KİRLİ OYUNUNU KÜRTLER ÜZERİNDEN OYNAMAK
Ersin Tek
01 Şubat 2011 Salı 11:02
Posta gazetesinde, Candaş Tolga Işık adında bir cahil tarafından kaleme alınmış bir yazı ("Güneydoğu'da Çanak Terörü" 27.01.2011) yayınlandı.
Kürtlerin aile yapısına, ahlaki değerlerine ahmakça dil uzatıyordu bu yazar. Kalemini faşist bir bilinçle kullanıyordu. İnsanları ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, bölücü bir yazıydı bu. Galiba asıl amacı da bu idi…
Bu yazı baştan sona kadar Kürtleri aşağılayan, yüzde doksanını tecavüzcü gösteren mesnetsiz iddialarla, tespitlerle doluydu.
Doğal olarak Kürt toplumunda büyük bir infial yarattı. Çünkü yazılan şeyler kabul edilip, es geçilecek türden değildi. Bu yüzden Kürtler her yerde ayakta, posta gazetesini ve yazarını protesto edip kınamaktadır.
Lakin ne Kürtlerin ezilen damarından girmeyi bilen demokratlardan, ne Kürtlere akıl veren liberallerden, ne de Kürtlere sürekli kardeşlikten dem vuran muhafazakârlardan bu yazıyı kınayıcı bir ses çıktı.
Neden?
Belki bu iğrenç yazıyı önemsemiyorlar, suni gündemin bir parçası olarak görüyorlar. Ama en azından kınamak adına bir iki laf edebilirlerdi. İşlerine gelince nereden gireceklerini iyi biliyorlar oysa…
Hadi neyse…
Yoksa bu yazıyı basın özgürlüğü çerçevesinde mi algılıyorlar?
Bir halkın değerlerine bu kadar aşağılık ve bilinçli yalanlarla saldırmak özgürlük olmamalı herhalde?..
Doğan medyası(gücün medyası) da bu rezalet karşısında, rezaleti savunur bir biçimde suskunluğunu korumaktadır.
BDP Batman milletvekili Bengi Yıldız’ın bir televizyon programında söylediği gibi: ‘‘Kendi evleri önünde protesto yaptık, içeriye çelenk bırakmamıza rağmen, ortalıkta ne bir kameraları vardı, ne de kanallarında bununla ilgili herhangi bir haber yer aldı. Demek yazarı ve yazıyı savunuyorlar.’’
Bu medyanın basın etikinden anladığı bu kadar işte…
Doğan grubu ahlaksız, ikiyüzlü, acımasız bir zihniyetin savunucusu durumundadırlar. Yıllardır böyle hareket ediyorlar. Bunların haber anlayışı çok tehlikeli ve acımasız. Kendi patronlarının rantını korumak için her yolu mubah görüyorlar, her yalan haberi yapıyorlar.
Bu zihniyetin Kürtlere ve kendileri dışındaki diğer kesimlere karşı işlediği ilk vukuat değil bu. Sayısız örnekleri var bu hallerinin. Bu yazar çocuğun diğer yazar ağabeylerinin iğrençliklerini, yedikleri haltları saysak var ya; Özkökler, Özdiller, Ekşiler, Çoşkunlar, Çölaşanlar…
Ama bu defa haddini çok çok aştı bu medya. Ne bu yazarın, ne de bu medyanın bundan böyle affedilecek bir tarafı yok. Bir özür ile geçiştiremezler, kandıramazlar kimseyi. Çünkü bu iğrençlikleri ne ilk ne de son olacak, böyle giderse…
Unutmayın!
Hrant Dink ve Ahmet Kaya’nın ölümünden ve mağdur edilmelerinden bizzat bu medya önemli bir rol oynamıştı. Attıkları yalan, kışkırtıcı ve bölücü manşetleri tetikledi her şeyi. Bu medya hem azmettirici rolde idi, hem de katili savunan tarafta…
Yıllar önce İstanbul Güngören’de patlayan bomba için de, daha devlet yetkileri bir şey söylemeden, hatta bilmiyoruz, elimizde net bilgi yok dedikleri halde, Hürriyet gazetesi ertesi sabah manşetten Pkk’yi sorumlu tutmuştu. Yıllarca İstanbul da işçi olarak çalışan birini, birkaç gün önce sınırdan giriş yaptığını ve bombayı patlatmakla suçlamıştı. Böylece o kişi mağdur edilmişti. Taraf gazetesi günlerce bunu haber yapıp, gerçeğin böyle olmadığını, Hürriyet’in yalan haber yaptığını ortaya çıkarmasına rağmen, bu medya grubundan yine bir ses çıkmamıştı.
Eski def terlerlerini daha açarsak, bu grubun rezaletleri bitmez…
Bunlar laik-elitist bir kafa. Bunların zihniyeti faşist, aşağılayıcı, bölücü bir zihniyettir. Bu ülke halkını aşağılayan, küçümseyen, halkın değerlerine acımasızca saldıran, rant üzerine kurulmuş düzenden yana olan bir zihniyet bu.
