26 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara3°C
  • İzmir11°C
  • Berlin7°C

KERKÜK’ÜN DÜŞÜŞÜ: BU NOKTAYA NASIL VARILDI, BUNDAN SONRA NE OLUR?

Amberin Zaman

17 Ekim 2017 Salı 23:28

Pazar gecesi Kerkük vilayetinde askeri bir operasyona başlayan Irak ordusunun ‘Altın Bölüğü’ ve Şii milis gücü Haşdi Şabi, kent merkezindeki kilit noktaları ve civarındaki petrol sahalarını 24 saatte ele geçirdi.

An itibarıyla peşmergeler Hanekin dahil Diyala eyaletinde de bazı noktalardan çekilmiş durumda.

Kuzey Irak’ta ortalık toz duman

Iraklı Kürtler şokta. Karşılıklı suçlamalar havada uçuşuyor. Ortalık toz duman.

Yaygın kanaate göre geçtiğimiz hafta hayata veda eden Kürdistan Yurtsever Birliği’nin (KYB) başkanı Celal Talabani’nin oğlu Bafel, İran’ın baskısına dayanamayıp Kerkük’te bulunan KYB’ye bağlı peşmergelerin geri çekilmesinde Irak Başbakanı Haydar el Abadi’yle gizli bir anlaşma yaptı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Mesut Barzani’ye bağlı Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) peşmergeleri de Irak ordusuyla çatışmadan geri çekildi.

Kerkük’ün güneyinde ciddi manada bir tek çatışma yaşandı. Birkaç peşmerge ve Irak askerinin öldüğü söyleniyor.

Her ne kadar ‘İran peşmergeye saldırdı’ algısı yayılmak istense de işin özü, Irak ordusu ve Haşdi Şabiler herhangi ciddi engelle karşılaşmadan federal hükümetin otoritesini ihtilaflı alanlarda yeniden sağladı. Merkezi hükümetin hedefi 2014’te IŞİD saldırdığında boşalttıkları ve peşmergelerin ele geçirdiği toprakları geri almak.

Bu noktaya nasıl varıldı?

Bilindiği gibi Barzani ABD, Türkiye ve İran’ın uyarılarına rağmen 25 Eylül’de Kerkük gibi ihtilaflı bölgeler dahil, KBY idaresinde bulunan tüm yerleşimlerde bağımsızlık referandumu düzenledi. Yüzde 93 ‘Evet’ oyuyla sonuçlanan referandumu yok sayması için Barzani üzerinde müthiş bir baskı oluştu. İlk adım Bağdat’tan geldi. 29 Eylül günü KBY’nin hava sahasını uçuşa yasakladı. Akabinde Türkiye ve İran koro halinde Barzani’yi sınırları kapatmakla, aynı zamanda askeri müdahaleyle tehdit etti.

Bu arada ABD, tansiyonu düşürmek için Barzani’ye bir dizi öneriler iletti. Buna göre Kerkük’ün idaresi geçici olarak Irak merkezi yönetimiyle paylaşılacaktı. Kentin dışında ABD askerlerinin de bulunduğu ‘K1’ denen askeri alan ve Irak milli petrol şirketinin işlettiği petrol ve doğalgaz sahaları da dahil edilecekti. Diğer bir öneri ise Habur dahil KBY’nin Türkiye ve İran’la gümrük kapılarını yine merkezi hükümete ya devretmesi veya ortak yönetmesiydi. Barzani’nin bütün önerileri geri çevirdiği söyleniyor.

Öte yandan bölgede bulunan İran Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani Bağdat ile KBY arasında mekik dokuyarak referandumun yok sayılması için baskısını sürdürdü. Neticede Bafel Talabani ve istihbarattan sorumlu Lahur Talabani gibi aile içerisindeki önemli müttefikleri Bağdat ve Tahran’la işbirliği yapmaya karar verdi. Ve bu sayede Kürtlerin ‘Kudüs’ü diye anılan Kerkük düştü.

Barzani’nin referanduma Kerkük ve diğer ihtilaflı alanları katmakla büyük risk aldığı muhakkaktı. Referandum öncesine kadar en yakın müttefikleri arasında sayabileceği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşısına aldı. Çünkü Kerkük, Erdoğan’ı desteğine ihtiyaç duyduğu milliyetçilerin karşısında sıkıştıran son derece hassas bir mesele. Referanduma günler kala Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan Barzani’nin ayağına kadar gidip en azından Kerkük’ü referandumun dışında tutması için uyarıda bulundu. Barzani uyarıları yeterince ciddiye almadı.

Ancak hesaplardaki en büyük hata ABD’nin tepkisiyle ilgiliydi. Rakka’nın düşmesiyle birlikte ABD ile ilişkilerinde kritik bir eşiğe varan Suriyeli Kürtler de şüphesiz olup bitenden kendi paylarına düşen dersi almıştır.

