KÜRT SİYASİ HAREKETİNİN ALTIN ÇAĞI
Ruşen Çakır
08 Eylül 2014 Pazartesi 08:12
Cumartesi günü, Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) 7. Genel Kurulu’nun ilk gününü izledim. Gün boyu Kürt siyasi hareketinin (KSH) değişik kademelerinde yer alan çok sayıda kişiyle sohbet etme imkanı buldum. Kongredeki gözlemlerim ve bu sohbetler, KSH hakkındaki bazı görüşlerimi gözden geçirme, kimlerini doğrulama, kimilerini de değiştirme imkanı sundu. Bu yazıda KSH bazı tespit ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum:
Zirvede: Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu, nerdeyse 40 yıllık bir geçmişi olan KSH’nin tarihinin en güçlü dönemini, yani altın çağını yaşamakta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bölgesel güç: Bu hareketin gücü sadece Türkiye ile sınırlı değil. DTK Kongresi’nin ana gündem maddelerinden biri Irak ve Suriye’de ortaya çıkan IŞİD/İD olgusu ve buna karşı mücadeleydi. Nitekim toplantıya, başta Rojava (Suriye) olmak üzere Irak, İran ve Avrupa’daki önde gelen Kürt hareketlerinin temsilcileri katıldı, delegelere seslendi. Öte yandan IŞİD/İD adlı yapıya karşı gerek Suriye, gerekse Irak’ta en etkili mücadeleyi yürüten YPG, HPG gibi silahlı örgütlerin Öcalan, dolayısıyla KSH çizgisinde oldukları malum. IŞİD’i Irak ve Suriye’den kazımak isteyen ABD liderliğindeki NATO güçlerinin bu hareketi dikkate alacaklarını, bunun da onun bölgesel olarak önünün iyice açılmasına neden olacağını öngörebiliriz.
Çözüm sürecine inanç: KSH bünyesinde çözüm sürecine yönelik tereddütler iyice ortadan kalkıyor. Bunun ana nedeni Öcalan’ın liderliğine (ve onun iyice ortaya çıkan “başmüzakereci” kimliğine) duyulan güven. İkinci olarak, çatışmasızlık ortamı hem Türkiye’deki örgütlenme ve kitleselleşme imkanlarını artırıyor, hem de hareketin ağırlığı Suriye ve Irak gibi bölgelere kaydırmasına fırsat tanıyor. KSH’nin “demokratik özerklik”e yönelik hummalı bir hazırlık faaliyeti içerisinde olduğunu görmemek mümkün değil. Son olarak Gülen cemaatiyle başlayan savaşa paralel olarak KCK operasyonlarının durması ve tutukluların çoğunun çıkması da sürece güveni iyice artırmış.
Örgüt çokluğu: KSH, Öcalan’ın geliştirdiği perspektifler ışığında birden fazla yasal örgütlenmeyi ortaya çıkarmış. DTK ve HDP’ye ek olarak BDP’nin yerini alan DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerle sınırlı faaliyet yürütüyor. Örneğin belediye başkanları HDP değil de DBP’ye üyeler, milletvekilleri de HDP’li. Bu üç oluşumun yetki ve sorumluluk sınırlarını dışarıdan birinin net bir şekilde ayırt edebilmesi güç. Kendi aralarında sistemli bir koordinasyon içinde olmaları beklenen bu farklı yapıların KSH’ne ivme katması umuluyor, fakat işleri karmaşıklaştırma ihtimali de yabana atılmamalı. Tabii bu arada PKK, KCK gibi yasadışı ve yasal örgütlerin tümünden daha fazla iktidara sahip olan yapılanmalar ve de gereken hallerde ilk ve son sözü söyleyen Öcalan var.
Çoğulculuk sorunu: Örgütlerin çokluğuna rağmen KSH bünyesinde ciddi bir çoğulculuk sorunu olduğu, DTK eşbaşkanlığına veda konuşması sırasında Aysel Tuğluk tarafından dile getirildi. Onun çoğulculuk, eleştiri ve ifade özgürlüğü konusundaki sorunların altını kalın bir şekilde çizmiş olmasının memnuniyet yaratmadığı kesin, ama bu eleştirilerin çok sağlam temellerinin olduğu da açık.
Kürdistan / Türkiye farklılaşması
Son Cemil Bayık’ın söyleşimizdeki sözlerinden hareketle başlayan marjinal tartışması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin törenini Selahattin Demirtaş ve bazı HDP’lilerin alkışlamasına gösterilen tepkiler, KSH ile ona destek veren, verme eğiliminde olan Kürt olmayan kesimlerin öncelik, beklenti ve kaygılarının çok kolay bir şekilde farklılaşabileceğini gösteriyor. Diyarbakır’daki kongreye katılanların çoğunun ana gündeminin Kürt sorununun da ötesinde “Kürdistan sorunu” olduğunu gözledim. Örneğin gerek IŞİD, gerekse soykırım tehdidi altındaki Ezidiler konusunda ülkenin batısında fazla tepki gösterilmemesinden bariz bir şekilde rahatsızlar. Bu gündem farklılaşması HDP’nin “Türkiye partisi” olma motivasyonunu kırabilir ve KSH 2015 seçimlerine de yüzde 10 barajı nedeniyle yine bağımsız adaylarla katılabilir.
Vahşi kapitalist sistemin yeni kurbanlarına saygı
Tahir Kara
Ferdi Kara
Hıdır Genç
İsmail Sarıtaş
Bilal Bal
Cengiz Tatoğlu
Murat Usta
Menderes Meşe
Vahdet Biçer
Cengiz Bilgi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.