Bu zihniyetin tetikçisi olarak medya ayağını Doğan grubu, siyasi ayağı da CHP oluşturmaktadır.
Bu medya grubunda köşe yazarı kılığında patron için iş tutma ile uğraşan kişiler türedi durdu. Bu medya grubu yıllarca bu ülkenin rantını yiyerek büyüdü. Şantajla, tehditle, kirli oyunlarla hükümetleri devirdiler. Darbe yandaşlığından postal yalayıcılığına kadar her şeyi yaptılar. İhaleler tuttular. İnsanları mağdur ettiler. Sefil bir modernlik sergilediler…
Bir gün bile bu halktan yana olmadılar. Kendi fildişi kulelerinde konuşup durdular, insanlara bir dizayn vermekle uğraştılar. Halkı ve değerlerini hor görüp dışladılar. Yalan haberler yapıp, insanların iradesine müdahale etme derdine düştüler. Meclisin cumhurbaşkanını seçmesini engellemek için türlü türlü oyunlar, manşetler dizdiler. Mahalle baskısından girip, içme özgürlüğünden çıktılar. Daha neler neler yaptılar…
Kürtleri ve Müslümanları hiç mi hiç sevmediler. Cumhuriyetin başlangıcından beri Kürtleri ve Müslümanları tehlikeli olarak tanımladılar. Bölücü ve kontrol altında tutulması gerekenler olarak bellediler. Sürekli bunları karşı karşıya getirmek, birbirlerine kırdırmak için uğraştılar. Çoğu sefer başarılı da oldular. Ülkenin doğusunda sayısız faili meçhul cinayetin önünü açtılar.
Bu ülke halkının en büyük düşmanı bu zihniyet ve tetikçileridir.
Gözümüzün içine baka baka yalan söylediler ve hâlâ söylüyorlar. Bu ülkenin yıllarından, emeğinden, geleceğinden çaldılar. Binlerce masum insanın öldüğü bir kirli savaşın haklılığını savundular. Ordudan, dış güçlerden medet umdular sürekli. Asla sivil bir yönetimi, barışı, birliği, huzuru istemediler.
Bunlar medya, siyaset, yargı diye her yere çullandılar. Ülkeyi geriletecek, bölecek her iğrenç planı yürürlüğe soktular. Anlamsız ideolojileri için her şeyi yaptılar. Utanmadılar. Vicdanları hiç sızlamadı bunların…
Aylar önce ortaya çıkan ses kayıtları yine, bunların bu kirli yüzünü açıkça göstermişti. Hani hatırlarsınız, iki yüksek yargı elemanlarının konuşmalarını, Kürtlerin nasıl kullanılacağını tasarlamaları ve Ergenekon davasından içerde yatan birinin avukatının referandum öncesi Kürt siyasetçilere telkin etmeye çalıştığı şeyleri, şantaj kokan kötü niyetli sözleri…
Anlayacağınız, bunlardan ne Türke ne Kürde ne de başkasına hayır var. Bunlar için sadece kendileri vardır. Tek düşündükleri rant kapıları ve kendi gelecekleri…
Bu zihniyetle yapılacak herhangi bir siyasi ittifakın Kürt toplumunu nasıl yaralayacağını ve hangi anlama geleceğini, Kürt siyasetçiler daha iyi görmüş olmalı?
Bu ülke halkının ezilmişliğinin temelinde bu zihniyetin icraatları yatıyor.
Bu zihniyetin kodlarını çözmek için şu an etrafınızda dönen şeylere ve bu ülkenin yakın tarihine şöyle bir bakmanız yeter.
Son günlerde Ortadoğu’da cereyan eden gelişmelerden ürkmüş, korkmuş gibi görünmüyorlar mı zannediyorsunuz?
Rant düzeni yıkılacak diye, ödleri kopuyor bunların…
Bu ülke de yerel seçimler yaklaşıyor, eğer böyle iğrenç oyunlar oynamazlarsa bunlar seçime nasıl girebilir ki?
AKP’nin oy kaybetmesi uğruna Kürtler üzerinden her tehlikeli oyunu oynuyorlar. Ama unutuyorlar bu saatten sonra bunun bedeli çok ağır olur, altında kalırlar…
Bu medya grubunun bir kanalında yayınlanan bir dizide işlenen iğrenç o ilişkilerin, milletin bilinçaltına sokulmaya çalışılan şeyin, bu grubun bir yazarı tarafından bilinçli bir şekilde Kürt halkına isnat edilmesi tesadüf olamaz?
Bu tür yazılar öylesine yazılmış yazılar değil, iyi biliyoruz…
Herkes bu duruma kendi anayasal hakları çerçevesince tepkisini dile getirmelidir. Bir Kürt olarak, bu grubun tüm görsel ve yazılı yayınlarını protesto ediyorum, yayınlarını hiçbir şekilde takip etmeyeceğim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.