Kim kimi suçluyor?

Barzani cephesi an itibarıyla Bafel ve yanında duran tüm Talabanileri hainlikle suçluyor. Aynı şekilde ABD’yi de Kürtleri yine satmakla suçluyor. ABD destekli İran şahı ve Saddam’ın imzaladığı 1975 tarihli Cezayir Anlaşması’yla paralellik kuran epey Iraklı Kürt var. Şah, Iraklı Kürtleri Saddam’a karşı kullanıyordu. Anlaşma sonucu Şah CIA ile birlikte Kürtlere desteğini çekmişti. Akabinde palazlanan Saddam Kürtlere kimyasal gaz kullanacaktı.

Talabani tayfası ise bütün suçu Barzani’ye yüklüyor. Referandumdan vazgeçseydi bu hezimetin asla yaşanmayacağını savunuyorlar.

Bundan sonra ne olacak?

ABD’nin Irak’taki önceliği İran’ın nüfusunu dengelemek. Bunu bağımsız bir Kürt devletiyle değil, Abadi gibi ‘ılımlı’ Şii liderlerle gerçekleştirebileceğine inanıyor. Planın bir ayağı Bağdat ile Suudi Arabistan’ı barıştırmak ki bu başarıyla sürüyor.

Ve ilk etapta Türkiye’yi ikna ederek Barzani’yi sıkıştırmayı deneyen ABD, İran’ın Talabanilerle anlaşması sayesinde sorunu ‘halletti.’ Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi İran’ın ‘Kürt paranoyası’ ağır bastı.

Önümüzdeki nisan ayında yapılması öngörülen meclis seçimlerinde yeniden adaylığını koyacak ‘Kerkük’ü Kürtlerden geri kazanan’ bir Abadi var şimdi. İran Abadi’yle yaşayabilir. Ama kendi Kürt sorununu kaşıyacak İsrail destekli bağımsız Kürdistan’la yaşayamaz.

Peşmergenin itibarı IŞİD’den kaçıp Yezidileri kaderiyle baş başa bıraktıktan sonra ağır darbe yemişti. An itibarıyla ise yerlerde sürünüyor.

Yezidilerin imdadına yetişen ve Suriye’de Rakka’yı ele geçirmek üzere olan PKK ve YPG’nin Kürtler nezdindeki itibarı ise göklerde. KDP’nin Kerkük’ü güç kullanarak geri alması imkansız görünüyor. Böylesi bir hamle işleri KYB güçleriyle çatışmaya kadar götürebilir.

Şu an için Barzani’ye en fazla yarayacak senaryo Haşdi Şabilerin kontrolden çıkıp diğer ihtilaflı alanlara yönelmesi. Ardından da Kürtlerin Irak anayasası tarafından belirlenmiş sınırlarını delip Kürtlere saldırması. Bu duruma ABD müdahale etmek zorunda kalır.

Türkiye de Şii milislerin kendi sınırlarına bu denli yaklaşmasını istemez. Ancak milislerin PKK’nin Suriye sınırında Şengal bölgesinde kontrol ettiği alanlara ilerlemesine göz yumabilir. Ancak Bağdat merkezi hükümetinin KDP’ye ve Türkiye’ye karşı denge unsuru olarak gördüğü  PKK’ya yönelik herhangi bir saldırısı son derece düşük olasılık olarak değerlendiriliyor.

Mesud Barzani bırakır mı?

Biz bu satırları yazarken sosyal medyada Barzani’nin istifa edip yerini yeğeni ve halihazırda KBY Başbakanı Neçirvan Barzani’ye devredebileceğinden söz ediliyordu.

Bu, “Barzani gitmeli” diyen Türkiye tarafından memnuniyetle karşılanacaktır. Pragmatik kişiliğiyle  Neçirvan Barzani, ABD’lilerin de favorisi diyebiliriz.

Ancak Barzani ailesinde kurallar farklı işliyor. Dışardan dayatmayla ne Neçirvan başa gelebilir ne de herhangi başka birisi.

Talabani cephesi

Talabani cephesinde de işler karışık.

Celal Talabani’nin eşi Hero oğlu Bafel’in cephesinde yer alıyor ama ağır hasta. Diğer oğlu Kubat ise KDP’den yana tavır aldı.

Şimdiden patlamasa dahi Hero’nun vefatıyla Talabaniler arasında da müthiş bir iktidar kavgası yaşanacaktır.

Üç gerçek

Sonuçta ortada üç gerçekle karşı karşıyayız.

Birincisi yanına ABD gibi bir süper güç almadan Kürtlerin bağımsız devlet kurması çok zor.

İkincisi Kürtlerin en büyük düşmanı yine Kürtlerin kendisi.

Üçüncüsü ise bu film henüz bitmedi. Dört parçada da Kürtlerin mücadelesi sürecektir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.