22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır8°C
  • Ankara12°C
  • İzmir18°C
  • Berlin0°C

KERKÜK

Roşan Lezgîn

06 Nisan 2017 Perşembe 15:05

Kerkük'ün kimin şehri olduğu, tüm delilleriyle bütün tarihsel kaynaklarda sabittir. Bütün Irak'ta, bir kısmı Şii bir kısmı Sünni olmak üzere, toplam 500-600 bin kadar Türkmen vardır. Kerkük şehir merkezinde ise, 900 bin nüfus yaşıyor.

Madem nüfustan bahsettik, o zaman tarihsel açıdan kısaca Kerkük'e bakalım. Şemseddin Sami'nin 1889-1898 yılları arasında hazırladığı ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamusül-Alem'de Kerkük nüfusu şöyle tespit edilmiş: "Halkının dörtte üçü Kürd, geriye kalanları da Türk, Arap vesairedir. 760 Yahudi ve 460 Keldani de vardır."

Ama 1927 yılından başlayarak Kerkük'te petrol kuyuları açılmaya ve boru hatları döşenerek, daha sonra rafineriler kurularak Kerkük bir cazibe merkezi olunca, 1957 yılına gelindiğinde, Irak devleti sayım sonuçlarına göre Kerkük'ün nüfusu şöyle şekillendi:

Kürtler % 48.2
Araplar % 28.2
Türkmenler % 21.4
Diğerleri % 1.84

Şimdiki Irak'ta, bu arada Kerkük, Erbil ve diğer Kürt illerinde, tarih boyunca hiçbir zaman Kürtlerin Türkmenlere yönelik en küçük bir baskısı olmamıştır, şimdi de yoktur. Ama Irak'ta, Arapların, Arap olmayan diğer etnik gruplar ve bu arada Türkmenler üzerinde her zaman çok yoğun bir baskıları olmuştur, şimdi de vardır.

Baas rejimi döneminde, Kerkük'te yaşayan Arap olmayan tüm etnik gruplar, bu arada Türkmenler de, taşınmaz mülklerini, yani ev, dükkan, arazi ve arsalarını satma hakkına sahipti ama hiçbir şekilde mülk satın alma hakları yoktu.

6702-205.jpg
Şemseddin Sami, Tarihteki İlk Türkçe Ansiklopedide Kürdistan ve Kürtler, Osmanlıca’dan Çeviren M. E. Bozarslan, Deng Yayınları, İstanbul 2001, s. 151

Kerkük'ü Araplaştırma politikası doğrultusunda, Kerkük ve çevresine sistematik bir şekilde yerleştirilen Araplar için ise, tam tersi bir durum söz konusuydu. Her şey satın alma hakları vardı ama kendilerine bahşedilen mülkü; ev, dükkan, arazi, arsa, bağ ve bahçeleri satma veya devretme hakları yoktu, yasaktı.

Baas Rejimi, yol genişletme, park ve yeşil alan yapma, resmi binaların bahçelerini genişletme, yeni resmi bina, örneğin askeri garnizon, karakol, hastane, okul vs. yerler yapma bahanesiyle Kürtlerin, bu arada Türkmenlerin mahallelerini istimlak ederek yıktı. Evleri yıkılan Kürtlerin, bu arada Türkmenlerin de, başka bir yerde kendilerine ait arazi ve arsalarda hiçbir şekilde yeni ev yapma hakları da yoktu.

Baas-Saddam rejimi tarafından uygulanan ve 1988 yılında doruğa çıkan sistematik Kürt Soykırımı sürecinde, binlerce Türkmen de yok edildi. Dolayısıyla 1997 yılına gelindiğinde Kerkük'ün nüfusu şöyle değişmişti:

Araplar % 72
Kürtler % 21
Türkmenler % 7

Bugünlerde "Kerkük Türkmenleri yalnız değildir" diye kükreyenler, bu durumu çok iyi bildikleri halde, hiçbir zaman Türkmenlere sahip çıkmamıştı. Türkiye yetkililerinden, Türk siyasetçi ve aydınlarından hiçbir ses de çıkmamıştı.

Haziran 2014'de DAIŞ Musul'a saldırdı. Ele geçirdiği Irak Merkezi Hükümet güçlerini vahşice öldürüp videolarını yayınlayınca, diğerleri, Kerkük başta olmak üzere birçok yeri savunmasız bırakarak kaçtı. Bunun üzerine, Kürt güçleri Kerkük'ü korumaya aldı.

Eğer Kürt güçlerinden olmasaydı, tıpkı Musul ve Telafer gibi yerlerde olduğu gibi, diğer etnik gruplarla birlikte Kerkük'te yaşayan Türkmenler de DAIŞ tarafından katledilmiş olacaktı.

Türkiye yetkililerinin, Türk siyasetçi ve aydınlarının Kerkük'le ilgilenmelerinin, Güney Kürdistan Kürt Yönetimini tehdit etmelerinin nedeni kesin olarak orada yaşayan "Türkmen kardeşleri" değildir. Asıl amaçları, devletleşmeye doğru giden Kürtleri Kerkük petrolünden mahrum bırakmaktır. Eğer Kerkük'ün petrol kaynakları olmasaydı, Kerkük'ün Kürt şehri olup olmaması, bu arada oradaki Türkmenler, kimsenin umurunda bile değildi.

Türkiye yetkililerinin, Türk siyasetçi ve aydınlarının Kerkük'e yönelik tavırları haksızlıktır, genel anlamda Kürt düşmanlığıdır. Güney Kürdistan Yönetimini tanımış olmaları, ilişki kurmuş olmaları bunu değiştirmez.

Güney Kürdistan Yönetimi'nin ve genel olarak oradaki siyasi güçlerin izlediği politika, attıkları adımlar, söylemleri makuldür, akıllıcadır, doğrudur.

Diğer Kürt siyasi hareketleri ve şahsiyetleri için ise, şu an Kerkük, gerçek anlamda tarihsel bir sınavdır. Kürtlerin millet olarak kaderi açısından, Kürtlerin geleceği açısından, Kerkük gerçek bir kavşaktır, dönemeçtir.

Kerkük halkının, Kerkük İl Meclisi'nin, Federe Kürt Yönetimi'nin Kerkük konusundaki kararlarını sahiplenmeleri, desteklemeleri noktasında, bütün Kürt siyasi hareketlerinin, şahsiyetlerinin, tarih karşısında ağır bir sorumlulukları vardır. Bugün, bu sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir.

Her ne şekilde olursa olsun, hangi bahane veya gerekçeyle olursa olsun, bu süreçte, Güney Kürdistan Yönetimi'ne sorun çıkartarak meşgul etmek, düşmanca davranışlar göstermek kesin bir şekilde tasvip edilmemelidir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.