KILIÇDAROĞLU BU ŞABLONUN NERESİNDE?
Ali Bayramoğlu
15 Haziran 2010 Salı 14:28
CHP bir görev partisidir. Türk modernleşme modelini gerek siyasi gerek siyaset dışı yollarla taşır ve savunur.
Görevi budur.
Türk siyasi tarihinde, bu taşıma ve savunma işi dışında CHP'yle birlikte anabileceğimiz kayda değer hiçbir mesele, gelişme olmamıştır denebilir.
Anlamak lazım Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'lileri...
Türk modernleşme modeli, ödevleri, hakları, tavırları, yaşam biçimiyle sıkı sıkıya tanımlanmış bir 'Türk-laik yurttaş' kimliği üzerine oturtulmuştur. Bu resmi kimlik çerçevesinde yaratılmaya çalışılan resmi 'insan' Türk modernizasyon projesinin temel taşıyıcısı olmuştur.
Bunun dışında kalan tüm kimlik ve taleplere, yani devlet-birey kutuplaşmasında bireyin özerkliğinin altını çizen siyasal hareketlere merkezkaç güçler olarak bakmıştır.
Toplumdaki tüm aracı aktörler ve kurumları bu resmi kimlik projesini gerçekleştirecek işlevlerle donatmıştır.
Bu çerçevede merkez sağ ve sol partiler merkezkaç talepleri ehlileştiren araçlar, yani milli devlet modelinin sentez aygıtları ve entegrasyon araçları olarak vazife görmüşlerdir.
Liberaller, Sosyalistler, Kürtler, İslamcılar, gecekondu sakinleri, dindarlar devlet kaynaklı modernleşmenin reddettiği kimlik ve taleplerini siyasi kimlik ve taleplere çevirmemeye, başka bir deyişle devletin tanımladığı ve kontrol ettiği özel mekanlara hapsetmeye zorlanmışlardı.
Denebilir ki Türk 'demokrasi' anlayışı, dini ve etnik farklılıklara ve değerlere özel mekanlar ve özel yaşamlar çerçevesinde özgürlük tanımakla sınırlı kalmıştır.
Türk demokrasisinin gösterdiği terakki, özel mekanların kamusallaşması ya da en azından çoğalması şeklinde değil, özel mekanlar ve dünyalar çerçevesinde ifade edilebilecek değerler ve farklılıkların sayısının artmasıyla ölçülmüştür; siyasi partiler de bu sayı artışını sağladıkları oranda demokrat olmuşlardır.
Başka bir deyişle, merkez güç-merkezkaç güç çatışması, özel yaşamların ve yerel-kültürel kimliklerin özel yaşamlara hapsedildiği, kamu yaşamının ise siyasal merkez tarafından belirlendiği bir yapılanmayı ifade eder. Bu yapılanma, özel alanla kamu alanını birbirinden sıkı sıkıya ayıran, ancak ayırırken kamu sahasını; 'yerel değer karşıtı evrensel değerlerle' ahlakileştiren bir ikilik üzerine oturur.
Türk siyasal yaşamı uzun süre, merkezkaç güçlerin taleplerini gerçekleştirme çabalarıyla, merkezin bunları bazen doğrudan bazen ehlileştirerek bastırma çabası arasındaki gerilimden şekillenmişti.
Diğer bir deyişle, belli bir iktidar ilişkileri alanını ve bir yaşam biçimini belirlemişler ve bu korunmanın simgesi, hatta doğrulanması olarak kullanmışlardır.
Bu çerçevede kültürel ve sosyal sahada laiklik, ekonomik sahada tekelimsi sanayi yapılanması ve kapalı bir rant sistemi Türk sistemi ve globalleşmesinin temel dinamiği olarak ortaya çıkar.
Nitekim Türkiye'de globalleşme politikaları demokratlığı ve demokrasiyi vurgulamak yerine, korumacı sınırlar altında tanımlanan bir liberalizmi ifade etmişlerdir.
Türk modernleşme modelinin temel iç çelişkisi ve kriz yaratıcı niteliği de buradan kaynaklanmaktadır.
Bu model hemen her yönüyle iflas etmiştir...
CHP ise hâlâ bu sahada oynuyor...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.