KORUCULUK
Doğu Ergil
22 Eylül 2015 Salı 08:43
Öncelikle kavram yanlış; koruculuk, koru bakımıyla ilişkili bir iş olmalı. Doğru kavram koruyuculukolmalıydı. Ne yapalım ki bürokrasi böyle buyurmuş!
Konu, geçici hükümetin 5 bin korucunun işe alınacağını ilan etmesiyle yeniden gündeme geldi. İçişleri Bakanı, emeklilik nedeniyle boşalan korucu kadrolarını genç elemanlarla doldurmak istediklerini söyledi.
‘Sorunlu’ 22 ilde hâlihazırda görev yapan 46 bin korucu var. 5 bin korucu, şu anda PKK’nın tüm silahlı eleman sayısına eş.
PKK genç eleman devşirirken yaşlanan korucuları gençleştirmek anlamlı ama zaten polis, asker ve jandarma gibi resmi kolluk güçleri varken neden bu milis gücünün yenilenmesi gerekiyor?
Demek ki koruculuğu doğuran güvenlik anlayışına geri dönüldü. Yani şiddet daha büyük şiddetle bastırılacak. İyi de bu yöntem ilk Kürt isyanından (1920’ler) beri uygulanmıyor mu?
“Çözüm süreci” gündeme geldiğinden beri koruculuğun da kaldırılması tartışılmaya başlanmıştı.
Bölgede görev yapan “Akil İnsanlar” heyetleri, korucuların silahsızlandırılıp Suriye sınırındaki 216 bin dönümlük mayınlı arazinin temizlenip topraksız köylülere dağıtılmasında görev almalarını önerdi. Beş yıl sürecek bu ücretli görev sonunda emekli olma hakkına kavuşmaları hem onları memnun edecek hem de verimli topraklara kavuşacak pek çok aile üretici konumuna gelecekti. Anlaşılan bu görüş itibar görmedi.
80 bin kişilik paramiliter güç
Koruculuk sistemi, 1984’te Kürt siyasi hareketinin silahlı kalkışmaya dönüşmesinin ertesi yılı devreye sokuldu. Terörle mücadele gerekçesiyle, 22 ilde ‘geçici köy koruculuğu’ ihdas edildi. 1993’te 13 ilde ‘gönüllü köy koruculuğu’nun uygulamasıyla 35 ile yayılan sistem, 80-85 bin kişilik bir paramiliter gücün oluşmasına neden oldu.
Ama sorun sadece silahlı kalkışma olmadığından tek başına güvenlik önlemleriyle çözülemedi. Daha kapsamlı bir projeye ne siyasi kadrolar ne de halk çoğunluğu razı oldu. Çatışma kısır döngüsü aşılamadı.
Yönetenler, tersine iddialara rağmen bugüne devam ettirilen koruculuğu hep savundular. Kürt’ün sadece Türk’le değil, Kürt’le de çatışıyor olması her zaman yararlanılan bir gerekçe oldu.
Ancak bu tartışmalarda bir konu genellikle göz ardı edildi. Koruculuk, devletin aşiret reisleri ile yaptığı pazarlık sonucunda aşiretlerin bir milis birliği olarak silahlandırılmasına dayanır.
“Kürt sorunu”nu siyasal, kültürel bir sorun olarak değil de feodalite ve geri kalkınmışlık sorunu olarak gören bakış açısından bakılsa bile koruculuk amacına ters bir uygulamadır. Pazar ekonomisinin bölgeye girmesi ve sosyal-ekonomik ilişkileri değiştirmesi sonucu tam aşiret ve ağalık sistemi çözülürken güvenlik nedeniyle bu geleneksel kurumlar yeniden ihya edilmiştir. Devlet gücünü arkasına alan korucular, yasalara özen gösterilmeyen bu bölgede pek çok yasa dışı olaya karıştıkları gibi maaşla geçinen, ekonomiye sadece tüketici olarak katılan bir bağımlı kitle olmuştur.
Sayıları PKK’dan kat kat fazla olan korucular, ne bu örgüte katılımı engelleyebilmişler ne de pek çoğu canlarını feda etmelerine rağmen PKK’nın etkinliğini sonlandırabilmişlerdir.
Boşaltılan veya halkı göçmek zorunda kalan köylere yerleştiklerinde onları çıkarmak külfetli bir iş haline gelmiştir. Özetle koruculuk, “Kürt sorunu”nu çözmek bir yana, sorun içinde sorun haline gelmiştir. Yine de bugüne kadar sürdürülmüştür. Tam seçim arifesinde yeni kadroların ihdası, güvenlik konusu yanında oy devşirme kaygısını da düşündürmektedir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.