26 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır7°C
  • Ankara4°C
  • İzmir12°C
  • Berlin5°C

KÜRT MESELESİNDE YENİ BİR DÖNEM

Gülay Göktürk

23 Haziran 2015 Salı 07:49

Koalisyon ihtimalleri üzerine dönen tartışmalarını izlerken sık sık şöyle düşünüyorum:

HDP ile AK Parti seçim öncesinde böyle “düşman kardeşler” haline gelmesiydi, şu anda Türkiye için en doğal, en rahat ve en doğru koalisyon formülü gözümüzün önünde duruyor olacaktı: AK Parti - HDP koalisyonu... Ülkenin en hayati sorununu çözmek için birlikte çalışan; nasıl bir yeni anayasa konusunda anlaşmaları mümkün olan iki parti... Her ikisinin tabanının da “Eski Türkiye”ye dönüşten çıkarı olmayan, tam tersine zararı olan bu iki partinin bir araya gelip Yeni Türkiye’nin inşası için kolları sıvamaları Türkiye’yi sıçratabilirdi.

Ayrıca, eğer böyle bir koalisyon kurulsaydı, bugün Kuzey Suriye’deki Kürt bölgesi de Türkiye için bir tehdit oluşturmazdı. Tam tersine, hep hayal ettiğimiz, Türkiye’yle içli dışlı bir “Kürt Havzası”nın oluşumunda bir adım daha atılmış olurdu!

Ama böyle güzel hayallere daldığım anda kafama dank ediyor:

Böyle bir tablo mümkün olsaydı, olurdu! Olmadıysa, daha baştan beri, gerçekçi olmayan bir durum değerlendirmesi yaptığımız için olmamıştır...

Belki de Türkiye’nin sınır ötesinde dost bir Kürt havzası oluşması istenmiyordu; tam tersine Türkiye’yi güneyden kuşatacak, Ortadoğu coğrafyasıyla ilişkisini kesecek bir oluşumdu istenen.

Bizim iyi niyetlerimizin, heyetlerin çabalarının, anaların dualarının aşamadığı bir büyük hesap vardı belki de...

* * *

Önce görmemiz gerekir ki, şu anda Çözüm Süreci açısından, Oslo Görüşmeleri’nin başladığı günden bu yana gelinen en olumsuz noktadayız. Ve buraya, tarafların seçim arifesinde verdikleri üç - beş demeç yüzünden gelmedik. Bu demeçler parti tabanlarında yaşanan oy kaymalarında etkili oldu ama sürecin gidişatını belirleyen demeçler değildi.

Çözüm Süreci’nin en büyük talihsizliği Suriye’deki al üst oluşa denk gelmesi oldu.

Hatırlarsanız PKK, ta 2013 Nevruz’unda, yani Öcalan’ın ilk çağrısından hemen sonra, Suriye Kürdistan’ında yeni fırsatlar doğarken silah bırakmanın zamanı olmadığını söylemişti. Ama Öcalan’a doğrudan karşı çıkmayı göze alamadığı için bu çağrıyı sözde kabul ederken fiiliyatta köstek olmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Örgüt iki yıl boyunca, Suriye’de eline geçen tarihi fırsatın nasıl gelişeceği ve Türkiye’de elini ne kadar yükseltebileceği beklentisi içinde ayak sürüdü; müzakereleri kesmedi ama silahlı güçlerini Türkiye’den çıkarmadı, bölgede hakimiyetini artırmaya ve fiili özerklik durumu yaratmaya çalıştı.

IŞİD’in ortaya çıkışı, ilave bir fırsat oldu PYD için: IŞİD’e karşı savaşan tek bölge gücü olarak uluslararası kamuoyunun sempatisi kazanmış; ABD desteğiyle IŞİD’i geriletip bağımsız bir Suriye Kürdistan’ını kurma hedefine daha da yaklaşmış bir silahlı gücün, böyle bir konjonktürde Türkiye’de statü talebinden tavizi verip “siyaset yoluyla demokratikleşme”ye razı olması beklenemezdi. Nitekim razı olmadı ve süreçle ilgili tek adım atmadı. Ama başarılı bir manipülasyonla (bazı liderlerin söylem düzeyindeki hatalarını da çok iyi kullanarak) AK Parti’yi süreci tıkayan ana aktör olarak göstermeyi bildi.

7 Haziran’a böyle geldik ve seçimin hemen sonrasında yürürlüğe konan ABD destekli Suriye Kürdistanı planıyla birlikte yeni bir evreye girdik.

Çözüm Süreci ile ilgili her şeyin yeniden değerlendirilmesini, bütün kartların yeniden karılmasını, hesapların yeniden yapılmasını ve bütün ittifakların yeniden gözden geçirilmesini zorunlu hale getiren yen bir aşama bu.

Yaşanan oluşum o kadar belirleyici ki, AK Parti’nin CHP’yle ya da MHP’yle koalisyon kurmasının bu konuda izlenecek “devlet politikası” üzerinde ciddi bir etkisi beklenmemeli.

Daha düne kadar konuştuğumuz Dolmabahçe Mutabakatı’nın da, İmralı’dan gelecek demeçlerin de, İzleme Komitesi’nin kurulup kurulmamasının da önemini büyük ölçüde kaybettiği bir zamanda ve çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız.

Kürt sorunu hiçbir zaman sadece bir iç sorun olmamıştı. Ama hiçbir zaman şimdiki kadar “dış sorun” da olmamıştı.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.