24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir6°C
  • Berlin4°C

KÜRT HAREKETİNİN YENİ STRATEJİSİ.

Ali Bayramoğlu

03 Eylül 2015 Perşembe 07:50

Haziran seçimlerinin arifesinde bölgeye gidenler, sıkça PKK'ya yakın isimlerden "bizim için önemli olan HDP'nin barajı geçmesi değil, elde tuttuğumuz alanı kontrol etmektir” tarzı yorumlar duyduklarını söylerlerdi.
HDP seçimlerden başarıyla çıktı.

Ne var ki, Kandil bu partiye pek soluk aldırmadı. Kandil'den yapılan açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi'nden isimlerin verdikleri röportajlar, HDP'lilerin beyanat ve tutumlarını durmaksızın tashih ettiler. HDP üzerinde kamuoyunun gözü önünde kurulan bu vesayet, Kandil'in seçim sonuçlarını yorumlamasına, HDP'nin partilere ilişkisini tarif etmesine kadar uzandı. Bugün Demirtaş'ın Kandil karşısında direnmeye çalışması noktasına böyle gelindi.

Ancak HDP, direnmeye çalışmakla yol alamaz bir noktada.

Kandil ana yörüngeyi belirlemeye devam ediyor. Örneğin Rojava'da çıkan her krizde HDP'nin elini ayağını bağlıyorlar. Özerklik adımlarıyla siyaset alanını ve bu partinin hareket sahasını daraltmış bulunuyorlar. Özerklik ilan edilen ve silahlı direnilen her yerde Kürt hareketinin yasal, sivil, siyasi, illegal tüm parçalarını aleni bir şekilde tam dil ve eylem birliğine iterek, bloklaştırıyorlar.

Bu durumda şu soruları sormak kaçınılmazdır:

Kürt siyasi hareketinin merkezinde hakim bakış ya da bir grup, siyaseti, salt bir meşrulaşma cihazı olarak gören, bir kamuoyu oluşturma aracı olarak kullanan çerçevede mi ele aldı ve alıyor? Türkiye'de çatışmaları ve arkasından gelen özerklik hamlesini başlatmak Rojava'da kontrolü ve kökleşmeyi, Ortadoğu'da varoluşu esas alarak, planlanan ve zamanı beklenen bir hamle miydi?

Bunlar, pek hafife alınmaması gereken ihtimallerdir.

Kürt hareketinin stratejisi hangisi?

Türkiye'de, ulusal sınırlar içinde ana dil, özerklik, af üçlüsü üzerinden demokratik bir entegrasyon politikası mı? Öcalan'ın ima ettiği gibi bu politikanın sonuçlarından hareketle Kürtlerin yaşadığı diğer bölge ve yerlere emsal olma arayışı mı?

Yoksa Ortadoğu'da, özellikle Suriye'de yeni ortaya çıkan imkanları değerlendirerek, Türkiye'nin güneydoğusu ile Suriye'nin kuzeydoğusu, hatta tüm kuzeyi arasında sosyolojik ve politik bir bütünleşme ve büyük egemenlik alanı peşinde koşma mı?

Kürt hareketinin stratejisinin bu ikisinin arası bir yerde, ama ikincisine yakın ve ona doğru ilerleyen hareketli bir yapıda olduğunu sanıyorum.

Bu strateji son dönemlerde görünür bir şekilde iki noktayı esas almış görünüyor:

İlki Rojava'yı elden bırakmamak, bu alana Türkiye'nin şu veya bu şekilde girmesini engellemek, bu istikamette ülke içinde ve uluslararası sahada kamuoyu oluşturmak.

İkincisi Güneydoğu'da devletimsi işlevler geliştirdikleri alanı ve egemenlik iddiasını muhafaza etmek...

Kürt hareketinin şiddete tekrar dönmesinin gerisinde önemli ölçüde bu iki unsur yatıyor.

Türkiye'nin IŞİD karşıtı koalisyona katılması üzerine Suriye kuzey koridorunu korumak ve Türkiye'nin güneydoğusunda alan kontrolünü devam ettirmek PKK'nın bir numaralı meselesi haline gelmiş görünüyor. Daha açık ifadeyle, PKK-PYD'nin IŞİD karşısında ABD ve uluslararası koalisyonun tek yerel partneri olma iddiası, buradan kaynaklanan temaslar, bu temasların örgüt açısından bir tür meşruiyet kaynağı oluşturması ve Türkiye'nin bu açıdan oluşturduğu tehdidin bertaraf edilmesi politikası, “mağduriyet, salt devlet baskısı uğultusu”yla artık gizlenemez halde.

Öte yandan örgütün Güneydoğu'daki egemenlik politikasını özelikle tehdit eden İç Güvenlik Yasası'nın her yönüyle hedef alınması, Dolmabahçe'de okunan niyet metnini mutabakat metni ilan ederek müzakere çıtasının yükseltilmesi, silah bırakmak için o metindeki maddelerin ön koşul haline getirilmesi, Kürt hareketinin kritik adımları olarak karşımızda duruyor.

Buradaki arayış, muhtemelen kazanımları elden bırakmadan, çözüm sürecini milli sınırlar dışına yayarak bir özerklik talebiyle masaya oturmaktır.

Şiddet eylemleri ise bu aşamayı hazırlamaya yönelik bir kuvvet siyasetidir denebilir.

Peki siyasi iktidar ve devlet?

Orada da durum hiç farklı değil. Atılan güvenlikçi adımları açıklayan PKK'nın hamlelerinden çok siyasi iktidarın mevcut dengelerde çözüm sürecini büyük bir parantez içine almak isteğiyle ilgilidir...

Yarına...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.