KCK BİLDİRİSİ AÇIK DEĞİL
Tarhan Erdem
17 Mart 2014 Pazartesi 09:49
KCK (Koma Ciwaken Kürdistan = Kürdistan Topluluklar Birliği)’nin bildirisi 15 Mart Cumartesi günü Fırat Ajansında yayımlandı.
Abdullah Öcalan, 8 Mart Pazar günü MİT ile, ertesi gün de 3 milletvekilinden oluşan BDP-HDP heyetiyle görüşmüştü, bu görüşmelerle Bildiri arasında uyum herhalde sağlanmış olmalıdır.
Kürt hareketinin söyleminde ilk kez bu Bildiri’de, “Kürt Halk Önderi” ile “Kürt Özgürlük Hareketi”, iki güç ve yönetim odağı olarak ayrılmış; “Hareket” ile “Önder” ‘in birbirinden farklı sayılıp sayılmadığı pek açık değil; muhtemel durumlara göre iki ayrı otorite görüldüğü belli.
Bildiride iki temel iddia var: 1/Ak Parti demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıkmıştır, 2/Ak Parti siyasal zeminini yitirip işlevini kaybetmiştir.
KCK Bildirisi’nde bu iki temel tespit yanında, “dış güçlerin, kendilerine bağlı ve çıkarlarına uygun politika izleyecek bir iktidar blokunu Türkiye’de hükümet yapmak istediği” de iddia edilmektedir.
Bu durumda KCK, “iç ve dış güçlerin CHP ve Fetullahçılar üzerinden Ak Parti Hükümetini tedricen aşıp yeni hegemonik bir hükümet kurmayı” hedeflediğini buna karşı halkın direneceğini ve “Halkın direnişinden sadece Ak Parti Hükümeti değil, dış güçler ve onun içerideki uzantıları olan Fetullahçılar, CHP ve MHP de ürkmekte ve korkmaktadır” demektedir.
Naklettiğim bu görüşler, içinde bulunduğumuz sorunların derinliğini, büyüklüğünü açık biçimde göstermektedir.
Sorunlar karşısında, demokratik güçler ittifakının çerçevesi de Bildiride vardır. Yıllardan beri yüzlerce insanın yazdıkları ve söylediklerinden farklı olmayan KCK önerilerinden bazıları şunlardır:
Demokratik bir anayasa yapılarak devletin yeniden yapılandırılması için mücadele etmek.
Tam düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü sağlamak.
Toplumsal adalet ve eşitliği sağlayacak hukukun yeniden yaratmak.
Tüm siyasi tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak.
Tüm etnik ve inanç topluluklarının haklarına kavuşmalarını sağlayacak bir programın Türkiye halklarına deklare etmek,
Bildiride yerinden yönetim sistemine açıkça değinilmemiş olmasının siyasal bir nedeni mi var acaba? “Demokratik anayasa” isteğinin, yerinden yönetimi kapsadığı varsayılmış olmalı!
Tanıları ve önerilerinde hırçın olmayan KCK bana göre temelde çözüm istemektedir; uzlaşma aramakta ve Türkiye’de gerçek bir demokrasi talep etmektedir.
KCK Bildirisinde, önümüzdeki seçimin çözümsüz problemi tanımlmaktadır:
Önce, halk üzerinde hegemonya kurmak istediği için Ak Parti’nin demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıktığı ve zeminini kaybettiği söylenmekte; diğer taraftan da iktidar karşısında birleşenlerin yeni bir “hegemonik hükümet” kurmak istediğine işaret edilmektedir!
KCK’nın iddiası budur. Halk bu durumdaysa KCK kime güveniyor? Bu çıkmaz sokaktan nasıl feraha çıkacağımızı sormalıyız?
Bu sorunun cevabı bildiride şöyle veriliyor: “Kürt halkı ve Türkiye’deki demokrasi güçleri, Türkiye’nin demokratik istikrara kavuşmasını gerçekleştirecek birikim ve tecrübeye sahiptir”.
Bu sözlerle KCK soruna bir açıklık getirmemiştir; aylardan beri halkımız da sonunu görmediği bir belirsizlik içindedir.
Doğrusu ben de KCK’nın söylediği dışında bir şey söyleyemiyorum: 1950’den beri olduğu gibi, bu seçimde de, halkın bütününün vicdanı ve sezgilerine güvenmekten başka çaremiz yoktur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.