30 Ekim 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara10°C
  • İzmir19°C
  • Berlin14°C

KCK VE KORKU İMPARATORLUĞU

Ahmet Altan-

27 Kasım 2011 Pazar 01:26

Bu hükümetle ilgili yaygın olarak kullanılan bir deyim bu “korku imparatorluğu” lafı. Birçok yabancı gazeteci de hep bunu soruyor, korkunun kaynağını, gerçek olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor.

Hükümet bu “imajından” memnun mu, “ne güzel korkutuyoruz” diye seviniyor mu bilmiyorum.

Eğer memnunlarsa ve korkutmak konusunda yarışa çıkacaklarsa, İdi Amin’le, yamyam kabileleriyle rekabet etmeleri zor olur, böyle bir yarışa katılmak çok da saygı kazandırmaz insana.

Bence, daha uygunu ve yakışanı bu “imajdan” rahatsız olmak, vatandaşına “güven” veren bir hükümet olarak iktidarda kalmaktır.

Peki, bu imaj nereden kaynaklanıyor? Birincisi, mahkemeye, “niye tutuklandığını tutuklanan insana söylememe” hakkını veren o korkunç yasadan kaynaklanıyor.

Sadece Türkiye tarihinin değil insanlık tarihinin de en korkunç yasa maddelerinden biri bu.

Sen adamı tutuklayacaksın, yıllarca yargılamadan içeride tutacaksın ama niye tutukladığını söylemeyeceksin.

Kafka romanından beter.

Bu ülkeyi yönetenler, böyle bir maddenin olduğu bir ülkeyi yönetmekten utanmıyorlarsa, bu, utanılacak bir şey olmadığını değil, bazılarının utanma duygusunun epeyce yıprandığını gösterir.

Başbakan Erdoğan, Arap Baharı’nın diktatörleri devirdiği bu iklim ve coğrafyada “lider” olmak istiyorsa önce kendi ülkesindeki bu tür hukuk sefaletlerini önlemek zorunda.

Böyle yasalar varken gidip Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Parlamentosu’nda “özgürlük ve uygarlık” dersi vermeye kalkanın alnının çatına bu maddeyi yapıştırırlar.

Ardından “on yıla kadar tutuklu tutma hakkı” veren maddeyi de gösterirler.

AKP, bu maddelerden hiç rahatsız değil nedense.

Eğer memleketin “öcüsü” olmak istiyorsanız bu maddelere yapışın, insanları korkutun ama korkunun, o kalın kabuğunun altında gizli bir isyan duygusunu biriktirip kabarttığını da hiç unutmayın.

Medya “korkuyoruz” diye kıvranan zavallılarla dolu ama Türkiye o tür korkaklardan ibaret değil.

AKP yöneticileri, tarihe ne kadar meraklı bilmiyorum ama Fransız devriminin en korkutucu lideri Robespierre’in hayatına bir baksınlar, herkes korkudan suspus olmuşken bir gün parlamentodaki iki milletvekilinin birden seslerini yükseltivermeleri bir anda Robespierre’i alıp götüren bir fırtınaya dönüştü.

Korku, sahibini de yer, bunu hiç unutmasınlar.

Bunlar, işin yasalarla ilgili kısmı.

Bir de “uygulamalar” bulunuyor.

Ahmet Şık, Nedim Şener ikilisiyle başlayıp, Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakolu ikilisinden geçerek Apo’nun avukatlarına gelen bir “şaibeli” tutuklamalar zinciri var.

Bu tutuklamaların gerçek nedenlerini daha kimse anlamadı.

Niye tutuklandı bu insanlar?

Ergenekon operasyonlarını sonuna kadar destekledik biz, ülkeyi kanlı bir kaos yaratarak darbeye götürmeyi planlayanların yakalanmasını istedik.

Güneydoğu’da bir “diktatörlük” kurmak için şehirlerde şiddet yaratmayı planlayan KCK örgütünün eylemlerinin engellenmesini de destekliyoruz, insanların hayatını tehlikeye atan her örgüte, her eyleme, her şiddete sonuna kadar karşıyız.

Şiddete karşıyız ama şiddeti haksız kılacak şeyin, özgürlük, eşitlik ve güven ortamı olduğunu da biliyoruz, bir örgütün şiddetini kırmak için o örgütün şiddetinden daha büyük bir şiddeti kendine alet edinmeye kalkışan, insanları haksız biçimde tutuklayıp cezalandıran devlet şiddetine de karşıyız.

Şiddetin her biçimiyle dövüşür, gücümüzün sonuna kadar da mücadele ederiz.

Dün Apo’nun avukatlarını tutukladılar.

Gazetelere yansıyan iddialara göre, Apo’nun savaş ve şiddet emirlerini Kandil’e iletmişler.

Siz Apo’yla avukatlarının görüşmelerini dinlemiyor muydunuz, kayıtlara almıyor muydunuz, sizin gözetiminizde yapılan bu görüşmelerden o emirler nasıl çıkar?

Çıktıysa siz niye haberdar olmadınız?

Olduysanız niye engellemediniz?

Suç varsa, siz de suçlusunuz.

Suç yoksa bu adamları niye tutukluyorsunuz?

Bu inandırıcı olmayan iddialar, bu kuşkulu tutuklamalar yaratıyor “korku imparatorluğu” söylentilerini.

Aklınız varsa, uzun yıllar bu ülkeyi yönetmek ve çağdaş dünyanın saygıdeğer bir üyesi yapmak istiyorsanız bu “imajı” yok edin.

Bunun da tek yolu, yasalarınızı gerçek hukuka uydurmak ve uygulamalarınızda keyfî davranmaktan uzak durmaktır.

Çok mu zor bu?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.