KÜRT MESELESİNDE İKTİDAR BOŞLUĞU
Etyen Mahçupyan
14 Haziran 2016 Salı 12:49
Kürt meselesinin çözümden uzaklaşması Türkiye toplumunun kimyasını bozdu. Birlikte yaşamanın anlamı genişlerken Kürt toplumu da daha siyasi bir mercek kullanmaya başlamıştı. Bugün eşitlik ihtiyacı ve bu eşitliğin hukuksal zemine oturması talebi AK Partililer dahil bölgedeki tüm Kürtleri içine alıyor. Öte yandan iktidar söz konusu talebe çok tedirgin yanıtlar getirdi. Yavaşlık ve muğlaklık süreci dış konjonktüre tabi kıldı ve sonuçta AK Parti dizginleri elinden kaçırdı. Kürtler ise bu belirsizliğin ardında ‘niyet eksikliğinin’ yattığını düşünmeye başladılar. Açıkçası bugün AK Partili Kürtlerin bile iktidara ilişkin kanaati diğer Kürtlerden çok farklı değil.
***
Örgüt tabanının PKK’nın hendek savaşına katılımı reddetmesi tabi ki olumlu bir belirti… Ancak bu arada başka bir sosyolojik gelişme de filizleniyor: Örgüt yanlısı ve örgüte uzak Kürt kesimleri ortak bir ruh halinde ve siyasi gelecek tahayyülünde yakınlaşıyorlar. Şimdiye kadar AK Parti ve PKK, Kürtleri bölerek, kendilerine yandaş kesimler üreterek mücadele ettiler. Görünen o ki bundan sonrasında her ikisi de siyasi açıdan karşısında daha iç içe geçmiş, akışkan ve blok olarak davranmaya eğilim gösterebilecek bir kitle bulacaklar. Mücadele ‘tüm’ Kürtlere kimin hitap edeceği üzerinde olacak…
Ne var ki AK Parti böyle bir bahis karşısında olduğunu pek de idrak etmiş gözükmüyor. Bu meseleyi çözme niyeti, isteği ve iradesi göstermediği takdirde, Suriye’deki olası gelişmelerin de çekiciliği altında bölge Kürtlerinin daha rasyonel ve politik bir PKK’nın etki sahasına girme ihtimali yüksek. Suriye bir miktar durulduğunda PKK’nın böyle bir adım atacağından ve uluslar arası meşruiyet sağlayacak bir konum ve dile geçme akılcılığını kullanacağından ise kimsenin kuşkusu olmasın. En azından ABD’nin örgüte bu yönde telkinde bulunacağını ve karşılığının da sahada verileceğini öngörebiliriz.
***
Türkiye hamasetle vakit geçirirken, Kürtler Türkiye’nin anlam dünyasından uzaklaşıyor. İktidar ve medya PKK’ya ders vermiş olma duygusunu taşıma uğruna, meselenin çözümünü tamamen kenara bırakmış durumda. PKK’nın zaten yenildiği, ayrıca tutarsız ve güvenilmez olduğu öne sürülerek çözüm ‘masasının’ kurulamayacağı öne sürülüyor. PKK ile ilgili tespitler yanlış değil… Ama zaten şu dönemde masayı isteyenler onlar değil ki… “PKK ile bu iş olmaz” deniyorsa o zaman nasıl oluru da söyleyebilmek lazım. Masada şu an PKK olmasa bile o masayı kurmak, en azından masayı kurma çabası içinde olunduğunu göstermek durumundayız.
Ayrıca hoşlansak da hoşlanmasak da PKK’nın belirli koşullar altında masada yeri olacağını baştan teslim etmek gerek. Çünkü çözümün sadece PKK ile sağlanamayacağı ne kadar doğruysa, PKK’sız olamayacağı da o kadar doğru. Bu adım atılmadığı takdirde Kürtlerle konuşmama noktasına gidilir ve koca bir toplum örgüte sunulmuş olur. Türkiye PKK’yı bir tehdit olarak tanımlamakla yetindiği sürece, Kürtleri de örgüte rehin verme riskini taşıyor. Oysa mesele bir ‘birlikte eşit yaşama’ sorunu ve PKK tehdidin ötesinde bir gerçekliğe sahip.
***
Son bir nokta olarak, eğer iktidar Kürtlerle ilişkinin Erdoğan üzerinden olabileceğini düşünüyorsa daha da büyük yanılgı içinde demektir. Bugün Erdoğan bölgede olumlu bir izlenime sahip değil ve her konuşmasında bu durumu pekiştiriyor. Kürt meselesinin çözümünde ilerleyememe, aksine sıkışma ve paralize olma, AK Parti’nin milliyetçileşip sağcılaşması ile el ele yürüyor. Bugün hayat AK Parti’nin parmakları arasından kaçıyor. Üstelik doğruları yapmak için her şeye sahip olduğu bir dönemde…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.