22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir19°C
  • Berlin2°C

KÜRT SİYASETİ VE YENİ DENGELER

Ali Bayramoğlu

20 Eylül 2013 Cuma 08:47

Öcalan'ın yazdığı metnin hükümetin onayıyla BDP milletvekilleri tarafından Diyarbakır meydanında okunması, canlı yayınlanması, önemli bir başlangıçtı.

PKK'lıların geri çekilmeye başlaması da aynı öyle

MİT ve Öcalan görüşüyor, kimi kararlar alıyor ve yeni bir sayfa ilk kez kamuoyunun gözleri önünde açılıyordu.

Bugün bulunduğumuz nokta bu başlangıca ve umutlara oranla, oldukça düşük bir seviyeye işaret etmektedir.

Akil İnsanlar Heyeti'nin yaptığı çalışmalar bir yana konulacak olursa, hükümet temsilcileri yaz başından bu yana her fırsatta PKK ve Kandil'e yönelik güvensizliği dışa vurdular. Kandil de benzer bir güvensizliği dile getirmekten hiç geri kalmadı ve en nihayet çekilmeyi durdurduğunu açıkladı.

Sadede gelelim: Bugün itibariyle ilkbaharda Karayılan ve Adalet Bakanı Ergin'in doğrudan, başbakanın dolaylı açıkladığı üç aşamalı süreç (silahları çekme, demokratikleşme ve normalleşme ya da uygulama) ortada kalmış görünüyor.

Öcalan da BDP heyetiyle yaptığı son görüşmede barış sürecinin bittiğini ima edecek bir çıkıştan özellikle kaçınmakla birlikte, bu ortada kalma halini doğruladı.

Bu koşullarda beklenen demokratikleşme paketinin ikinci aşamayı simgelemesi bir yana, başlatılması bile şüpheli hale geldi.

Şöyle diyordu Öcalan:

'Bir yıl önce başlattığımız diyalog sürecini bundan böyle yeni bir formatla yani anlamlı bir müzakereye evrilterek, derinleştirerek sürdürmek gerektiğini düşünüyorum. Özellikle devletin, derinlikli bir müzakere için yeterli araçları ve imkanları yaratması sürecin ilerlemesi için elzemdir. Çözüme gidecek yolların ancak bu şekilde açılacağı gerçeğinden hareketle hükümetin de konuyu ciddiyetle ele almasını umuyorum. Bu aşamada karşılıklı ateşkes durumunun korunuyor olmasına anlam biçtiğimi belirtmek istiyorum'

Kandil'in de desteklediği üzere Öcalan 'müzakere' talep ediyor, 'müzakereci' olmak istiyor ve bunun koşullarına işaret ediyor.

Kürt haraketinin geldiği bu noktayı sadece 'güvensizlik ve siyasi iktidarın yavaş adımları' açıklamaz.

'Bölgedeki kimi yeni gelişmelerin açtığı pistlerin de altını çizmek gerekir.'

Rojava meselesi, PKK'nın hem güç ve varoluş alanın genişlemesini hem bölge Kürt siyasetindeki rolünü vurgulayan yeni bir girdi oldu. Bugün KDP ve PKK, Kürt alanının hem askeri hem siyasi hem toplumsal iki ana gücü haline gelmiş durumdadır.

PKK'nın barış süreci de dahil olmak üzere atacağı adımlar ve alacağı tavırların bu yeni durumdan bağımsız olması beklenemez.

Kandil'in yaptığı silahlı mücadele devri sona ermiştir, açıklamasını da bu çerçevede, örgütün el atmak istediği yeni siyasi araçlar üzerinden değerlendirmek gerekiyor.

'Altını çizmek gereken başka bir unsur bu koşullarda Kandil Öcalan arasındaki ilişkiler ve güç dağılımıdır.'

Kandil son konjonktüre de doğal olarak öne doğru bir adım atmış bulunuyor.

Bu tablo karşısında siyasi iktidar ne yapacak?

Soru bu ve kestirmek zor...

Ancak umarız Mahçupyan'ın şu tespit ve uyarısı kulak ardı edilmez:

'Kürt siyasetinin insicamını koruması, onun AKP hükümetince arzu edilmeyen talepler sergilemesi, çıtayı fazla yükseltmesi olgusuyla birlikte ortaya çıkabilir. Kendi arzu ettiğiniz çözüm yolunu fazla bastırdığınızda ise karşınızda kontrol edilmeyen bir Kürt siyaseti bulmak bir yana, Öcalan'ı da elinizden kaçırabilirsiniz. Dolayısıyla hükümetin bu alandaki siyasi stratejisinin Öcalan'ın sağduyusuna ve prestijine güvenmenin ötesine geçmesi gerekebilir () Bu ise AKP'nin kendi tabanıyla daha açık yüreklilikle konuşmasını ima ediyor () Kürtler dâhil tüm toplum AKP'yi muhatap alırken, hükümetin kendi doğru muhatabını yaratması iktidar olmanın gereği'

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.