KÜRT MESELESİNİ KİM ÇÖZER?
Etyen Mahçupyan
17 Ocak 2013 Perşembe 08:27
Öcalan’ın hareket alanını genişletmekte olan görüşmeler, Kürt meselesinin nihayet ülke bütünlüğünü koruyarak ve barışçı yöntemle çözülme ihtimalini ortaya çıkardı.
Bu inisiyatifin AKP tarafından aranması ve zorlanması şaşırtıcı değil. Daha önce defalarca yazdığım gibi, Kürt meselesini çözebilmek için Türk kimliğine mesafe alabilmek gerekiyor. Bunu becerebilmek ise özgüven aşılayan bir başka kimliğe yaslanmakla mümkün ve bu topraklarda söz konusu niteliğe sahip tek kimlik Müslümanlık… Dolayısıyla başlıktaki sorunun cevabı AKP ama bu potansiyel iradenin ardındaki esas dinamik İslami kesimin yaşamakta olduğu değişim. Aksi halde bugün Kürt kimliğine ve Kürtlerin haklarına farklı bir gözle bakılması en azından sosyolojik olarak mümkün olmazdı.
Gelinen noktayı anlamak ve AKP’nin Kürt meselesini çözüm yolunda ne tür muhtemel risklerle veya desteklerle karşılaşabileceğini öngörmek açısından, TESEV saha çalışmasının Kürt meselesini ilgilendiren sorularına bakmakta yarar var. Önce kültürel bir temel hakkı ilgilendirdiği ve daha az siyasi olabileceği varsayımıyla Kürtçenin alanını görmeye çalışalım. Konda’nın yürüttüğü çalışmada resmi dilin ve eğitim dilinin ne olması gerektiği soruldu. Şıklar basit olarak ‘sadece Türkçe’ ve ‘diğer diller olabilir’ şeklindeydi. Resmi dil konusunda tüm siyasi kimlik grupları ‘sadece Türkçe’ derken, demokratlar dışında hepsi aynı cevabı eğitim dili sorusuna da verdiler. Kısacası toplumun geneline bakıldığında Kürt meselesinin ‘kültürel’ denebilecek bir alanında bile çok umut verici bir tablo yok. Ancak detaya inildiğinde çok kritik bir detayla karşılaşıyoruz: Diğer dillerden biri resmi dil olabilir diyen milliyetçiler, muhafazakarlar ve Atatürkçüler birbirine yakın ve ortalama yüzde 8 civarında iken, İslamcılarda bu oran yüzde 24. Diğer dillerden biri eğitim dili olabilir diyen milliyetçiler, muhafazakarlar ve Atatürkçüler de yine birbirine yakın ve ortalama yüzde 19. Oysa İslamcıların cevabı yüzde 36,5 seviyesinde. Kısacası bu alanda demokratik bir açılımı destekleyecekleri aşikar olan ancak sosyolojik olarak çok ufak kalan demokratları dışarda bırakırsak, Kürt meselesinde çözüme gitmeyi meşru kılacak tek taban İslamcılar.
Eğer Kürt meselesinde çözüm yoluna toplumsal destek aranacaksa, bunun ilk etapta İslamcılar/demokratlar tarafından sağlanacağı anlaşılıyor. Ama bu koalisyon toplumun sadece 24,5’i. Acaba söz konusu süreçte muhafazakarların AKP şemsiyesinin gücü sayesinde bu koalisyonla bütünleştirilmesi mümkün mü? Saha çalışması bunun sınırlı kalacağına dair uyarı mesajı vermekte. Ancak iktidar açısından beklenmedik bir başka potansiyelin de kapısını açıyor.
Bunu irdelemek üzere daha ‘siyasi’ duran iki soruya bakalım. Barajın en fazla yüzde 4 olmasına daha ziyade ‘doğru’ cevabı vermiş olan iki siyasi kimlik var: İslamcılar ve demokratlar. Ancak daha ilginci İslamcıların ‘doğru’ cevabı ile Atatürkçülerinki çok yakın (sırasıyla yüzde 37,5 ve 38,5). Oysa muhafazakarların bu şıkka verdikleri destek sadece yüzde 20,5. Öte yandan yüzde 4’lük barajın ‘yanlış’ olduğunu beyan eden İslamcıların oranı yüzde 34,5 iken, bu rakam muhafazakarlar ve milliyetçilerde ortak olarak yüzde 50,5’i buluyor. Atatürkçüler ise ikisinin arasında yer alıyorlar (yüzde 41). Diğer bir deyişle eğer baraj sorusu Kürt meselesinde yapılması gereken reformların sembolik temsilcisi gibi ele alınabilirse, bu yolda AKP’nin kendi içinde sorun yaşaması ama buna karşılık laik cenahtan beklemediği bir destek alabilmesi mümkün. Belki Kılıçdaroğlu’nun AKP’ye ‘yeni kredi’ açtıklarını beyan etmesinin ardında kendi tabanıyla ilgili bu hassasiyetin farkında olması yatıyor.
Ama bu önermeyi, araştırmada kullanılan ve daha da siyasi olan bir başka soru üzerinden sınamakta yarar var. Soru yerel yönetimlerin vergi koyup koyamayacağıdır… Bunun birçoklarının zihninde bir tür özerkliği ima ettiğini biliyoruz. Yerel yönetimlerin vergi koymasını daha ziyade doğru bulan tek kimlik demokratlar (yüzde 42,5). Ama onun ardından İslamcılar (yüzde 37,5) ve hemen sonrasında da Atatürkçüler geliyor (yüzde 34,5). Buna karşılık milliyetçiler yüzde 29,5, muhafazakarlar ise yüzde 27 oranında bu şıkka destek veriyorlar. Yani yukardaki kanaat teyid ediliyor…
Kürt meselesini en fazla çözmek isteyenler demokratlar ama çözebilecek olanlar İslamcılar. İktidarda olmaları muhafazakarların bir bölümünü elde tutmayı sağlayabilir, doğru bir üslup ise Atatürkçülerin bir bölümünü çözümün parçası yapabilir. Bu da yeni bir cumhuriyete yumuşak geçişi mümkün kılar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.