KİM KİMİ KANDIRIYOR?
Tarhan Erdem
06 Şubat 2012 Pazartesi 11:15
Hükümet, halka 'Siz ifade özgürlüğüne layık değilsiniz ama bu seferlik cezaları kaldırıyoruz' demektedir!
Hükümet, ‘Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi’ amacıyla hazırladığını belirttiği kanun tasarısını geçen perşembe günü Meclis Başkanlığı’na sundu.
‘Etkinleştirme Tasarısı (!)’nın icra-iflas, idari yargı ve genel ceza hukukuna getirecekleri, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne getireceği kadarsa, rahatlıkla “Üstü kalsın” deyip masadan kalkar giderim!
Geçen yıl sonunda Adalet Bakanı Sayın Ergin, ifade özgürlüğünün genişletilmesiyle ilgili çalışmalar yapıldığını, hatta ‘yılbaşında’ Meclis’e sunulacağını söylemişti. Onun kastettiğinin getirilen tasarıdaki iki-üç madde olduğunu sanmıyorum. Bu kanıyla sordum başlıktaki sorumu; Sayın Ergin mi bizi kandırıyor, yoksa kendisi de kandırılanlar safında mı?
Gerekçe, başladığı görüşü bırakıp “Biraz dur bakalım” deyip başka yöne bakıyor! Sonunu bilmeseniz, okumaya başladığınızda “İşte geldik” diyorsunuz.
Gerekçe’den bir örnek: “İleri demokrasilerin ‘olmazsa olmaz şartı’ olan ifade hürriyeti, birçok hak ve hürriyetin temeli, kişisel ve toplumsal gelişmenin kaynağı olarak değerlendirilmektedir.”
İfade özgürlüğü ha geldi ha geliyor derken
Bunları okuduktan sonra, “Halka karşı kullanılan kalkanların kaldırılmasına yakınız” umuduna kapılıyorsunuz. Yakında halkın kanını emenlerin, inancını sömürenlerin teşhir edileceği, doğruların söylenmesinin cezalandırılmayacağı devrin başlamak üzere olduğunu sanıyorsunuz.
Bir-iki sayfa okuyunca, ‘Genel Gerekçe’nin sonlarında “Basın ve ifade hürriyeti konularında yapılan değişiklikler kapsamında” başlığını görünce heyecanlanıyorsunuz; işte ifade özgürlüğü geldi geliyor!
“Basın ve yayın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılarak ve güvenceler sağlanarak haber ve düşünceyi özgür kılmak hedeflenmektedir.”
Bir yandan da gözümün bir ucuyla bakıyorum, Gerekçe’nin bitmesine dört-beş satır kaldı, iyi bir roman yazarı bile bu heyecanı, düştüğüm derinlikte hüzne çeviremez!
Ama heyhat, niyetin anahtar cümlesini okuyorum: “Basın-yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların infazının ertelenmesine ilişkin bazı düzenlemeler yapılması.” Bu düş kırıklığı nasıl tanımlanır; hüzünden öte kızgınlık, isyan kaplıyor her yanınızı.
‘Şimdi affettim ama...’
İşte son kılıç darbesi: “Önem taşıması nedeniyle basın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar yönünden erteleme imkânı getirilmiştir.”
Sayın Ergin, kılıcınızın ucundan damlayan ‘işlenen suçlar’ var ya, konumuz o fiillerdir. Konumuz, o fiillerin ‘düşünce açıklama yöntemleri’ ile veya başka ortamlarda ve başka araçlarla sahnelenmesi değildir!
Sayın Ergin, ‘ileri demokrasilerde’ ifade özgürlüğünün yasalarımızdaki gibi mi tanımlandığını sanıyor diye düşünüyorum, cevabını bulamıyorum!
Gerekçe’de ‘ileri demokrasinin olmazsa olmazı’ diye tanımlanan ifade özgürlüğünün bir örneğini okuyalım; sonra bizdeki ceza ve terörle mücadele kanunlarındaki cezaların o tanıma sığıp sığmayacağını düşünelim.
Tasarının getirdiği şudur: İfade özgürlüğünü sınırlayan maddeler kanunlarımızda kalacak ama geçen ay sonuna kadarki bazı dosyaların sonuçları ertelenecek! Hükümet halkımıza, “Siz ifade özgürlüğüne layık değilsiniz ama bu seferlik cezaları kaldırıyoruz” diyor! Değil mi!
“Çocuğum, bak şimdi affediyorum, bir daha yapma, tamam mı” tavrı!
Bu kabul edilebilecek bir yaklaşım değildir; 17 genel seçim geçti Sayın Ergin; siz iktidarsınız, kimseye değil, bu yaklaşım bugünkü iktidara bühtan, haksızlık ve de ayıp değil mi?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.