16 Ocak 2025
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır3°C
  • Ankara5°C
  • İzmir8°C
  • Berlin4°C

KÜRT SORUNUNDA CHP HAMLESİ

Oral Çalışlar

25 Mayıs 2011 Çarşamba 11:22

CHP'nin çözüme katılma iradesi, sivilleşmeye katkıda bulunma çabası, dikkate alınması gereken yeni bir durum.

CHP’nin Kürt sorunu ve yerel yönetimler konusunda açıkladığı yeni programın bazı satır başları, Baykal döneminde hayal edilemeyecek olan ve 12 Eylül referandumuna kadarki Kılıçdaroğlu çizgisine de pek yakın görünmeyen öğeler içeriyor. Baykal liderliğindeki CHP, sırtını militarizme ve bürokratik despotizme dayamaktan vazgeçmemiş, demokratik çözüm düşüncesine yer vermemişti.

“Anadilde öğretimin önündeki engeller aşılacaktır”, “Avrupa Birliği’nin yerel özerklik şartına konan çekinceler kaldırılacaktır”, “yüzde 10 barajı indirilecektir”, “geçmiş dönemde bölgede yaşananların araştırılacağı tarafsız bir komisyon kurulacaktır” gibi başlıkların dikkat çektiği program, CHP açısından yeni ve ileri bir aşamaya işaret ediyor.

AK Parti’nin tepkileri geçmişten farklı

Kamuoyunun büyük bir kesimi, düne kadar AK Parti’nin Kürt sorununda CHP’den ileri bir noktada durduğu konusunda hemfikirdi. Birçok adım CHP’ye rağmen atıldı. TRT Şeş’in açılmasına en büyük tepki Deniz Baykal’dan gelmişti. Asker sayısının azaltılması, askerlik süresinin kısaltılması, bedelli askerlik gibi talepler karşısında da Baykal CHP’si her zaman statükonun kalesi konumunda olmuştu.

Özellikle son 20 yıldaki katı milliyetçi ve devletçi çizgi CHP’yi sertleştirdi, tabanda da ciddi bir tutuculaşma yarattı. Tutuculuk CHP’ye hep başarısızlık ve umutsuzluk getirdi. Kadroyu her şeye rağmen önemli oranda yenileyebilmiş olan Kılıçdaroğlu, durumu tersine çevirmek zorunda olduğunun farkında gibi. CHP’nin yeni yönetimi, giderek daha fazla değişime açık mesajlar veriyor. Tabii bu, “CHP her şeyi halletti, tamamen değişti” anlamına gelmiyor.

Seçim ortamının yarattığı ruh halinin de etkisiyle değişik tepkiler gösteren AK Parti, CHP’yi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi noktasında bile eleştirmeye başladı. Başbakan dün Şırnak’ta şunları söyledi: “Özerklik isteyene özerklik vaat ediyor. Sınır yok...”

Bülent Arınç’ın Kılıçdaroğlu’nun Hakkâri’deki sözlerine ilişkin değerlendirmeleri de dikkat çekici: “Maalesef Kemal Kılıçdaroğlu bölgedeki ziyaretleri sırasında BDP ile aynı çizgide bulunuyor. BDP’nin daha fazlasını söylüyor. Onlardan alkış almak için, onların hassas olduğu konularda Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal kimliğinden beklenmeyecek davranışlar yapıyor. Bu, çok yanlıştır. Kürt sorunu böyle çözülmez.”

Başbakan şöyle devam ediyor: “Terör örgütünü savunacaksın, terör örgütü ile birlikte partinin kepengini indireceksin, Ergenekon’a avukatlık yapacaksın, genel af diyeceksin, çetelere kol kanat gereceksin, Dersim’de analar ağlasın deyip, anında çark edip, Tunceli’de milletin karşısına çıkacaksın... Yahu bunların hepsi bir arada nasıl olur?”

CHP’nin yeni söylemi çözüm imkânıdır

AK Parti yönetiminin değişen CHP karşısında, neredeyse “Bölücülük yapıyorlar” değerlendirmesine yönelmesinin ve ‘CHP-BDP-terör örgütü işbirliği’ gibi analizlerin gündeme getirilmesinin, milliyetçi oylar üzerinde gerçekten de bir etkisi olabilir. Ancak seçim stratejileri ekseninde gelişen bu söylemin kalıcı bir siyaset dilinin temellerini atması gibi bir risk var.

CHP’nin son dönemdeki değişim çabasının zamanlaması başta olmak üzere birçok yönü sorgulanabilir. Yine de CHP’nin çözüme katılma iradesi ve Türkiye’nin sivilleşmesine katkıda bulunma çabası, dikkate alınması gereken yeni bir duruma işaret ediyor.

Tek başına iktidarı garantilemiş görünen ve yeni anayasa için gerekli milletvekilini kazanmayı hedefleyen AK Parti’nin ‘devletçi’ hava da içeren bir dili benimsemesi, ‘değişimci’ imajını zedeler ve çözüm imkânını zorlaştırır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.