeni gelişmelere kapı aralayacak türden. Gelinen aşamada Suriye’nin eski tarzda varlığı sürdürmesi mümkün değil. Suriye’nin onu oluşturan etnik ve dini farklılıklara uygun demokratik ve federal bir biçimde yeniden yapılanmasından başka bir çözüm görünmüyor. Başka bir ifade ile Suriye’de Kürtlerin özgürlüğüne ulaşması için koşullar giderek olgunlaşıyor.
Kürt Ulusal Kongresi’nin esas olarak enerjisini Türkiye’de başlayan çözüm sürecinden aldığına kuşku yok. Bu yılın başından itibaren silahların susması ve ardından da PKK’nin sınır dışına çekilme kararı ile devam eden süreç Kürt sorununun barışçıl ve siyasal yöntemlerle çözümü yönündeki umudu artırdı. Ve Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanması için uygun bir zemin hazırladı.
Şu bir gerçek ki, Türkiye, bölge devletleri içinde Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek için en çok imkâna sahip ülke. Kör topal demokrasi deneyimi ve batı dünyası ile ilişkileri Türkiye’nin bu alandaki işini kolaylaştıran faktörler. Türkiye’de kalıcı bir barış ve sürdürülebilir bir istikrarın sağlanması da esas olarak Kürt sorununun çözümüne bağlı.
Türkiye’de başlayan çözüm sürecinden aldığı enerjiyle toplanacak Kürt Ulusal Kongresi, çözüm sürecinde bir sinerjiye yol açarak Kürt sorununun eşitlikçi çözümüne ivme kazandırabilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.