KÜRT SİYASİ HAREKETİ'NİN YENİ PİSTİ...
Ali Bayramoğlu
10 Temmuz 2014 Perşembe 08:08
Cumhurbaşkanlığı yarışı hızlanıyor.
Perşembe günü Ekmeleddin İhsanoğlu, cuma günü Tayyip Erdoğan vizyon belgelerini açıklayacak. Bir kaç gün sonra 15 temmuz'da benzer bir belgeyi açıklama sırası Selahattin Demirtaş'a gelecek.
İhsanoğlu kampanyasını cumhurbaşkanlığının işlevi, cumhurbaşkanlığı modeli üzerine kurmuş durumda. Cumhurbaşkanlığı statüsünü anayasadaki haliyle korumak, Erdoğan'la bu çerçevede yarışmak niyeti her geçen gün farklı vurgularla netleşiyor. Tayyip Erdoğan'ın şu ana kadar vurguları temel olarak aktif ve etkin cumhurbaşkanlığı etrafında şekilleniyor. HDP adayı Selahattin Demirtaş da önceki gün CNN'de cumhurbaşkanlığı statüsü konusunda yetkileri iyice daraltılmış bir makamdan sözediyordu. Demirtaş'ın ana vurgusu yerel yönetimlerin asli yönetici birim haline dönüştükleri bir idari model.
Diğer ifadeyle beklenen oluyor, adaylar, özellikle iki önde gelen aday arasındaki farklılaşma ve yarış anayasal gelecek fikri üzerine kuruluyor.
Aday ve arkasındaki siyasi anlayış elbette tayin edicidir, ancak seçmenin bir bakıma ülkenin anayasal geleceği konusunda fikir beyan edeceği de bir seçim yaşanacağı ortada. Vizyon belgeleri bu durumu ancak derinleştirecektir.
İhsanoğlu'dan farkı, isyandan entegrasyona Kürt hareketini temsil etmesi açısından Demirtaş'a özel bir parantez açmak gerekiyor.
Zira bu adaylık anayasal gelecek meselesini aşan altını çizmeye ve üzerinde durmaya değer pek çok farklı ve önemli unsuru bir araya getiriyor.
Kürt siyasi hareketinin barış sürecinden bu yana izlediği siyaset dikkat çekicidir.
Bu rol bugün Demirtaş'ın adaylığıyla siyasi alanda yeni bir pist arayışını da ifade etmeye de başlamış görünüyor.
Bu pisti ilkesel bir hatta 'iktidar ve sistemle mücadele dışında yanında istikrar ve dönüşümü destekleme ve taşıma talebi olarak, kurucu bir muhalefet oluşturma arzusu' şeklinde tanımlayabiliriz.
Bir süre önce yazmıştım:
'Kürt siyasi hareketinin barış süreciyle şekillenen yeni siyasi rolü, gerek istikrara destek gerek muhalefeti temsil açısından Kürt siyasi aktörlerinin yeni Türkiye'nin kurucu unsurlarından biri olmaya ilerlediğini gösteriyor...'
Bunun önemli kritik anlarda yaşanan iki tutumla ilgili işareti var. Kürt hareketinin ve o dönem BDP'nin Gezi olayları sırasında 'isyankar siyasileşme dalgası'na katılmaması, 17 ve 25 Aralık süreçlerinde açık biçimde gayri meşru siyasetin karşısında, saldırıya uğradığı konuda hükümetin dolaylı olarak arkasında durmasıydı.
Bu rol Kürt siyasi aktörlerinde sistem içinde yeni bir yer açmaktadır. Böyle oldukça onlara yönelik algı da değişmektedir. Ancak asıl önemlisi bu çerçevede bu aktörlerin yaşadıkları deneyim, geçirdikleri ve geçirmeye aday oldukları değişimdir.
Bu durum daha şimdiden (bir aksilik olmamasını umalım ve dileyelim) barış sürecinin olumlu ve dolaylı esintileri anlamına gelmektedir.
Ve başarabilirlerse, ana siyasi hattan sapmazlarsa, HDP'nin Kürt sorununa endeksli olmaktan çıkma ve Türkiyelileşme iddiası zaman içinde gerçeğe dönebilir. HDP muhalefet boşluğunu dolduracak bir alternatif haline gelebilir.
HDP'nin muhalefeti gayri meşru araçlarla, kişiler üzerinden değil fikir, ilke ve önerilerle yürütmeye çalışmasını bir açıdan böyle okumak gerekir.
Bu durum ise demokraside demokrasi için rekabet unsurunun altını çizmektedir.
HDP bu açıdan bir sınava giriyor.
Alacağı oy geleceği açısından önemli...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.