KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA NEDEN İYİMSERİM?
Ruşen Çakır
15 Kasım 2014 Cumartesi 07:49
ÖNCE “Kürt açılımı”, ardından “demokratik açılım” diye adlandırılan sürecin Habur olayıyla yarıda kaldığı günlerde Meclis’te karşılaştığım dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Senden başka açılımı savunan kalmadı” diye benimle dalga geçmişti. Haksız da sayılmazdı. Öncelikle Başbakan Erdoğan ve iktidar partisi “sil baştan” yapmış, PKK cephesinde de tekrar çatışmacı dil ön plana çıkmaya başlamıştı. Fakat bu duraklama döneminde, sonradan “Oslo süreci” olarak adlandırılacak başka bir sürecin işletildiği, devlet yetkilileri ile PKK yöneticilerinin düzenli olarak buluşup tartıştıkları ortaya çıktı.
Oslo süreci de bitti ama çözüm arayışları sona ermedi. AKP hükümeti, bence isabetli bir şekilde Abdullah Öcalan’ı merkeze alan yeni bir girişim başlattı. “Çözüm süreci” diye adlandırılan bu yeni süreçte bazı ilerlemeler kaydedilmekle birlikte daha çok sorun ve sıkıntılar yaşandı. Nihayet hükümetin (IŞİD olayını anlamaması veya yanlış anlaması nedeniyle Kobani krizinde yaptığı vahim hatalar yüzünden süreç ciddi bir tehlike atlattı, ama görüldüğü kadarıyla tren yoluna devam ediyor.
HEP ÇÖZÜMDEN YANA
Kişisel olarak başından itibaren tüm süreçlere inandım ve destek verdim. Çünkü kendimi bildim bileli, daha açık söylemek gerekirse 14 yaşında bir ortaokul öğrencisiyken kendimi solcu olarak tanımlamaya başladığım andan itibaren, Kürt sorunundan haberdarım ve bunun kalıcı bir şekilde çözülmesini istiyorum. Geçmişten bugüne Kürt sorunu ve çözüm yöntemleri konusunda görüşlerim değişmiş olabilir ama çözümün Türkiye için “olmazsa olmaz” olduğu konusundaki inancım aynı.
Ruşen Çakır'ın yazısı
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.