KOALİSYON VE KÜRT SORUNU
Ali Bayramoğlu
17 Haziran 2015 Çarşamba 09:44
Seçim sonrası koalisyon hesapları yapılırken ilginçtir en az hesaba katılan husus, Kürt meselesi ve çözüm süreci.
AK Parti-CHP ya da AK Parti-MHP koalisyonunu öneren, bunun koşullarını tartışan iş çevreleri bu konuyu hemen hiç hesaba katmıyorlar. HDP dışındaki siyasi partiler değişik düzeylerde bu konu yokmuş ya da koalisyon pazarlıkları ve formüllerinde tali bir meseleyi oluşturuyormuş gibi davranıyorlar.
MHP'nin tavrı ortada. Hiç bir şekilde ve hiç bir koşulda Kürt meselesi ile çözüm ilişkisini duymak istemiyor, HDP'yi gayri meşru ilan ettiğini söylüyor. CHP daha dün koalisyon görüşmeleri için 14 maddelik bir ilke programını ortaya koydu. Bu programda “kesin hesap komisyonunun TBMM'de kurulması” bile var, ama çözüm süreci, Kürt sorunu yok. AK Parti'nin çözüm sürecinin sahiplerinden birisi, ancak seçim kampanyasında izlediği dille adeta inkarcı bir seviyeye geri döndü. Dahası AK Partililer MHP'yle koalisyon seçeneği düşünürken muhtemelen bu seviyeye uygun bir yol izlemenin hesabını yapıyorlar.
Oysa Kürt meselesi tüm diğerleri arasında ülkenin en can yakıcı, en kritik, en önemli meselesi. Sistemin her unsuruyla, hatta seçim sonuçlarıyla bile bütünlük ya da bölünme, savaş ya da barış, demokrasi ya da otoriterlik arasında salınmasına yol açan ana unsur. Dahası geldiği seviye itibariyle dondurucuya koyulamayacak bir mesele. Her geçen, her kaybedilen gün Türkiye'nin sınırlarının dışına taşan, uluslararası aktörleri işin içine sokan bir sorun.
Durum, sadece siyasi dengeler değil, toplum açısından da böyle.
Seçim sonuçları bu açıdan ortada. Seçimleri belirleyen iki faktörden ilki AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın yakın dönem politikaları olduysa, ikincisi Kürt meselesi oldu.
Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'da HDP oylar üzerinde yarı bir tekel oluşturdu, AK Parti başta olmak üzere diğer partileri ezdi. Bunun nedeni Beşir Atalay'a göre siyasi iktidarın çözüm sürecini durdurması ve seçim kampanyasında kullandığı güvenlikçi dildi. Bu tablo ve tespit, bölgedeki seçmenin bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu ve Kürt meselesinin diğer meseleler önünde açık ara birinci sırada yer aldığını gösteriyor.
Tersten ancak benzer etki İç Anadolu'da karşımıza çıktı. Bu bölgede AK Parti'nin MHP'ye kaptırdığı oyların önemli bir kısmı çözüm sürecine yönelik tepkiyle ilgili görünüyor. Bir kaç gün hatırlattığım kimi sonuçları tekrar etmek isterim: “Kayseri'de AKP'nin oyu yüzde 12,5 azalırken MHP'nin yüzde 9,5 artmış durumda. AKP'nin Sivas'ta oy kaybı yüzde 6, MHP'nin artışı yüzde 8. Yozgat'ta AKP'nin oyu yüzde 8,28 azalmış. MHP'nin oyu yüzde 9,19 artmış. Kırıkkale'de kayıp kazanç oranı yüzde 11'e yüzde 9. Aksaray'da yüzde 8 ve yüzde 12…”
Seçim sonuçlarını bu açıdan okursak nereye varırız dersiniz?
HDP'nin aldığı tepki oyları, yani Türkiyelilik projesine somut destek, “Kürt meselesinden arınmış Erdoğan karşıtlığı” yüzde 2 civarında kalmış görünüyor. HDP bu seçimlerde söylemi bir yana, seçmen dokusunun niteliği ve gücüyle Kürt partisi olduğunu bir kez daha tescil etti. 80 milletvekili olan bu siyasi parti doğal olarak Kandil ve İmralı'yla organik ilişkiler içinde. Bundan kopması kısa vadede beklenemez.
MHP ise tepki oylarının ve Türk milliyetçiliğinin ana adresi. Kampanyada politikasının temel ekseni çözüm süreci karşıtlığı oldu. Ve oylarını yüzde 13'ten 17'ye çıkardı. Seçim sonrası pazarlık yapmayacağı tek koşulun çözüm sürecinin bitirilmesi olduğunu ilan etti.
Açık: Sadece AK Parti'nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği değil, Kürt meselesini içeriden ve karşısından merkez alan iki siyasi partinin yükseldiği bir seçimden söz ediyoruz.
Koalisyon formülleriyle ilgili merkez de burasıdır.
Türkiye'nin yönetilebilir olması esastır. Kürt meselesinin buradaki yeri ise belirleyicidir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.